dudaktaN kalbE...
11 Aralık 2008 Perşembe | 13:33
Günün tatlı bir yorgunluğu var üzerimde? Telaşım başka.. Yorgunluğumun nedeni ise daha çok düşüncelerimde... Biraz sonra o şaşalı İstanbul trafiğinin içinde olmak beni yoruyor yine?
Ne çok şey tüketiyoruz zaman başta olmak üzere?
Gideni getirmek ne kadar zor ise, zamanı geri döndürmek imkansız?
Herkes gibi ben de zaman dilimi içinde kaybolup gidenlere yanıyorum..
Yine o çılgın korna sesleri , çıldırtan telaşlı sürücüler?
Sevenlerine doğru mu koşuyor bütün insanlar? Koşabiliyor mu insanlar böyle sevdiklerine?
Sevebilsek daha da mı aza iner hayatımızdaki zorluklar?
Kavşaklar mıdır insan hayatın renk katan? Kim bilir!?
Yoksa otoban hızıyla tükettiğimiz hayata hayıflanmak mı lazım diyorum?
İnsanın kendini dinleyebileceği ne ortamlar vardır, belki?
Bir buçuk saat diliminde bu kadar kendimi dinlediğime göre?
Eve varmanın sabırsızlığı içindeyim? Keyifli bir akşam yemeği eşliğinde seyredebilecek bir şeyler bulabilme heyecanı benimkisi!
Kumandaya uzanıyorum, her ekranda ayrı bir hareket, ayrı bir karmaşa var sanki? Trafikteki saatlerimi yine yaşıyor gibiyim!
İlla da seyredecek bir şeyim ya da ekrana takılmak gibi bir nedenim yok?
Ama sevmek için bahanem var?
Lamia gibi!
Kıskanılacak bir hayat mıdır onu ki, alkış duyulacak bir sevgi mi!
Nedir bu Lamia mamia Allah aşkına??
Herkes gibi ben de müdavimi olmuşum farkında olmadan "Dudaktan Kalbe"nin?
Şöhretini sıfırlayacak, tüm kazanımlarını bir çırpıda silip atabileceğiniz aşklar kalmış mıdır bu dünyada??
Ah Lamia Ah!!!
Nedir bu çektiğin? Nedir bu çektirdiğin??
Bazen bir çift tatlı söz, bazen dudaktan çıkan bir busedir hayatımıza renk katan?
Sevmek kadar, " Aşka tutunmak" kadar..
Dudaktan kalbe misali..
Sevmek daima? Hayatın bir parçası oldukça hayat daha da güzel değil mi?
Yazı ile ilgili diğer fotoğraflar
Yazara Ait Diğer Köşe Yazıları
Yukarı