BAHAR ALERJİSİNİ COVID-19 İLE KARIŞTIRMAYIN
Covid-19 pandemisinin yarattığı psikolojik travmanın getirdiği tedirginlik ile kişilerin yaşadıkları bazı şikayetler,Covid-19 belirtileri ile karıştırılabilmektedir. Astımı, bahar alerjisi ve bronş duyarlılığı olan hastalarda, ilkbahara girildiğinden, polen ve ev tozu alerjisinin yarattığı geniz akıntıları ve kuru öksürük nöbetleri de tabloyu karıştırıyor diyen Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır Söğütözü Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cem Gündoğdu "İş yerlerinde ve evde, el yıkama imkanı varken, kapalı ortamlarda sık el dezenfektanları ve kolonya kullanımı, öksürük nöbetleri ve nefes darlığı atakları yaratabiliyor bu öksürükleri COVID-19 sonucunda görülen öksürük ile karıştırmamak gerekiyor" dedi.
Covid-19 pandemisi tüm dünya insanlarına evde izolasyonu, artan dezenfeksiyon yöntemlerini öğrenmeyi ve uygulamayı, sosyal mesafe kavramını ve yaşam biçimi olarak hayatımıza girişini öğretmeye devam ediyor. Televizyonda ve sosyal ağlarda yayılan görüntülerden de görüldüğü üzere, bu hastalığa yakalanan kişilerin ve toplumun başına neler gelebileceği gözlemleniyor. Hastalık sağlık organizasyonlarının düzgün ve etkili yapılmasının önemini, her devletin aldığı önlemlerin etkinliği veya etkisizliğini de ortaya çıkarıyor.
HER 10 YAŞTA BİR RİSK ARTIYOR
Hastalığın tüm yaş gruplarını etkilediğini belirten Bayındır Söğütözü Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Cem Gündoğdu “Kronik rahatsızlıkları olmayan 50 yaş altı kişilerde hastalık daha kolay atlatılıyor. Her 10 yaş artışında, hastalıkta daha kötü seyir ve ölüm oranlarında artış oluyor. 54 yaş altında ölüm oranı %1, 55-64 yaş aralığında %1-3, 65-84 yaş aralığında %3-11, 85 yaş üstünde ise %10-27 olduğu görülüyor. Bu nedenle ülkemizde 65 yaş üzeri kişilerin evde izolasyonu istendi ve uygulanıyor” dedi.
RİSK ALTINDA OLAN KRONİK HASTALIKLAR
Kanser, lösemi ve lenfoma tanıları olan hastalar,
Organ veya kemik iliği transplantasyonu uygulanmış hastalar,
Astım veya Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı (KOAH) gibi kronik akciğer hastalığı olanlar,
Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı), Hipertansiyon, Kalp Hastalıkları ve Serebrovasküler hastalıkları (Demans, Alzheimer ve yatağa bağımlı bakım hastaları),
Böbrek, kalp ve karaciğer yetmezliği olan hastalar.
Kronik hastalıkların hastaları bu süreçte olumsuz şekilde etkilediğini belirten Gündoğdu “Takip ettiğimiz Covid-19 hastalarından edindiğimiz tecrübeler ve yurt dışı bildirimleri bize gösteriyor ki, düzenli doktor kontrollerini yaptıran ve tedavi alan, hastalığı stabil olan Astım ve KOAH hastalarındaki risk, bu hastalığı olmayanlardan farklı değil. Sigara içmeye devam eden ve hastalıkları kontrol altında olmayan grupta ise, risk fazla” dedi.
PANİK ATAK VE BAHAR ALERJİSİ SEMPTOMLARI COVID-19 İLE KARIŞTIRILMASIN
Covid tanısı alan hastaların tümüne yakınında en önemli şikayet, yüksek ateştir. Nefes darlığı ve öksürük, eşlik edebilir. Polikliniğimize nefes darlığı şikayeti ile bu dönemde başvuran hastaların büyük bir kısmı, korku ve panik atağın yarattığı psikojenik kökenli olup, hava açlığı şeklinde. Astımı, bahar alerjisi ve bronş duyarlılığı olan hastalarda, ilkbahara girildiğinden, polen ve ev tozu alerjisinin yarattığı geniz akıntıları ve kuru öksürük nöbetleri de tabloyu karıştırıyor. İş yerlerinde ve evde, el yıkama imkanı varken, kapalı ortamlarda sık el dezenfektanları ve kolonya kullanımı, öksürük nöbetleri ve nefes darlığı atakları yaratabiliyor.
COVID-19’UN FARKLI HASTALARDA YARATTIKLARI
Tüm enfeksiyonlarda olduğu gibi, şeker hastalarında gelişen Covid pnömonisi, kan şekeri regülasyonunu bozabiliyor. Kan şekerinin kontrol dışına çıkması ise Covid enfeksiyonunun hızla yayılmasına sebep olabiliyor.
Sırt ve göğüs ağrısı, yüksek ateş ile birlikte görülebilen bir şikayet. Kalp krizi veya kas tutulması düşünülerek, o bölgede gelişmiş bir Covid pnömonisinin atlanmasına sebep olabilir. Çekilecek Toraks CT ile rahatlıkla tanı konulabilir. Ayrıca, perikardit ve miyokardit, Covid hastalarında görülebilen bir komplikasyondur ve bu ağrıların bir yansıması olabilir.
Genel durumu hızla bozulan ve yoğun bakım ihtiyacı doğan hasta gruplarında koagulopati ve damar içi pıhtılaşmalar gelişmekte. Hastalarda bu parametrelerin takibinin yapılması ve tedaviye kan sulandırıcı ilaçların erken dönemde eklenmesi önemli.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı’mızın tanı ve tedavi algoritmalarını salgının ilk günlerinde oluşturması ve hekimlerin bu hastalıktaki tecrübelerini de dikkate alarak sık aralıklarla güncellemesi sayesinde yoğun bakım, ventilatöre bağlı hasta sayısı ve ölüm oranları diğer ülkelere göre düşük kaldı. Doktorların ve diğer sağlık personelinin özverili çalışması ve tedavide hızlı olarak insiyatifi ele alıp, hasta lehine kullanması da başarının en önemli ayağını teşkil ediyor.