DAVUL ZURNALI DÜĞÜN İSTİYORUM
MAGAZİNCİ FOTO GALERİ- Yağmurlu bir İstanbul akşamı Güneş Gazetesi?nin Beşi Bir Yerde ekibi ünlü şarkıcı Hadise?ye konuk oldu. Onlar sordu o tüm içtenliğiyle yanıtlar verdi ve ortaya keyifle okuyacağınız bu Hadise röportajı çıktı.
Nurettin SOYDAN: Öncelikle daha önce beş kişi ile hiç böyle bir röportaj gerçekleştirdiniz mi? Duygularınızı alabilir miyim?
Hadise: Ben ilk defa böyle böyle bir röportajla yüz yüze kaldım. Anlaşılan o ki sorulardan kaçış yok. Çok eğlenceli ve enerjik ayrıca samimi bir röportaj olacak benim için. Enerjinizi çok sevdim. Misafirlikte gibiyim.
Şahin BÜYÜKKAYA: Çok ilginç bir hayat hikayeniz var. Yurtta kalmışsınız. Hem çalışıp hem okumuşsunuz. Jüri üyesi olduğunuz 'O Ses Türkiye'de etkilenip zaman zaman ağlıyordunuz. Kendinizi o yarışmacıların yerine mi koyuyordunuz?
Hadise: Okul döneminde Belçika'da 2 yıl yurtta kalmıştım. Evet, aynen öyle dediğiniz gibi çok etkilendim.. Çünkü ben bir yarışmaya katılmak nedir çok iyi anlıyorum. O heyecan ve hayal kırıklığı nedir biliyorum. Şarkıları seçerken bile onların heyecanını hissedebiliyorum. Çünkü aynı şeyleri bende yaşadım. Ben de elendim, ben de ağladım ve üzüldüm.
İdil ÇELİKER: 16 yaşındaki Buse'ye hata yaptığı halde kalmasından yana oy kullandınız. Çünkü ben de yapmıştım dediniz. Bazen, olmayınca olmuyor değil mi?
Hadise: Evet, olmayınca olmuyor. Buse çok küçüktü ama yine de bir şans vermek istedim. Çünkü bana şans vermediler. Ben ona o şansı vermek istedim. Oturup eksiklerini de söyledim yüzüne. Ama olmadı.
İdil ÇELİKER: Kırıldı mı?
Hadise: Bence de kırılmıştır elenince. Ama ortadaydı. En iyi performanslar hangisi insanlar görüyor. Daha çok küçük Buse, çok küçük.
Şahin BÜYÜKKAYA: Yarışmacılarla kurduğunuz diyaloglarla izleyenler sizin farklı yönlerinizi de tanıdı. İlk üçünüz kimdi?
Hadise: Yarışma başlarken Bihter ve Nurullah mutlaka yarı finalde olur demiştim kendi takımımdan. Öyle de oldu. Finale de Bihter kaldı. Ben Bihter kazanmalı diyordum ama olmadı.
İdil ÇELİKER: Bihter daha bir Türkiye'nin sesi gibi değil mi?
Hadise: Bütün yarışmacılar öyle ama Bihter farklı. Ben bir de yarışmacıların nasıl çalıştıklarına, söylediklerimi ne kadar gerçekleştirdiklerine bakıyorum. Bihter benden üç yaş büyük ama beni ağzı açık dinliyor. Öğrenmek istiyor. Ben ona gördüklerimi ve yaşadıklarımı veriyorum.
İdil ÇELİKER: Hadise'yi dünyaya açılmış bir kızı olarak geldi Türkiye'ye, öyle tanıdık. Burada baktık ki, bizden biri gibi. Tıpkı Türk kızları gibi sıcak ve içten. Yarışmada bu duruşunu çok iyi yansıttın, kendi çerçeveni çizdin bana göre. Avrupa'da böyle miydin? Buraya gelince mi bazı yönlerin değişti?
Hadise: Ben orda da öyleydim. Bizim evde adet ve görenekler çok önemli. Anne babamız bizi böyle büyüttü. Ben her zaman Türk kızıydım. Orada doğmama rağmen bu beni değiştirmedi ve etkilemedi. Bazıları için önemsiz olabilir ama, büyüklerimiz içeri girince ayağa kalkarız. Bayramlarda hep beraber kahvaltı yaparız. Anne-babanın eli öpülür. Ramazan da beraber sahura kalkar, iftara otururuz.
İdil ÇELİKER: Bunu sorma nedenim yeni jenerasyon bunlardan çok uzak o nedenle. Hadise'nin bunları yapıyor olmasının bilinmesi örnek teşkil edebilir
Hadise: Benim için çok önemli. Annemin yanında hiçbir şekilde bacağımı uzatmak istemem. Anneciğim biraz yorgunum der izin isterim. Uzat kızım derse ancak uzanırım. Büyüklerimin yanında ayak ayak üstüne atmam. Örf ve adet çok önemli. İnşallah ben de çocuklarımı böyle büyütürüm.
Vehbi DİNÇCAN: Sen Türkiye'ye geldiğinden bu yana Hadise oldun. Sen kendine ben Hadise'yim diyebiliyor musun?
Hadise: Hayır diyemiyorum.
Vehbi DİNÇCAN: Hadisesin ama ne yapsam gündemdesin. Sahnedeki kıyafetlerinle, gülüşünle öyle. Bacakların kalın dediler, hadise oldu. Neden bunları yapıyorlar sana!
Hadise: Meyve veren ağaç taşlanır. Böyle çirkin yorum yapan insanlarla hiçbir özel sorunum olmadı. Bazılarıyla hiç tanışmadığım bile olmuştur.
Vehbi DİNÇCAN: Eurovision'a hasta gitmene rağmen hiç kaprisin olmamış.
Hadise: Olmadı. Üstelik ben zor bir dönem yaşıyordum. Olmuşsa da hastalığımdan dolayıdır. Benim gözümde kapris olmayan ama onlara kapris gelen bazı davranışlar yaşanmıştır. Bir konserden sonra otel odasını terk ederken bile her şeye dikkat ederim. Çünkü insanlar o dağınıklığa göre bile yorum yapabilirler. Bir şeyi nasıl bırakırsan arkanda insanlar seni öyle hatırlar. Eurovision'da da belki ekipten dolayı TRT ile aramızdaki iletişim tam istediğimiz gibi olmadı. Benimle TRT arasında bir ekip vardı. Ben de her şeyle mücadele edemedim. Yine de ben TRT'ye her zaman saygılıydım. Onlar da her istediğimi yaptılar. Çok güzel bir dönem geçirdik birlikte.
Vehbi DİNÇCAN: Eurovision sana ne kazandırdı, ne kaybettirdi?
Hadise: Kendimi tanıdım. Ne kadar güçsüz olduğumu gördüm. Bazı kararları istediğim gibi veremedim. Ondan sonra hayatımda çoğu şeyi değiştirmeye başladım. Eurovision zamanı bana okul dönemi gibiydi. O dönem Moskova'dan döndükten hemen sonra çalıştığım ekiple yollarımı ayırdım?
Nurettin SOYDAN: Neden veda ettiniz? Ekipte profesyonellik anlayışımı yoktu, Başka nedenler mi etkili oldu?
Hadise: Çünkü o dönem bazı şeyler daha farklı yönetilebilirdi. Benimle ilgili bazı kararlar doğru alınmadı bence. Bazı organizasyonlar doğru yapılmadı. İş ajandası doğru yönetilmedi. Evet bir şeyler oldu.
Uğur GÜNERİ: Bir kere bu şaç rengi çok yaşlı gösteriyor sizi?
Hadise: İlk defa olumsuz bir şey söyleyen biriyle karşılaştım saçımla ilgili. Haaa, haaa. Zaten değiştirmeyi düşünüyorum.
Uğur GÜNERİ: Biraz önce İdil değindi. Türkiye'ye ilk gelen Hadise ile 2009-2012 yılı arasındaki Hadise arasında 180 derece bir fark var. Son 2-3 yıl içinde kabak çiçeği gibi açılan bir Hadise var. Daha çekingen, daha natür bir Hadise vardı. Şimdi dekoltesiyle Türk erkeğinin ve toplumunun kadına olan açlığını keşfetmiş gibi seksapelliğini sahnede sergilemekten çekinmeyen, bıcır, bıcır bir Hadise görüyoruz. Yanlış da olabilir ama bir gözlem bu. Oysa Hadise Türkiye'ye gelmeden orta Avrupa'da hatırı sayılır bir isim yapmıştı. Buraya gelip ikili götürmek istedi. Ancak buradaki konser furyası, sunucu ol teklifleri ve kazanç sağlamaya yönelik girişimler, Hadise'nin kariyerini ikinci plana attı sanki. Sadece Türkiye'nin ihtiyaçlarına cevap veren bir şarkıcı kulvarına girdi. Bilmem katılır mısınız bu gözlemime?
Hadise: Hiç katılmıyorum size. Bence çok yanlış düşünüyorsunuz. Çünkü 2006'da Belçika'da bir ödül töreninde ödül kazandım. İlk kez bir Türk kızı Belçika'da ödül kazandı. Şovu izleyebilirsiniz. Ben hayatımda bu kadar seksi giyindiğimi hatırlamıyorum. Ben her zaman sahnede özgürlüğümü kullanmayı ve bunun tadını çıkarmayı seven bir genç kızım. Bu konuda da genç kızlara örnek olmak istiyorum. Hiçbir şekilde çekinmek zorunda değiliz ki. Vücudumuzu seviyorsak, vücudumuzla barışık olmamız gerekiyor. 2009'da Eurovision döneminde 6 aylık promosyon süreci yaşadım ben. O dönem Hadise konserlerle cebini doldurdu diye haberler çıktı. Bu haberi 2 yıl yalanladım. Ben 0 yıl Ocak'tan Mayıs'a kadar sadece 6 konser verdim. Bana gelen 200 konser teklifinin içinde sadece 6 konseri kabul ettim. Ben bu işi hiçbir zaman cebimi doldurmak için yapmadım. Ben istesem yurt dışında hafta sonları 5-6 konser yapabilirim. Ama yapmıyorum. Tabi ki para kazanmak önemli. Sonuçta kendime, aileme bakan, elimden geldiği kadar çevreme bakan bir insanım. Bu bana mutluluk veriyor. Ama benim için öncelikli olan para değil, sağlığım ve çizdiğim strateji gelir. Hadise Türkiye'ye geldi diye bir şey yok. Yarışmadan sonra İngilizce albüm çıkardım. Aynı anda Türkçe albüm çıkardım. İngilizce albümle Balkanlarda 2 ödül aldım. Düm Tek Tek'le değil. Albümdeki başka İngilizce şarkı ile. Ama Türkçe albüm beni pek mutlu etmedi. Birkaç nedeni var. Çok hızlı oldu her şey.
İdil ÇELİKER: Biraz sindire sindire bir çalışmadan yanasın değil mi?
Hadise: Aynen. Plak şirketi istedi yaptık. Ama benim gözümde başarılı bir albüm olmadı. 2010'da albüm yapmadım. Yurt dışına çıktım. Stüdyolarda çalışıp kendimi geliştirdim. 2011'de, o başarısız Türkçe albümden sonra iyi bir albüm yapmam lazım dedim. Bunu gururuma yediremedim. O dönem, özel hayatımda ve iş hayatımda köklü değişiklikler yaşadım. Ve bu beni müzikal anlamda çok iyi etkiledi. Çok zorluklar yaşadım ama çok güzel bir albüm hazırladım. İlk defa albümümün kaptanı oldum. Her şeyin kararını ben verdim. Mastering yapılırken bile prodüktörlerin yanında oturuyordum sabahlara kadar. Her şeyi anlamak ve karışmak istedim. Bu albüme bu nedenle önem verdim. Türkiye'de albüm çok satmıyor ki. Albüm satışlarından ne kadar kazanacağım ki?
Uğur GÜNERİ: Niye sanatçılarımız Balkanlardan öteye gidemedi. Niye olmuyor? Ben bunu kast ederek eleştiride bulundum size.
Hadise: Suçlamanın gerekmiyor. Ben gittim. Japonya'ya kadar gittim. Devamı da gelecek. Ben daha 26 yaşındayım. Bir sanatçı her yerde olamaz. Ben bunu 2009'da çok iyi anladım. Bir İngilizce, bir Türkçe. Bir Belçika'da, bir Türkiye'deyim. Bu çok zor bir şey. Ben bunu sürdüremedim. Dünya starlarına bakarsanız Jannifer Lopez İngilizce albüm çıkarıyor, sadece ona çalışıyor. İspanyolca albüm çıkardığında sadece onunla uğraştı. İki projeyi aynı anda başarılı bir şekilde sürdüremezsiniz. Ben zaten 3 tane İngilizce albüm yaptım. Albüm yapmak için yapmam. Bu saatten sonra İngilizce albüm yapacaksam eğer Dünyaya hitap etmeli.
İdil ÇELİKER: Biz seni Beyonce gibi görmek istiyoruz.
Hadise: Ben sizi anlıyorum. Ben en sevdiğim yemeği hazırlamaya başlıyorum. En sevdiğim yemekte o İngilizce albümü bir Türk kızı olarak dünyaya tanıtmak. Bir gün Allah'ın izniyle Grammy ödül töreninde bir Türk kızı olarak kendimi görmek, o ödülü almak isterim. En büyük hayalim bu. Rüyamda ve dualarımda var bu.
Şahin BÜYÜKKAYA: En büyük hayalini öğrendik. En büyük pişmanlığı ne?
Hadise: Yemin ederim hiçbir şeyden pişmanlığım olmadı.
Uğur GÜNERİ: Pişman olurda dönersen eğer, çalmadan gir kapımı?
Hadise: Girerim bak! Pişman değilim.
Şahin BÜYÜKKAYA: Niye adını Hadise koymuşlar? Sen dünyaya gelince ailede bir olay mı olmuş?
Hadise: Evet çok güzel bir soru bu. Dedemin köyünde, Sivas'ta çok tatlı bir kız yaşıyormuş. İsmi Hadise'ymiş. Dedem o kızı çok seviyormuş. Annem hamile kalınca dedem anneme mektup yazıp ilk çocuğun kız olursa ismi 'Hadise' olsun demiş. Bu mektup annemle babama ulaşmıyor. Bu arada ablam doğuyor, ismi Hülya oluyor. Dedem, 'Mektup göndermiştim doğan çocuğun adı Hadise olacaktı' diyor babama. Annemde ikinci kız olursa ismi 'Hadise' olsun diyor. Bir yıl sonra ben doğuyorum. 'Hadise' adı bana kısmet oluyor. Yani film gibi bir olay...
Uğur GÜNERİ: Sivas'a bak. Leydi Tülin çıkıyor. Hadise öyle.
Nurettin SOYDAN: Hadise sanatçı oldu. Ailede başka yetenekleri veya müziğe eğilimi olan var mı?
Hadise: Onlarda sanatçı eğilim, şarkı söyleme istekleri yok. Büyük ablam menajerim. Kız kardeşim benim imaj danışmanım. Kıyafetlerimi tasarlıyor. Erkek kardeşim ise bankacılık ve finans yönetimi eğitimi alıyor.
Uğur GÜNERİ: Siz ne üzerine eğitim aldınız?
Hadise: Marketing okudum mezun oldum. Master yapmak istedim ancak müzikle yoğun bir döneme girdim olmadı.
İdil ÇELİKER: Meyve veren ağaç taşlanır dediniz ama, bakıyorum hem bu kadar eğitimli hem de dil bilen, bir dünya kültürü ve birikimi olan ve aile geleneklerimizi de koruyan çok nadir insan var. Sahne dünyasında sizi de rahatsız eden bir şey oluyor mu.?
Hadise: sanat dünyasıyla ilgili çok fazla yorum yapamayacağım. Çünkü çok fazla içinde değilim.
Nurettin SOYDAN: Bu camianın dışında olmak gibi bir çaban var mı? Varsa neden?
Hadise: Evet. Çünkü fazla tanımadığım insanları etrafımda istemiyorum.
İdil ÇELİKER: Güvensizlik mi duyuyorsunuz?
Hadise: Problem değil. Bunu sorun olarak algılamayın ama istemiyorum. Beni tanımadan insanlar bana laf atıyor. Ben onlarla tanışsam Allah bilir neler olur? Nelerimi kullanırlar!
Şahin BÜYÜKKAYA: Hülya Avşar ile öyle bir kankalık olayınız oldu sanırım. Medyaya öyle yansıdı.
Hadise: Hayır kanka olmadık. Sadece bir kere balıkçıya gittik. Yemek yedik.
Uğur GÜNERİ: Kim ödedi hesabı? Hülya'nın eli sıkıdır da!
Hadise: Hülya ödedi. O davet etti çünkü. Hay Allah'ım çok eğlencelisiniz. Onu çok seviyorum. Aynı programdayız. Aynı heyecanı yaşıyoruz. Neden yemek yemeyelim birlikte. Kompleks yapmak biraz saçma olur bence.
Şahin BÜYÜKKAYA: Jüri üyesi Murat Boz'la sizi hep yakıştırdılar. Şansal Büyüka bile sordu. Nedir o olay?
Hadise: Ben Tarkan'a yakışıklısın diyorum, Tarkan'la yazıyorlar. Bir futbolcuyla tesadüfen aynı mekanda oluyorum, onunla yazıyorlar. Sizinle Nişantaşı'nda gezsek onu da yazarlar. Böyle bir durum var. Murat Boz ne alaka. Çok sevdiğim, çok saydığım bir arkadaşım. Şansal Beyin bu soruyu sorması da çok ilginç.
Uğur GÜNERİ: Avrupa medyası ile bizim medya arasında bir kıyaslama yapar mısın?
Hadise: Burada çok fazla kamera var. Her yerde, her an karşınıza çıkabiliyor. Belçika'da bu yok. Ama Belçika'da da iğrenç haberler çıkabiliyor. Mesela benimle ilgili de şöyle bir haber çıktı orada. Benim o dönem Facebook'ta sayfam yoktu. O zaman benim adıma biri sayfa açmış Face'te. "Ben Hadise, iki hafta sonra evleniyorum. En az altı çocuk istiyorum" yazıyor. Ve bunu bir muhabir, bizi aramadan, doğrulamadan Belçika'da iki sayfa haberini yapıyor.
Nurettin SOYDAN: Çocuk rakamı abartmış mı yoksa gerçekten de o kadar çocuk istiyor musunuz?
Hadise: Evet en az altı çocuğum olsun istiyorum. Ben bunu hep dile getiririm. Çocukları çok severim. Allah izin verirse 5 çocuk isterim.
İdil ÇELİKER: O çocukların babası nasıl bir adam olmalı?
Hadise: Benim için fizik önemli değil. Egosu sıfır olmalı. Yaptığım işi yapan bir olmamalı. İşime saygı duymalı. Her konserimde yanımda olmak isteyen biri olmamalı. Düzgün biri olmalı, sevgi ve saygılı olmalı. Annem bugüne kadar en fazla üç konserime gelmiştir. Konser vermek bir iş. Özelimi iş hayatımla bir arada tutmayı sevmiyorum.
Nurettin SOYDAN: Yaş farkı önemli mi?
Hadise: Yaş farkını pek önemsemiyorum. Aşk konusunda yaş diye bir şey yok. Ben bu konuya çok geniş bakan biriyim.
Vehbi DİNÇCAN: Diyelim ki aradığın bu özelliklerde birini buldun. Sen onun işlerine karışır mısın?
Hadise: Hayır, hayır asla karışmam.
Uğur GÜNERİ: Bu özelliklerde bir eş adayı bulamazsan sperm babası bulursun artık!
Hadise: Ha, ha, hay, süpersiniz valla. Hayırlısı.
İdil ÇELİKER: Nasıl bir baba olmalı?
Hadise: Benim annem ve babam ben 11 yaşındayken ayrıldılar. Ama ben babama hiç kızgın kalmadım. Onu hep sevdim ve saydım. Ama daha iyi bir baba olabilirdi. O da bunu biliyor. Bazı şeyleri insan konuşmak istemiyor.
Nurettin SOYDAN: Bu yüzden evlilikten korktuğunuz oldu mu hiç?
Hadise: Hayır, ben evlilikten yana bir insanım. Annemle babam ayrılmasına rağmen evliliğe inanan bir insanım.
Şahin BÜYÜKKAYA: Niye boşandılar, araya bir kadın mı girdi?
Hadise: Hayır. Ayrıldılar ama ikisi de evlenmediler. Bekarlar hala.
Vehbi DİNÇÇAN: Her an evlenebilecekmişsin gibi duruyorsun. Yakışıklı bir varmış hayatında?
Hadise: Hayır biri yok hayatımda.
İdil ÇELİKER: Nasıl isteyecekler seni gelenek göreneklere göre mi? Nişan bohçası yapacak mısın?
Hadise: Aynen öyle. Bohçam da olacak. Kına gecesi olacak. Kahve, tuz, pul biber. Hepsini yaşamak istiyorum. Davullu zurnalı çıkmak istiyorum annemin evinden, Allah izin verirse. Sizi de beklerim. Beşi Bir yerde olmadan olmaz zaten.
Nurettin SOYDAN: Bunlar güzel istekler de senin ciddi bir hayran kitlen var. Üstelik fanatikler erkek hayranın çok fazla. Onlar her halde evlenmeni istemezler.
Hadise: Evet öyle bir durum var. Bu işte bir sanatçı olup, hem de evli olup eski havanızı sürdürmeniz bence zor.
Nurettin SOYDAN: O zaman evliliği ötelemek gibi bir düşünceniz var bu nedenle?
Hadise: Bun bu işi yapmasaydım çoktan evlenirdim. Beş altı çocuk istiyorum ya çocuklarım da olmuştu.
Uğur GÜNERİ: Şarkı yerine patik ören bir Hadise olmuştunuz..
Hadise: Aynen öyle patik örerdim. Süpersiniz.
İdil ÇELİKER: Yemek yapmayı bilir misin? Mutfakla aran nasıl?
Hadise: Maalesef bu konuda çok yetersizim. Annem çok güzel Çerkez yemekleri yapıyor. Annemden öğrenmek isterim.
Uğur GÜNERİ: Bizim pop Müzik bestecilerini nasıl buluyorsun? Biz de hep 9-8'lik oynak şarkılar ağırlıkta. Piyasa müziği hakim.
Hadise: Türkiye'de son 2-3 senedir her sanatçının klibinin altında söz-müzik olarak sanatçının adı yazıyor. Çok ilginç. Sanki herkes besteci oldu.
Uğur GÜNERİ: Bu iyi bir gelişme mi sence, eleştiriyor musun bu durumu?
Hadise: İyi gelişme değil. Herkes işini yapmalı. Beste-söz yapmak başka bir şey. Herkes mi besteci oldu?
Nurettin SOYDAN: Yani Yıldız Tilbe ve Gülşen, Sezen Aksu örneklerini bunun dışında tutuyorsun öyle mi?
Hadise: Elbette. Onlar üreten isimler.
Uğur GÜNERİ: Batı saunduyla yetiştin. Buradaki pop saundu sana nasıl geliyor?
Hadise: Ben buradaki pop saundunu kullanmıyorum zaten. Benim sanatçı kimliğime çok iyi hitap eden bir saund değil. Dinlemeyi seviyorum. Eğleniyorum. O başka bir şey. Ben kendi saunduma yakın prodüktörlerle çalışıyorum. Son albümümün bütün miksini yurt dışında bir arkadaşım yaptı. Batı saundu hep kalsın istiyorum, bunu çok önemsiyorum. Albümün miksini Belçika'da yaptırdım. Böyle detayla önemli albüm için.
İdil ÇELİKER: Dünyaya açılmaya bu yaz mı başlayacaksın?
Hadise: İnşallah. Tam tarih vermek istemiyorum. Şu an bir şeyleri yola sokmaya çalışıyoruz. İngilizce albüm iyi be büyük bir albüm olmazsa yapmam zaten.
İdil ÇELİKER: Diyelim ki hedeflediğin o İngilizce albümü yaptın, Amerika, Avrupa ve Uzakdoğu’ya açıldı albüm. Sence bu albümün Türkiye'deki algısı nasıl olur?
Hadise: Hadise bizi unuttu, havalara girdi. Hadise Türklüğünü unuttu. Ben şimdiden hakkımda atılacak o manşetleri görüyorum.
Nurettin SOYDAN: Tarkan yıllar önce İngilizce bir albüm için çok gitti geldi. İnsanlar çok merak etti hatta eleştirdi niye gelmedi bu albüm diye Tarkan'dan. Belki bu açıdan senin gözünden Tarkan'ı anlayabiliriz. İngilizce albüm yapmak gerçekten zor mu?
Hadise: Aslında albüm yapmak kolay. Şarkı arıyorsun buluyorsun. Ve yaptım albümü. Ben bir ayda İngilizce albüm yaparım. Ama önemli olan doğru insanlarla, doğru promosyonu yapacak bir ekiple buluşmak. Olacaksa çok büyük bir albüm olmalı ki hakikatten bütün dünya duysun. Büyük para olmadan öyle bir albüm yapmak çok zor.
İdil ÇELİKER: İngiltere'de bir araştırma yapılmış. Son 50 yılın HİT şarkılarını belirlemişler. Şöyle bir iddiada bulunmuşlar, HİT olacak şarkıları yüzde 50 biz belirleriz. Ama kalan başarının yüzde 40'ı tanıtım ve promosyon ve pazarlamaya bağlı. HİT şarkıyı buldun. Türkiye'de yapımcılarımız yeterince profesyoneller mi? Batılılarla çalışmak daha mı kolay?
Hadise: Doğru. Çünkü her şey marketing. Şimdi ben İngilizce albümle dünyaya açılacaksam, dünyayla çalışan insanları ekibime dahil etmem lazım. Buna mecburum. Dünya müzik sektörünü bilen insanlarla yola çıkmam lazım. Sadece Türkiye'deki müzik sektörünü bilen, Amerika'ya nasıl açılabilir ki? Ama Amerika'daki adam da Türkiye piyasasını bilemez. Ekipte farklı renkler ve deneyimde olan insanlar lazım. Ben bir Türk kızıyım. İngilizce albüm yapsam da bunu saklamam.
Şahin BÜYÜKKAYA: Müzik dünyasında olmasaydın hangi meslekte olmak isterdin?
Hadise: Düşünüyorum ama bulamadım.
Şahin BÜYÜKKAYA: O zaman sadece müziğe endekslenmişsin kendini.
Hadise: Evet. Ama ben eğitimimi de hiç aksatmadım.
Nurettin SOYDAN: Çok çabuk aşık olan biri misin?
Hadise: O eskidendi. Bir buçuk senedir hiç aşık olmadım. Kalbimin kapılarını zor açarım.
İdil ÇELİKER: Çok duygusal bir yapın var. Bu kadar kolay ağlayan ve gülen biri çok çabukta öfkelenir gibi geliyor bana. Öyle misin? Kimden çıkarıyorsun öfkeni. Ailede kardeşler arasında kavga yapıyor musunuz hiç?
Hadise: Güzel bir soru. Sinirlendiğimde, ağladığımda çok inandığım ve güvendiğim insanların yanında yaparım. Bu da doğal olarak ailem oluyor. Bunlar genellikle kız kardeşlerim ya da yıllardır çalıştığım kuaförümdür. Onların yanında rahatlıkla öfkemi dile getirebilirim. Başka insanların yanında asla bunu yapmam.
İdil ÇELİKER: Bir sanatçı için aile ile çalışmak zor olabilir. Bu nedenle mi ailenle çalışıyorsun?
Hadise: Ben neden ailemle çalışmayı tercih ediyorum. Çok açık ve net söylüyorum. Çünkü çok fazla kazık yedim. Maddi manevi kazık yedim. Çünkü çok insanla çalıştım ve bu konuda çok tecrübeliyim. Sürekli bir savaş içinde oluyorsunuz. Ve bir süre sonra insan sıkılıyor. Kime güveneceğin önemli. Parayı bir kenara koyun. Her şeyden vizyonunu paylaşan insan, seninle aynı düşünüp hareket edebilmeli.
Şahin BÜYÜKKAYA: Para işlerini erkek kardeşin mi idare ediyor?
Hadise: Hayır. Murat şu anda sigorta ve bankacılık üzerine eğitim görüyor. Ama onun hayalinde ileride kendi bankam olsun var. Ben de inşallah bütün paralarıma sen bakarsın diyorum ben de. İnşallah onu da bir gün ekibimize dahil ederiz.
Uğur GÜNERİ: Bir de matbaa kurun, para basın?
Hadise: Ha, haa, hay.
Vehbi DİNÇCAN: Neler öfkelendirir seni?
Hadise: Ben yaptığım işlerde dört dörtlük olmayı isteyen ve seven bir insanım. Geç kalmaktan nefret ederim. Kalanlara da gıcık olurum. Saatinde ve dakikimdir. Randevusuna geç kalana bir dahaki sefere ben geç giderim. Disiplinli biriyim. Ben de işimden dolayı bazen geç kalabilirim. Bir güne çok şey sığdırmaya çalışıyorum. Sabah altı da kalkıyorum. Her sabah sporumu düzenli yaparım. Zamanı sıkıştırmaya çalıştığım için geç kalabiliyorum. Disiplinliyim ve ekibimdeki insanların da aynı şeyi yapmasını beklerim. Burada insanlar daha rahat. Sanatçı geç gelir anlayışı var. Benim dünyamda bunlar yok.
Şahin BÜYÜKKAYA: Kendinizde beğenmediğiniz bir yönünüz var mı?
Hadise: Terazi burcuyum. Sabırsızlığımı beğenmiyorum.
Uğur GÜNERİ: Terazi burcu dengelidir oysa.
Şahin BÜYÜKKAYA: Sabırsız olman sana zarar veriyor mu?
Hadise: Hayır bu zarar vermiyor. Ama çok çabuk paniğe kapılmama neden oluyor. Bu beynime zarar veriyor.
Şahin BÜYÜKKAYA: Kendinde en çok neyi değiştirmek isterdin?
Hadise: Birincisi saç rengimi değiştirmek. İkincisi aklımdan bazı şeyleri çıkarabilmek. Geçen sene daha kötüydüm. Yavaş yavaş başarıyorum. Olacak, daha 26 yaşındayım. 30 yaşına gelince tamamen başarabilirim.
Şahin BÜYÜKKAYA: Bir çok eleştiriye maruz kaldın. Kilonu, boyunu eleştirenler var. Bu eleştiriler moralini bozuyor mu?
Hadise: Bunlar beni sinirlendirmiyor. Bunlar beni mutlu ediyor. Eğleniyorum.
Nurettin SOYDAN: O Ses Türkiye jürisindeyken de sanatçı adaylarına "eleştirileri kafayı takmamayı öğreneceksin" dedi Hadise. Bunu önce kendisi uyguluyor.
Uğur GÜNERİ: Medyayı takip ediyorsun. Sevgili buldu, ayrıldı, nişanlandı, arkadaşıyla birlikte oldu haberleri çok çıkıyor sanat dünyasındaki isimler için. Bu topluma kötü örnek teşkil ediyor. Sence Avrupa'da mı daha çağdaş yaşanıyor, Türkiye'de mi? İpin ucu orada mı kaçık burada mı daha kaçmış?
Hadise: Burada ipin ucu daha fazla kaçmış. Bu durum beni de rahatsız ediyor. İstemesek te örnek oluyoruz gençlere. Ben özel hayatımı her zaman kameralardan uzak tutmaya çalıştım. Hiçbir şekilde özel hayatımla ön planda olmak istemem. Ama bir ara istemesem de maalesef oldum. O da benim inisiyatifim dışında gelişti. Medya ve karşı taraf (Sinan Akçıl'ı kast ediyor) bunu yaptı. Annem ve babama saygım var. Beni takip eden halam, dedem. Her şeyden önce kendime saygım var. Tabi ki hepimiz insanız. Aşk yaşayacağız, flörtlerimiz olacak. Ağlayacağız, üzüleceğiz. Ama hiçbir zaman ben bunu kamera önünde yaşamak istemiyorum. Beni takip eden sevenlerimin önünde zorda kalmak istemiyorum.
İdil ÇELİKER: İstanbul’da, büyük şehirlerde yaşam buysa, yarınlarda anne olduğun zaman çocuğunu Türkiye’de mi, Belçika’da mı büyüteceksin?
Hadise: Böyle bir şey hiç düşünmedim. Eğitim öncelikle evde, ailede başlar. Annem magazini takip eder. Bana hep sakın konuşma. Sus, susan kazanır der. Annem bana nerde geldiğini hiç unutma der sürekli olarak. Unuttuğum an galiba ben de kendimi unuturum.
İdil ÇELİKER: Ailede parayı sen kazanıyorsun. Hiç kardeşler arasında şunu-bun isterim didişmesi yaşanıyor mu?
Hadise: Hayır. Annem-babam bizi öyle büyütmedi. Biz 1 TL’nin bile değerini çok iyi bilen insanlarız. Ben yok nedir bilirim. Küçük yaştan itibaren kendim çalıştım. Okul kitaplarımı kendim aldım. Gerektiğinde anneme ben yardımcı oldum.
İdil ÇELİKER: İsteyip de alamadığın ama para kazandığında aldığın bir şey var mı?
Hadise: Deri ceket alamamıştım. Param yetmiyordu. Hülya ablam üstünü tamamlamıştı öyle aldım. Sahneden kazandığım ilk parayla anneme araba aldım. Onun en büyük hayali güzel bir araba kullanmaktı. Benim için ailem önceliklidir daima. Nasıl olsa ben kendime yatırımlarımı yaparım.
Vehbi DİNÇCAN: Vergi olayını bir anlata herkes gerçekleri bir daha bilsin.
Hadise: Vergi konusu yoktu hiç gündemde. Konuyu çıkaran kişi kim. O dönem bir karalama kampanyası başlatıldı hakkımda. Bazı konserlerimin özellikle iptal edilmesi için çalışma yaptılar. İnsanlar kıskandı. Meyce veren ağaç taşlanır ya, bunu kaç aydır yaşıyorum. Türkiye’de ben vergimi ödüyorum. Gidip Vergi Dairesi’ne baksınlar. Bu konu ile ilgili başka da bir şey söyleyemem. Ödemesem zaten başım derde girer.
Vehbi DİNÇCAN: Buraya geldiğinde hep Türkiye sevgisinden söz ediyordun. Vergi ödemiyor haberleri çıkınca insanlar garip karşıladılar.
Hadise: Evet, haklısınız. Aslında o kadar çok şey söyleyebilirim ki ama gerekmiyor.
Şahin BÜYÜKKAYA: Düzgün bir fiziğin var. Dizilerde ya da sinema filmleriyle ilgili teklif gelse oynamayı düşünür müsün?
Hadise: Dizi teklifi almadım hiç. Dizilerde oynamak istemem. Yeterince başarılı oyuncularımız var. Dizi bam başka bir şey. Film farklı. Bir karakter oynuyorsun, hazırlanıyorsun. Ama bir dizi yıllarca sürebiliyor. Ama film teklifleri aldım. Şu aralarda geliyor teklifler.
Şahin BÜYÜKKAYA: Saray’da kimi oynamak isterdin.
Hadise: Hürrem’i oynamak isterim.
Uğur GÜNERİ: 40’lı yaşlara geldiğinde kendini nerede görmek istersin?
Hadise: Umarım dünya starı olurum. Bunu istiyorum.
Uğur GÜNERİ: Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsun?
Hadise: Sokakta mendil satan çocuklar olmasın. Sınava girip puanlarını 6 ay bekleyen çocuklarla karşı karşıya gelmek istemem. Hastanelerde uzun kuyruklarda bekleyen aileler görmek istemiyorum. Şiddetin bitmesini istiyorum. Kadına şiddet bitsin her şeyden önce. Adalet gittikçe düzeliyor ama daha da güzel olabilir. İnsanlar yasalardan, cezalardan korksunlar. Türkiye’deyiz. Bize bir şey olmaz cümlesi var ya çok rahat kullanılıyor. Bunları çözersek bence Türkiye daha güzel bir ülke olacak.
İdil ÇELİKER: Kadına karşı şiddetle ilgili sosyal sorumluluk projelerinde yer alıyor musun?
Hadise: Aslında geçenlerde böyle bir şey konuştuk. Sürpriz bir projem var. Ben haberim çıksın diye konuşmam. Yapıyorsam adam gibi yapmam lazım. Buna ekip ve para lazım. Onun peşinde koşuyorum.
Nurettin SOYDAN: Seni seven hedef kitlenle ilgili hiç araştırma yapma gereği duyuyor musun?
Hadise: Evet yapıyorum. Teknoloji çok seviyorum ama bazen de sevmiyorum. Çok insana bir anda ulaşıyorsunuz. İnsanların yorum ve tepkilerini direkt alabiliyorsunuz. Bu çok iyi.
Nurettin SOYDAN: Şöhretli, sevilen ve gündemde olan birisiniz. Kariyer planlamasında şu an istediğiniz, arzuladığınız yerde misiniz?
Hadise: Güzel soru. İstediğim saygıyı alıyorum. Bu önemli benim için. Bu arada beni bir konserimde mutlaka izlemenizi isterim.