FİLİZ TAÇBAŞ’IN MÜTHİŞ DEĞİŞİMİ
MAGAZİNCİ FOTO GALERİ- Neredeyse 30 yıldır dizi ve film setlerinde olan Filiz Taçbaş, kalıplarını kırmaya hazırlanıyor. Kendisine sadece anne rolleri verilmesinden sıkılan oyuncu, ?Artık anne rolleri istemiyorum. Bunca yıldır kendimi gizlemişim ama artık gerekirse sevişme sahnelerinde bile rol alabilirim? diyor.
Siz eskiden yüz güzeliydiniz değil mi?
- Fi tarihinde. 1981 yılında seçildim. şu an 47 yaşındayım. Gerçek hayattaki halimi kimse bilmez. Çevremdeki insanlar da ekrandaki halimi tanıyamıyorlar gerçi.
Doğru... Son fotoğraflarınızı görünce şoke oldum ben.
- Beni keşfeden Selim Akar oldu. Mal ortada ama şekillendirmek çok önemli. Çok kapalı yaşamışım yıllarca. Bu meslekte düşünebiliyor musun böyle olmayı?
Neredeydiniz bu zamana kadar?
- 25-30 senedir varım bu sektörde. Kendi yolumdan gidiyordum ama bir yandan da “Bir eksiklik var” yaptığım şeyde diyordum. ınsanlar hep uyarırdı “Biz sizi daha büyük projelerde görmek istiyoruz” diye. Ama şu ana kadar kendi becerimin pek farkında değildim. Farkındaydım da idare ediyordum işte... Bende potansiyel var kardeşim. O kesin... Ama onu hep yüzeysel tuttum. Çok derinine inmedim. Kendimi fazla dışarıya göstermedim.
İYİ Kİ MEMURLUKTAN EMEKLİ BİRİ DEĞİLİM
Peki fotoğrafları ilk gördüğünüzde ne düşündünüz?
- “Fotoşoplu mu bunlar?” dedim. Selim beni iknaya çalıştı “değil” diye. Ben hakikaten yaşımdan çok memnunum. Kendine bakan kadın kilosunu da, yüz güzelliğini de korur. Dikkat edecek. Nasıl korursa korusun ama mutlaka koruyacak. Mesela şimdi gidip tenis oynayacağım. Ayrıca hem “Arka Sokaklar”da oynuyorum, hem de “Farklı Desenler”de... Arada da “Anadolu Kartalları”nı çektik.
Vaktinizi çok iyi kullanıyorsunuz belli ki...
- Diyorlar ki “Filiz Hanım siz bütün bunları nasıl organize ediyorsunuz?” Gerçekten de zamanı iyi kullanıyorum. Ben boş zamanı hiç sevmem. Bir dakika boş duramam. Ruhum sıkılır. ıyi ki memurluktan emekli olan bir tip değilim. Ölene kadar çalışırım herhalde.
Belki bu fotoğraflardan sonra farklı roller almaya başlarsınız...
- Olur, ben açığım. Teklifler de geliyor zaten. Ben 30 yıldır hiç durmadım ki. Ama bundan sonra daha seçici olmak zorundayım. O işin heyecan vermesi lazım. Çünkü aşığım işime. Rol yapmak, bir karakteri canlandırmak bana hayat veriyor. ıyi ki oyuncu olmuşum. Sporu da çok seviyorum. Sporda da başarılıyım. Milli takıma kadar yükseldim teniste. Çünkü onu da severek yapıyorum. Benim yaşam biçimim oldu.
Tutkulu bir kadınsınız o zaman siz.
- Evet ben sevdiğim bir şeyin üstüne giderim. Oyunculuğu da seviyorum. Her rolün hakkını vermek isterim.
AFİŞE ADIM YAZILMADI MAHKEMEYE BAŞVURDUM
Sessiz sakin, mütevazı bir oyuncuyken, 30 yılın sonunda kafanıza dank eden şey ne oldu?
- Tacım kafamı sıktı herhalde! Aslında tabii beni dürten olaylar oldu. Bir işi yapıyorsunuz, hep hoşgörülü oluyorsunuz. Nereye kadar? ınsanız sonuçta. Bir yerde “dur” diyorsun. Aslında iki-üç sene önce bir takım şeyler beni harekete geçirmeye başladı. Çünkü yapılan haksızlıklar bardağı taşırdı. Mesela en son “Anadolu Kartalları”nda oynadım. Afişe adımı yazmamışlar. Bu konu hakkında fazla konuşmak istemiyorum çünkü mahkeme süreci devam ediyor. Benim kimseyle aramda husumet yok.
Açıklama ne? “Afişe isminizi koymayı unuttuk mu” diyorlar?
- Hayır, hiçbir şey söylemiyorlar. Onların durumunda ne söylenebilir ki? Bunun affedilir tarafı yok.
İÇİMDE BİR FİLİZ VAR, ANLATAMAM
30 yılın sonunda “En çılgın şeye de varım” diyorsunuz. Nasıl bir karakter canlandırmak istersiniz?
- Kendimi oynamak istiyorum. Benim tarzıma uygun, çılgın, farklı... ıçimde bir Filiz var, anlatamam size. ıçimi yumrukluyor sanki. “Dışarı çıkıp bir şeyler yapayım” diyor. Teklifler var ama istediğim şekilde bir rol gelirse çok daha mutlu olacağım. Sadece para kazanmak için yapmak istemiyorum bu işi... Anne rolü istemiyorum artık! Olursa çılgın bir anne olsun, klasik bir anne olmak istemiyorum. Kalıplaşmış bir şey var. Yapımcı diyor ki, “Bu kadın Filiz Taçbaş, iyi anneyi oynar”... Neden adam kendini riske atsın! Ama ben kararlıyım, artık farklı roller istiyorum.
Daha cesur, daha kararlı konuşuyorsunuz. Sevişme sahneleri olan bir filmde oynar mısınız mesela?
- Oynarım tabii. ıçeriği çok önemli. O film bana bir şey kazandıracaksa ve benim değerlerimle örtüşecekse neden olmasın? 30 yıldır bu meslekte olunca ayırt edebiliyorsunuz artık iyiyi, kötüyü, kaliteliyi. Ayrıca bu kendimi gösterme açısından benim için önemli bir basamak olabilir.
İNGİLİZCEM YÜZÜNDEN HOLLYWOOD’A GİDEMEDM
Geçen 30 yılı düşündüğünüzde pişmanlık duyduğunuz şeyler var mı?
- Hollywood’dan bana teklif geldi 17-18 sene önce. John Harris adlı bir yönetmen, Cannes Film Festivali’nde getirip sözleşmeyi koydu önüme. Beni orada görmüş, çok beğenmişler. Projedeki o tipe çok uyuyormuşum. ıyi de para vermişlerdi. Ama ıngilizcem yeterli olmadığı için rolü alamadım. Bir de Amerikan şivesi gerekiyordu. O yüzden oynayamadım. Hemen arkasından dil eğitimi için Londra’ya gittim ama iş işten geçmişti tabii...
Ama üstüne de düşmemişsiniz siz.
- Düşmedim. Evlendim, kızım oldu. Elimden kimse tutmadı. Benim ev kadını gibi olayım, işimi yapayım, çocuk büyüteyim gibi bir hedefim vardı.
Kızınız kaç yaşında şimdi?
- 11 yaşında, çok tatlı bir kız.
Röportaj: Pınar YILMAZERLER -Hürriyet