EKRANLARIN DELİSİ, MÜZİP VE FETTAN KIZI EBRU KARANFİLCİ, MAGAZİNCİ.COM?A KONUŞTU...
Karşımıza gelen, hanım hanımcık, çıtı-pıtı bir kızdı? Kimbilir aklında neler var ve kaç kelime konuşacaktık!.. Aramızdaki yaş farkından olsa gerek, ne çok şey kaçırmışız ve gençler ne kadar şanslıymış, bunu anladık bu kısacık sohbet diliminde. Meğer, gençler ?o?na vurgun muş?da haberimiz bile olmamış!.. Usul usul başladı konuşma..
Dereden, tepeden? İstanbul?dan, sanattan ve sahne tozundan?
Magazin Gazetecileri Derneği?nin önündeki kocaman heykellere takılmıştı aklı. Sağından dolaştı, solundan baktı! "Ne muhteşem şeyler, ne kadar da büyükler. Sorumlulukları da büyük" yorumunda bulundu...
"Bir gün ben de alırım, kısmetse. Bir hatıra fotografı çektirebilir miyim!" ricasında bulunarak, Altın Objektif Ödülü ile objektifimize böyle poz verdi genç oyuncu...
O, TAM BİR HİPERAKTİF!
Sahne tozu yuttuğu belliydi. Deneyimli ustaların yanında ?çıraklık diplomasını? yanına alarak ve yeteneklerine harmanlayarak çıkagelmişti karşımıza?
İzmir doğumlu, Arnavut asıllıydı, şirin ve sempatik Ebru?
Kimbilir nelere kızmış olacaktı ki, gözleri ?çakmak, çakmak!? çıka gelmişti yanımıza?
Derin bir soluk alan biz, durmadan konuşan ise Ebru?ydu?
Karanfil kokar mıydı, cigarası Ebru?nun, Karanfilköy yamaçlarında gerçekleşen bu sohbette?
?Almam? dedi, çantasından çıkardığı ?Nirdosh?u uzattı? Sigarayı bıraktırıyormuş?
"RUHSAR"IN DEDİ-DOLU KIZI...
Tam yarım saat sigaranın zararlarını anlatmaya koyuldu Ebru Karanfilci?
O an, ne kadar hücremizin her gün öldüğünü hesap etmeye koyulduk?
Oysa kendisi, sürekli kendisini yenileyen, yerinde duramayan hiperaktif bir yapıya sahipti?
On parmağımızın sekiz?iyle Ebru?nun bu hoş ama içi dolu sohbetini yakalamaya ve sizlere aktarmaya çalıştık?
O?nu, tanımasına tanıyorduk elbet, ?Ruhsar"ın deli-dolu ?Reyhan?ıydı?
?En İyi Arkadaşım?ın dejenere Sinem?i?
Dahası, ?Camdan Papuçlar?ın, iki yüzlü, fettan ?Ayla?sıydı?
Ebru?yu tanımamazlıktan gelerek, sorularımızla ?deşmeye? ve daha yakından tanımaya çalıştık..
Küçücük, sempatik tavırları ve özgüveniyle konuştukça büyüyordu Ebru?
Ekranların ?delisi?ydi, izleyicilere göre?
ZOR VE DELİ-DOLU ROLLERİ SEVİYOR!
Ne olur, ne olmaz, temkinli devranarak, ?Bu rolleri bilerek mi seçiyorsun?? dedik..
?Bu tür rolleri seviyorum. Uç noktalarda dolaşan rolleri, sınırlarımı zorlayacak rolleri seviyorum. Normal, sıradan roller beni pek kesmiyor.
Hiperaktif bir yapıya sahibim. Ve bana verilen bu rolleri başardığım için de mutluyum. Her evde bir adet ?Ruhsar?daki Reyhan? vardır. Çocuklar bu tür rolleri çok seviyor. Ve hemen benimsiyorlar. Bazen, kadınlar ?Siz gerçekten deli misiniz?? diye soruyor. Çocuklar hemen araya girip, ?Hayır o rol? diyerek düzeltip beni kurtarıyorlar?
Bütün çocukların, ailelerin sevgisini kazanmak çok güzel. Ben de bu rollerle bu sevgiye kazandığıma inanıyorum.?
"OYUNCULUĞUMLA BİR YERLERE GELMEK İSTİYORUM"
Sadece işiyle anılmak ve konuşulmak istiyordu Ebru? Ama işinin Türkiye koşullarında ?zor olduğunun? da farkındaydı?
?İlla bir sansasyon yapmak gerekmez. Normal bir insan olmayacak mı? Ben oyunculuğumla bir yerlere gelmenin çabasını gösteriyorum.?
Gerçek hayatta, enerjik, esprili ve eğlenceli bir yapıya sahipti Ebru Karanfilci. Yengeç burcunun özelliklerini taşıdığını belirtiyordu...
Hırslıydı? Ancak, hırsını içinde taşımayı tercih ediyordu? Bir de bunu kamera karşısında oyunculuğunu sergilerken?
"STAR?LIKTA GÖZÜM YOK!"
?Mükemmeliyetçiyim. Her şeyin en iyi olmasını isterim. Karamsar olurum zaman zaman, ama hemen o mod?dan sıyrılırım. Güzel şeyleri, dostluğa önem veririm.?
Sanat hayatına, 15 yaşında ergen yaşta başlamış Ebru? Ama çocuk yaşta yapması gereken baleyi, başarısını harmanlayarak, üçer basamak atlayarak bitirmiş.
İster istemez, kariyer yapmak için de basamakları hızlı hızlı tırmanabileceğini düşündük.
Yanılmışız! Ebru?nun gözü ?Star?lıkta değilmiş?
?Hedefim, oyunculukta başarılı olmak. Devamlı bir işim olsun. Güzel yapımlara imza atmak istiyorum. Star?lıkta gözüm yok ama, olursa fena olmaz. Bunun yükümlülüklerini taşımak zaten çok zor. Star olunca normal yaşantısına devam edemiyor insan??
"BEDEL ÖDENMEDEN BİR YERE GELİNMEZ!"
Arnavut damarına basmak istedik Ebru?nun? Star?lığın bedelleri mi korkutuyor seni? diyerek?
Şener Şen, boşu boşuna "cin gibi" lakabını takmamış ona? ?Cin gibi Kız? gerçekten.
Ser verdi sır vermedi.
Ama, hayatta her şeyin bedelleri olduğunu da, altını çizerek söylüyordu?
?Bunun bedelleri var. Bu bedeller, benim yapıma uygun değil. Diğer bedelleri de bilen biliyor zaten. Neyi kastettiğim ortada. Her şeyin bir bedeli var. Bedel ödenmeden bir yere kolay gelinmiyor. Ben şanslıydım bu açıdan. Konuk oyuncu olarak başladığım ?Ruhsar?da bu şansı devam ettirebildim. Benimle iki bölümlük oyunculuk anlaşması yapılmış ama benden saklanmıştı. Yapımcı Abdullah Oğuz?la konuşmak istedim, ?hiç gerek yok? dedi ve rolümü uzattı. Bana çok faydası oldu Abdullah Oğuz?un??
SABIR TAŞI OLSA, ÇATLARDI!
Ebru, dizi oyunculuğunun ilk yıllarında adeta sınanmış. Sabır taşı kesilmiş. Süründürmüşler ?sesini? çıkarmamış. Hatta, yıldızının hiç barışmadığı, rahmetli yönetmen Samim Değer tarafından bile.
?Allah rahmet eylesin, oysa dizinin yönetmeni Samim Değer ile yıldızımız hiç barışmamıştı. Ama ben sabırlı davranmayı öğretti bu durumu. Hatta beni birkaç kez diziden çıkarma girişimi olmuştu. Sonra, ?Reyhan? rolü patladı. Ve üç yıl sonra Samim Değer, ?biz bu Ebru?ya neler yaptık. Eziyetler çektirdik senin gık?ın çıkmadı. Bravo. Ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa yanındayım? demişti? Ben, bu işin acılarını, zahmetlerini tiyatro sahnelerinden çekerek geldiğim için, bu sabrı gösterebildim.
Müjdat Gezen?in öğrencisiyim. Mustafa Alabora, tiyatro oyunculuğu için ?Kan, ter ve gözyaşı? demişti. Bunları yaşamadan bir yere gelemezsiniz öğüdünde bulunmuştu. Gerçekten de dediği gibi oldu. Ben de, benim gibi genç, idealist oyuncular, bu acıların bedelini çekerek kendimizi bir noktaya getirme fırsatı bulabiliyoruz ne yazık ki.?
SAHNE TOZU YUTMADAN OLMAZ!
Ebru Karanfilci, kısacık gibi görünen sanat hayatıyla ilgili söyledi?
?Bale eğitimine geç, 15 yaşında başladım ama ilk iki yıl üç?er sınıf atlayarak gittim. Dans ediyorum. Modern dans ve bale yapıyorum. Tiyatroya 1991 yılında İstanbul?da Gani Müjde?nin ?2071 Yılında Türkiye? oyunuyla başladım. Daha sonra Devlet Tiyatrosu?nda bir sezon oynadım. Ardından Uğur Yücel ve Şener Şen?den teklif aldım ve Devlet Tiyatrosu?ndan ayrıldım. İnteraktif ?Yarı Şaka, Yarı Ciddi? oyununda sunucu rolündeydim. İkisi de benim için bir okul oldu. Şener Şen, oyun provalarında benim taklidimi yapardı. Ve bana ?Cin gibi? derdi.?
VAR MI BENİM GİBİSİ!
Ebru, yaptıklarını, yapacaklarının teminatı olarak gösteriyordu? Dahası, hiç kimsede olmayan özelliklerini sayarken de, hiç tevazu göstermiyordu?
?Güzelim, üstelik sesim güzel. Türkiye standartlarında benim gibi özelliklere sahip oyuncu sayısı çok az. Ama, yapımcılar beni tam anlamıyla değerlendiremiyorlar? Dünyada, oyuncuların büyük bölümü bu özelliklere sahip. Biz de doğru dürüst konuşmasını bile bilmeyen oyuncular var. Bırakın dansetmeyi ve sesinin güzelliğini??
STÜDYODAN KAÇTIM!
Sesi güzel olunca mutlaka kaset teklifi almıştı. Hani birçok manken gibi ?Kırcan mı belini? diyerek, şansını denemek istemiş miydi dersiniz. Merak ettik, sorduk.
?1992 yılında kaset teklifi almıştım, Oğuz Abadan?dan? Her şey hazırdı. Parçalar çok komikti. Arkadaşım Gülçin?le gitmiştik. Ne yapıyoruz biz, oyuncu mu, yoksa şarkıcı mı olacağız diyerek, stüdyoyu terk etmiştik. O günün şartlarında böyle karşılamıştım ilk deneyimimi. Ama, bu yeteneklerimi oyunculuk sırasında kullanmak daha güzel benim için??