BEN GİTMEM KIZLAR GELİR
Aras Bulut İynemli, ?Öyle Bir Geçer Zaman ki? dizisindeki başarılı oyunculuğuyla geniş bir hayran kitlesi edindi. Özellikle genç kızların gözdesi haline gelen İynemli, hakkında merak edilenleri D You dergisine anlattı.
Bu kadar iyi bir oyuncu olduğunun farkında mıydın? Bir anda herkesin dikkatini çektin...
- Abim oyuncu, dayım oyuncu, ablam seslendirme sanatçısı. Aileden gelen bir yetenek var sanırım. Öğrenci oylarıyla lise ve üniversitelerden birçok ödül aldım. Bu da beni mutlu ediyor; çünkü lise ve üniversitelilere bir şey beğendirmek zordur. Beğenilen bir iş yapıyorum, beğeniliyorum ama ilk işimde, 20 yaşımda En İyi Erkek Oyuncu ödülü almak biraz ağır geliyor bana. İnşallah önümüzdeki yıllar içinde altından kalkabilirim. Fiziksel özelliklerinle değil de yaptığın işle anılmak çok daha güzel bir şey.
Tiyatro eğitimi almak istiyor musun?
- Türkiye’de konservatuar okumak istemiyorum. Oyuncu koçum Ümit Çırak var zaten. Yazın iki ay bu role hazırlandık, şimdi de önemli sahnelerde birebir çalışıyoruz.
Bu arada uçak mühendisliği okumak nereden geldin aklına?
- Fizik ve matematik derslerim iyiydi. Geleceği düşünerek bu kararı aldım. Tıp okuyamazdım, o kadar derslere bağımlı bir tip değildim. Uçak mühendisliğini geleceği olan bir meslek olduğu için seçtim. Bir sene okuduktan sonra, dizi için dondurdum okulu. Oyunculuğu çok seviyorum ama okulumu da bitirmek istiyorum. Aileme söz verdim, özellikle anneme.
Zekanın yetenek konusunda bir artı olduğunu düşünüyor musun?
- Matematiğin oyunculuğuma etki ettiğini düşünüyorum. Mesela sayılara anlamlar yükleyip çalışmalar yapıyorum. Matematik hayatta bildiğim en soyut şeydir. O soyutluğu algına yerleştirip, hayatına katarsan seni çok etkiliyor. Zekanın yeteneği geliştirdiğine inanıyorum. Doğuştan gelen bir yetenek de var tabii. Asıl sanatçı abim ve ablamdır ama ben de pişiyorum...
GÖZLERİMDE YAŞ KALMIYOR
Abinle aranızda bir rekabet var mı? O senden önce piyasaya girdi ama sen bir anda parladın...
- Aramızda 11 yaş var. Ben doğduğumda annem “Bak büyüyünce arkadaş olur sana” demiş. Abim de “Bırak ya, tipe bak buruşuk bir şey!” demiş. Ama şimdi birlikte gezip tozuyoruz. O hep tiyatro yapmak istemişti, öyle de yaptı. Şimdi bir diziye başladı. Onun da yolu açık.
Dizide sorunlu bir çocuğu oynuyorsun. Sen nasıl bir ailede büyüdün?
- Annem ve babam birlikteler. Zaten ailemle birlikte Beşiktaş’ta yaşıyorum. Aile içinde asla sevgi eksikliği çekmedim. Annem emekli, babam uydu teknikeri. Babam eski adamdır, serttir; ben son çocuğum babam 62 yaşında. Bu role hazırlanırken, Aras ve Mete arasında bir empati kurmadım. Dizide Mete değil de Aras olarak sinirlenirsem, gerçek hayatımda da sinirli olurum. Dizide ağladığımda Mete olarak İnci’ye ağlıyorum...
Peki, gerçekten ağlıyor musun?
- Gerçekten ağlıyorum ama bazen çok tekrar aldığımızda gözlerde yaş kalmıyor ve mecburen mentollü krem kullanıyoruz.
Mete son bölümlerde şarkı söylüyor, gitar çalıyor; bu konularda eğitim aldın mı?
- Karaktere hazırlandım ama müzik konusunun bu kadar çabuk geleceğini bilmiyordum. O yüzden gitar ve şan dersi almaya başladım.
BABAMA EL KALDIRMADIM
Ali Kaptan’la durumunuz nedir?
- Ali Kaptan ile Mete’nin arası kötü tabii. Ama Mete beşinci bölümden sonra “büyük insan” durumuna geçti, adam olmaya çalışıyor. Aylin evlendi, Mete bir şey demedi. Çünkü değişiyor çocuk, İnci çok etkiliyor onun hayatını. Babayla pek çatışmıyor ama babası ailesine dokunursa yine delirir bence. İlk başlarda Ali Kaptan hep denizlerde olduğu için evde bir baba yoktu. Mete evin erkeği konumundaydı ve babasına da bunu göstermek istiyordu. Babası bunu görmeyip onu dövünce, çıldırdı.
Baba problemi yaşamayan erkek yoktur... Ali Kaptan gibi bir baba figürüyle normalde karşılaşsan ne yapardın, aynı tepkileri verir miydin?
- Çok ağır bir dram. Ben öyle bir durum yaşamadım. Belki babamla aramızda çok yaş farkı olduğu için de olabilir. “Babaya el kalkar mı?” diye çok eleştirildik, özellikle o dönemde. Evet, kalkmaz, ben de gerçek hayatta babama el kaldırmadım, o da bana el kaldırmadı. Dışarıdan bakınca normal bir insan babasına el kaldırmaz ama Mete sorunlu bir çocuk; o çocuk babasına el kaldırır. Mete konusunda sizi büyük sürprizler bekliyor aslında.
ŞIMARACAK KARAKTERDE DEĞİLİM
Genç yaşında üzerindeki bu büyük ilgi ne hissettiriyor sana?
- Bu durumdan şımaracak bir karakterde değilim. Fazla ilgi beni şımartmıyor ama sevindiriyor.
Okulda nasıl bir çocuktun, popüler miydin?
- Evet, o konuda sıkıntım yoktu. O zamanlarda da reklam oyunculuğum vardı, taklitler yapıyordum. O yüzden ilgi görüyordum. Uçak mühendisliğini kazandım ama tek ilgi alanım dersler değildi. Hayatın tadını da çıkarıyordum, çok aktiftim, hocalarla da aram iyiydi. Hem derslerim iyiydi hem de sosyaldim. Kızlar lisede de ilgileniyordu benimle yani; sonradan biraz daha arttı tabii.
Şimdi bir kız arkadaşın var mı?
- Yok. Aslında bu konulara pek girmiyorum.
Nasıl kızlardan hoşlanırsın?
- Sarışın, esmer diye bir kriterim yoktur; ama fizik, fiziksel çekim önemlidir. “Zeki olsun yeter!” diyenlere sadece gülüyorum. Mesela önce ben seni beğenirim, “Gözleri ne güzelmiş kızın...” derim, gelirim muhabbet ederim, sonra kişiliğini öğrenirim. Kişiliği de bana uygunsa devamı gelir. Ayrıca tanınmayan birini tercih ederim. Zaten kıskanç biriyim; piyasadan olması zor olur.
Peki, genelde kızların yanına giden bir tip misin?
- Yok, gidemem ben. Önceden de gidemezdim, gelirlerdi. Şimdi daha çok geliyorlar.
METE ROLÜNE HAZIRLANIRKEN RAP DİNLEDİM
- “Spartacus” dizisini bitirdim geçenlerde. Genelde sinemada son çıkan Türk filmlerine gitmeye çalışıyorum. En son “Ya Sonra”ya gittim. “Siyah Kuğu”ya da gitmek istiyorum.
Okumaya fırsat buluyor musun?
- Normalde çok okuyan bir adam değilim ama oyunculukla ilgili kitaplar okuyorum arada bir.
Ne dinliyorsun peki?
- Şu sıralar Demir Demirkan dinliyorum. Tom Waits’i çok severim. Şebnem Ferah ve Teoman dinlerim.
Mete’ye hazırlanırken...
- Mete asi bir karakter olduğu için role hazırlanırken rap, underground da dinledim.
AŞIK OLABİLECEĞİM BİR HOCAM OLMADI
Dizide saplantılı bir aşıksın. Normalde böyle saplantılı bir durumun oldu mu? Yoksa genelde sana mı saplanırlar?
- Yok, Mete’nin İnci’ye olan saplantısı kadar olmadı. Mete’nin aklı hep İnci’de.
Peki, hiç öğretmenine aşık oldun mu?
- Hayır, olmadım. Aşık olabileceğim bir hocam olmadı yani...