BABA OLMAK DEĞİL ?BABA KALMAK? ZORDUR!
Sanat hayatında 55 yılı deviren rock müziğinin ?Baba?sı Erkin Koray Vodofone Freezone dergisine verdiği röportajda ilginç açıklamalarda bulundu. Yeni albümünü hazırlayan ve Amerika?da çıkartacağını söyleyen Erkin Koray,bilgisayar çağıyla birlikte şarkıların kalıcı olmayacağından, ?Ne çekiyorsak ülke olarak cehaletten? çekiyoruz açıklamalarına ve ?Baba olmak zor... Hele bir de, koca bir ülkenin babası olursanız... Esasen, "Baba olmak" değil de, "Baba Kalmak" zor!? diyor.
Siz Rock müziğinin duayeni ve ‘Rock’ın Erkin Baba’sı olarak gönüllerimize taht kurdunuz. Bu süreçte, genç ya da olgun fark etmiyor; farklı yaş gruplarındaki jenerasyonun sevdiği müziği yapmanın formülü nedir?
Evde arka odada bir cam fanus ve içinde de sadece benim bildiğim özel sıvı bir karışım var. Saat gece yarısını geçince o odaya giriyor ve onu kaynatıyorum. Buharlar çıkmaya başlayınca, tavandan üzerine mor bir ışık huzmesi düşüyor. Bunun üzerine 3 kere: "İlahi morluk, nedir bu zorluk?" diyorum. Birden fanus yavaş yavaş yükselmeye başlıyor ve odanın içinde yukarıdan aşağı bir ses yankılanıyor. İşte o zaman kayıt cihazına basıyorum ve böylece bir eser meydana geliyor: "Estarabim, Estarabim, sağdan soldan Estarabim!"
Kayıt bittikten sonra o sese soruyorum:
-"İlahi Morluk! Bu eser kaç nesil gider?"
O da cevaplandırıyor:
-"Dokuzdan doksana ve ilaveten sonsuza kadar gider"
Bunu da böylelikle İlahi Morluk'tan öğrenmiş oluyoruz.
Sadık bir Fenerbahçeli olarak, takımınızın durumu hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Yok! O kadar Fenerbahçeli filan değilim; Galatasaray'ın maçını da seyrederim. Ancak ben Kadıköylüyüm. Ve... "Ne olacak bu Fenerbahçe'nin hali?" sloganını çok severim ve yeri geldiğinde, kendi halimizden bahisle kullanırım.
Şarkılarınızı sizden sonra seslendirenler için ne düşünüyorsunuz? Yorumlarını beğeniyor musunuz? Onlara tavsiyeleriniz oluyor mu?
Bir eserimi seslendiren kişinin onu iyi icra etmesini istiyorum. Ki ben de bir yerlerden bir kere olsun bir fikir almış alayım. Hayatta hiç kimse bana fikir vermiyor, fikir hep benden bekleniyor. Onun için, iyi söylensin ve güzel bir arranjman olsun istiyorum. Sanatçıyı da seçiyorum. Ancak... Benim seslendirmiş olduğum, ama "söz ve müziği bana ait olmayan" eserler üzerinde hiç bir yaptırımım olamadığı için, orada elim kolum bağlı kalıyor ve rezaleti ancak üzüntüyle seyrediyorum. "Tavsiyeler" konusuna gelince: Sanatçının yapacağı işe karıştık mı, onun da aklını karıştırıp, kendisini bulamamasına sebep oluruz, diye düşünüyorum.
Yeni dönemdeki genç rockçıları nasıl buluyorsunuz?
Genç Rockçı kardeşlerimi son derece başarılı buluyor ve hatta, çoğunun dünya çapında güçlü bir müzik yaptıklarını düşünüyorum.
Genç rockçılardan düet yapmak istediğiniz bir solist ya da grup var mı?
Beraber bir şey yapmayı düşünmüyorum. Yapmaya kalkarsak, kanımızın tutacağını ve onların benim dilimden anlayacaklarını sanmam. Böyle iyiyiz biz onlarla... Abi-kardeş... Bir süre, genç kardeşlerimle sahnede müzik yapmayı denedim; olmadı!
Sistemi sevmediğiniz için kızınızı okula göndermemeniz hakkında çok haber okuduk. Bunlar doğru muydu? Eğitim sistemi hakkında düşünceleriniz nedir?
Başından beri söylediğim şu sözü burada da tekrar edeyim: "Biz ülke olarak ne çekiyorsak, CEHALETTEN çekiyoruz. Onun için herkesin okumasını istiyorum!". Benim kızımla ilgili olarak öngördüğüm düzen tamamen kişisel bir tavırdır. Hiç kimseye tavsiye etmedim. Ancak, ne zaman, "lütfen bunu yazmayın; örnek olsun istemem!" dediysem, sanki "aman, ne olur yazın!" demişim gibi bir uygulamayla karşılaştım.
Bir banka reklâmında orada teknolojiyi kullanmaya davet ediyorsunuz. Cep telefonları, akıllı telefonlar, tabletler ve bu gelişimlere bakışınız nedir? Akıllı telefon kullanıyor musunuz?
Kendi yaşıtlarımdan biraz farklı olarak, teknolojik gelişmelerden tamamen haberi olan ve o işlerden iyi anlayan bir adamım... Kullandığım cihazlar hep en iyisidir. Yalnız, "akıllı" tanımlaması biraz gülümsetiyor beni... Akıllı telefon ve akıllı bina ve akıllı araba, ve, ve, ve... E bizler ne oluyoruz yani? Kih-kih-kih...
Ama, "Cep Şube" (!) işi pratik :)) Herkese kolaylık işte...
"Öyle Bir Geçer Zaman Ki" dizisinde bu hiç eskimeyen, herkesin çok sevdiği şarkınızı dizi müziği olarak kullanıyorlar. Diziyi izliyor musunuz? Beğeniyor musunuz? Ve beğenerek izlediğiniz başka diziler var mı?
Benim dizi filan izleyecek vaktim yok! Ancak, dizide "Razıyım" şarkısını seslendirmem sırasında, oradaki "şekerleri" çok sevdim. Yüzleri pırıl pırıl, aktif, canlı... Çok sevdim hepsini, çok...
Sizin ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’, ‘Fesuphanallah’, ‘Estarabim’, ‘Sevince’, ‘Çöpçüler’, ‘Yağmurun Sesine Bak’ ve daha birçok kült olmuş şarkınız çok sevilerek dinleniyor ve hala gönüllerden çıkmıyor. Şimdiki şarkılara baktığımızda ise bu kadar akılda kalan eserler yapılmıyor ve içimize işlemiyor. Sizce artık insanlar hissizleştiler mi ve tüm duyguları tüketiyorlar mı? Yoksa müzikte mi bir sorun var? Şarkılar kalıcı olamıyor, dudaklara uzun süre oturmuyor.
Bilgisayar çağının neticesidir. Gerekçelerine, detaylarına girmek uzun iş... Ayrı bir konu başlığı.. Şarkılar, kalıcı filan olmaz artık; o iş bitti.
Kaç tane gitarınız var? Siz de enstrümanlarınızı özenle koruyorsunuzdur mutlaka ama onlarla sanki canlı varlıklarmış gibi arkadaşlık kurup, isim taktığınız da oluyor mu?
Çok gitarım var. Oturup saymadım. Araştırmacı bir kişi olduğum için, her birini, değişik bulduğum özellikleri yüzünden aldım. Yalnız, hepsinin ortak özelliği "çok güzel" olmaları. Ben onları fabrikasının yaptığından daha güzel bir hale getirmişimdir ayrıca... İsim takmadım. Modellerinin adları zaten güzel: Gibson Supreme, Fender Nashville Power Tele, Gibson Dusk Tiger...
Konserlerinizde mutlaka hayranlarınızın yoğun ilgisi ile karşılaşıyorsunuzdur ama yaşadığınız ilginç, keyifli, size tebessüm ettiren anılarınızdan bir tanesini bizimle paylaşmak ister misiniz?
Anı çok! 55 yıl oluyor, dile kolay.. Bizim meslekte, ayrıca, çok değişik olaylar olur.
Hele bende... Allaaah! :))
Bir sanatçı olarak sizi sahne performanslarınız ve albümleriniz, şarkılarınızla bilen tanıyan hayranlarınıza sahne dışında, gündelik hayatınızda neler yaptığınızı anlatmak ister misiniz? Her gün sıkça yaptığınız hobi ya da başkaca alışkanlıklarınızdan bahseder misiniz? ‘Erkin Baba’ günlük hayatında nelerden vazgeçemez, olmazsa olmazları nelerdir?
Özel hayatımdan bahsetmeyi hiç sevmediğim için, palavra haberler dışında, beni magazin sayfalarında filan dolayısıyla pek göremezsiniz. Günlük mesaimin pek keyifli olduğu söylenemez. Hep, "elektronik" filan gibi, can sıkıcı işlerle meşgulümdür.
Kız babası olmak zor mu? Ya da zorlandığınız zamanlar, durumlar oldu mu? Üstelik ünlü bir babanın kızı olma durumunu yaşadı kızınız? Onun bu konu hakkında dile getirdiği yorumları oluyor mu?
"Kız Babası" olduğum için bana BABA dendiğini düşünmüyorsunuzdur inşallah! :)) Sadece kız babası değil, Baba olmak zor... Hele bir de, koca bir ülkenin babası olursanız... Esasen, "Baba olmak" değil de, "BABA KALMAK" zor!
Nasıl bir çocukluk dönemi yaşadınız? Özlüyor musunuz o yıllarınızı? Mesela Türkiye’de saçını uzatan erkek portresinde ilklerdensiniz. Mutlaka zorluklar yaşamışsınızdır. Toplumla yaşadığınız çatışmaların ciddi sürtüşmeye döndüğü anlar oldu mu? Sahnede alkışlanırken, sokakta tepki çektiğiniz oldu mu?
Sorduğunuz bu soruların cevapları bu sayfalara sığmayacak kadar uzun...
Hayattaki en büyük idealiniz ne idi? Gerçekleştirdiniz mi?
En büyük idealim? Kısmen... Daha birçok var...
Sizi takip edeceğimiz yeni bir projeniz var mı şu sıra?
Amerika'da bir plak şirketinden yeni eserlerden oluşacak bir CD'im çıkacak. Talep oradan...
Gençlere özgürlüklerine doya doya yaşamalarını söyleyen ve onlara bu konuda destek vermek için gençlere özel pekçok kampanya ve fırsat yaratan Vodafone Freezone Gençlik Kulübü hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Devam..." derim.
Vodafone FreeZone gençliğine söylemek istediğiniz son bir mesajınızı alabilir miyiz?
Güzel günler ve açık bir dimağ dilerim. "Açık bir beyin ve fikir dilerim..." diyelim.
Teşekkür ederim.
Röportaj: Dilek Dallıağ