BU SEFERKİ YAZIMIN KONUSU FERDİ ÖZBEĞEN OLACAK
Bazen dalıp gidiyorum ve düşünüyorum da, insan hayatında mutluluğun yeri ne kadar önemli ve büyük. Mutluluk her şey demek. En başta da sağlık. Onkoloji doktorları kanser hastalarına ilaçlarını verirken, bunların yanında mutlu olacakları şeyleri yapmalarını da mutlaka istiyorlar. Çünkü ilaçların etkisi bir yere kadar. Tedaviyi hızlandıran şey mutluluk hormonu serotonin. Üzüntü ve stres en büyük sağlık düşmanı. O zaman saçlarımızın da sağlığız için yaşasın mutluluk. Gelin sizi şimdi beni çok mutlu eden bir anıya götüreyim.
Sene 2009 idi, dün gibi hatırlıyorum, o zamanda daha İstanbul Atatürk Havalimanı faaliyetteydi... İtalya’ya giderken, D&R mağazasına uğrayıp yolculuk için bir iki cd alayım demiştim. Karşıma bu albüm çıktı, ne Ferdi Özbeğen’i o güne kadar tanıyordum ne de şarkılarını. Bir şekilde elim gitti, aldım CD’sini...
İtalya’da araba kiraladım ve CD’yi taktım. Ah o günü hiç unutmam, daha doğrusu o seyahatimi... İtalya’da bir hafta boyunca Ferdi Özbeğen’i dinleyerek seyahat ettim, âşık oldum şarkılarına, sözlerine, sesine... Birkaç günde ezberledim bütün şarkılarını... Türkçe, Almanca, Yunanca, Fransızca, ne kadar renkli bir adammış dedim kendime. Ne harika bir ses ne müthiş bir enerji...
Türkiye’ye döndükten sonra gidip bütün CD’lerini aldım. Resmen Ferdi Özbeğen’in fanı olmuştum o zaman.
Ve dinledim, dinledim, dinledikçe âşık oluyor eriyordum müziği damarlarımda gezinirken... Ne enteresan ama. Bu kadar geç tanıdım müziğini ama bu kadar benimsedim ve hoşlandım...
Komik tarafı, halen de geçerli olan, kime söylesem Ferdi Özbeğen’i çok sevdiğimi bana gülüyorlar, ne alaka diye, olamaz böyle bir şey diyorlar. Çünkü benim yaşıtlarımda bu kadar tutkulu bir hayranlığı görmek nadirdir. :)
Biliyor musunuz? Son konserine bile gittim. Daha da doğrusu, gitmek için kaç kişiye yalvardım, gidelim gidelim diye, ama kimse gelmek istememişti... İyi ki erkek arkadaşım, kırmadı beni, gittik beraber... Taksim, Talimhane bölgesinde bir otelin restoranında idi konser. Çok güzeldi sahnesi, boynunda beyaz atkı ve piyano başında hem çalıyor hem de şarkılarını söylüyordu rahmetli...
Bilseydim keşke o gün onun son konseri olacağını, daha dikkatli dinlerdim, daha çok içime çekerek... Ne bileyim, belki daha çok anılarım olurdu...
Ne komik ya, trajikomik daha doğrusu, o gün bizlere sormuştu- ona bir tuvalet kâğıdı reklam teklifi gelmişti o zamanlarda, bizlere sormuştu. Ferdi Özbeğen sizce tuvalet kâğıdı reklamında oynamalı mı oynamamalı mı diye? Hepimiz tabi HAYIRRRR diye yanıt verdik...
Ah kısmete bak, ah...
Ama çok memnun oldum, biliyor musunuz? İyi ki tanımışım onu, iyi ki son konserine gittim, gördüm, tanıdım onu... O kadar çok seviyorum ki şarkılarını, bütün arkadaşlarım onun şarkılarına denk gelince- “ooooo seninki” diyorlar bana.
Biliyor musunuz, vefat haberini aldığımız gece, ben kalkıp evde CD’sini koydum music playera ve bütün gece dinledim. Arkadaşlarım sordular o gün, acaba koskoca ülkede kaç kişi acaba Ferdi’yi dinliyor acaba bu gece diye ...
Ben dinledim...