FLÖRT UZARSA BELGESEL OLUR!
90?lı yıllara damgasını vuran ve albümleri milyonlar satan Sinan Özen, kendi adını verdiği son albümünde yedi yeni şarkıyla dinleyicisinin karşısına çıktı. Özen, şarkılarını anzer balına benzetti: Anzer balı kolay bulunmaz, çok şifalıdır. Benimkiler az ama öz, şifa niyetine şarkılar...
'Kapına Kırmızı Gül Bıraktım', 'Öpsene Beni', 'Sigaramın Dumanı', 'Şimdi Yoksun' gibi şarkılarla tanınan romantik aşk şarkılarının yorumcusu Sinan Özen geçen hafta çıkardığı yeni albümü 'Sinan Özen 2010'la üç yıllık suskunluğuna son verdi. 21 yılda 15 albüm çıkaran ve bir dönem 'fason şarkılar' yaptığını da itiraf eden sanatçı ile müziği ve aşkı konuştuk. Özen, kendi firmasından yaptığı albümlerle ilgili de itirafta bulundu: Taşın altına elimi soktum, kolum da gitti!
Bu üç yıllık suskunluğunuzun nedeni neydi?
Müzik dünyası kaos içinde. Gün geçtikçe vurabileceği en tepe noktaya geldi. O yüzden biraz çekingen davrandım. İnsan ister istemez üzülüyor. Bir küskünlük geldi. Bir beste yapmak kolay mı! Matematik gibi değil, bunlar duygularla olan şeyler, hemen çıkmıyor. Bu kaos ortamı tedirginlik getiriyor. Ben de bu yüzden biraz geri durmak, olanı biteni izlemek istedim. Ama bu işe sevdalı olduğumuzdan dolayı dayanamıyorsun ve ne olursa olsun albüm yapıyorsun.
ELİMİ SOKTUM KOLUM GİTTİ
Geçmişte verdiğiniz röportajlarınızdan birinde, "Teknolojinin müziğe getirdiği zararlar yüzünden albüm yapmayı düşünmüyorum" demişsiniz. Fikrinizi ne değiştirdi?
Aynen öyle. Hâlâ o, teknolojinin getirdiği olumsuzluklar devam ediyor. Önceki albümüm, üç milyon kişi tarafından bilgisayara, cep telefonuna indirilmiş. Albümler dinleniyor, şarkılar biliniyor ama yasal satış sayısı çok az. Bilinçli dinleyici de yok değil. Sevdiği sanatçının albümünü para verip alan, destek veren çok insan var. Ben de o duyarlı dinleyiciye kendimi borçlu hissettim. Yakın çevremden yoğun baskı gördüm. İçimdeki müzik aşkına söz geçiremedim ve bu albümü yapmaya karar verdim.
Kendi firmanızdan çıktı değil mi albümünüz?
Evet. Bu firmayı kurmamdaki amaç, genç şarkıcılara destek, yeni seslere fırsat vermekti. Ama böyle şartlarda nasıl yeni seslere fırsat vereceksiniz ki... Bunun ekonomik olarak altından kalkmak çok zor. Son üç albümümü kendi firmamdan yaptım. Taşın altına elimi soktum, elimi alamıyorum, eli geçtim, kol da gitti (gülüyor)... Eskiden albümler 1 milyon, en kötü 500 bin satıyordu. Para kazanıyorduk. Şimdi 100 bin satışı görünce, "Çok şükür" diyoruz, ne acı!
DUYGUYLA TİCARET...
Pişmanlık duydunuz mu peki?
İşim bu. Gönül isterdi ki, müziği bilenler bu işi yapsa, yeni sesler keşfedip, gençlere destek olsa... Bunu yapanlar da var ama işi bilen sanatçıların prodüktörlük yapmasından yanayım ben. Sinan Müzik'ten yeni birkaç yeni ismin albümünü çıkarmaya çalıştım ama bana dönüşü, çok büyük zarar oldu. Biz müzikten para kazanan insanlarız, müzikten kazanmalıyız ki müziğe yatıralım. Duygularımızla ticaret yapmaya çalıştığımız için hep zarar ediyoruz. Kendi firmamdan üç albüm yaptım, belli satış rakamlarına da ulaştım ama yapılan harcamayı asla karşılamaz.
'Sinan Özen 2010'da neler var?
Sıfır kilometre şarkılar var. Şarkılarım, "Beni kategorileştirme. Müziğin evrensel diline bakarak beni dinle. Beni, fanteziymiş, popçuymuş diye değerlendirme" diyor... Yedi şarkılık sıcacık bir albüm. Metin Özülkü, Murat Güneş dışında kendi şarkılarım da var.
Bentley marka bisikletle verdiğiniz pozlar, kıyafet seçimi de ayrı bir tarz olmuş. Görselliğe de önem veriyorsunuz değil mi?
Hiçbir modacıyla çalışmadım, kendi tarzımı yarattım. Ben her zaman kendini yenileyebilen, yeni stillere açık biriyim. "Beni insanlar böyle tanıdı, böyle kalmalıyım" diyenler var. Ben, öyle değilim. Heykel miyim kardeşim, neden görünümümü değiştirmeyeyim. Bu albüme de böyle bir tarz gider diye düşündüm. Zeynel Abidin de fotoğrafladı.
TANZİMAT DÖNEMİNDEYİM
21 yıllık müzik kariyerinizde 15 albüm yaptınız. Bu rakam size göre yüksek mi?
Bence fazla. Ortalamada bir buçuk yılda bir albüm yapmışım. 21 yılda 10 albüm olması gerekirdi.
Özellikle 1990'larda hızlı bir çıkış grafiğiniz var. 10 albüm yapmışsınız. Ama 2000'li yıllarla birlikte daha az üretmişsiniz. Sebebi nedir?
Tanzimat Dönemi diyelim (gülüyor)... Hastaneye gittiğinizde de kalp grafiği insanın hep aynı vurmaz, inişçıkışlar vardır. Toplumsal olarak bakmak lazım bu sürece. Sosyo-ekonomik olarak yaşanılan değişim sürecinde bazen zamanlama hatası yaptığımız olmuş olabilir. Duraksama dediğimiz dönemde bile 500 binler falan sattığım oldu. Eskiden yapımcılar 500 bin sattığımı görünce, "Hemen yenisini yapalım" diyorlardı. O gazla biz de yenisini yapıyorduk; sürümden kazanmak için. İşin sanat kısmı düşünülmediği için arka arkaya çıkan 10-15 şarkılık albümü doldurmak için fason şarkı yaptığım zamanlar da oldu.
'Öpsene Beni', 'Ağzını Yerim' gibi şarkılarınız vardı...
Onlar daha popüler kitleye hitap eden şarkılardı. Bu noktada yapımcılarla çok karşı karşıya geldiğim zamanlar oldu. Tuttu, sevildi diye üst üste aynı tarz şarkılar yaptık. O şarkılar güzel şarkılardı. Ama çok daha marjinal, seksi ve cinselliği ön plana alan şarkılar yapıldı bu ülkede. O anlamda bana gelmez sıra... Fason şarkı derken, albüme koymak istemediğim ama albüm dolsun diye koyduğum şarkılardan bahsediyorum. Yoksa sizin bahsettiğiniz şarkılar o dönemin en çok dinlenen şarkıları oldu.
ŞARKILAR DA DEĞİŞİYOR
Şimdiki albümünüzde neden o tarz şarkılar yok?
Artık devir değişti. Şarkılar da değişen dünyaya ayak uydurmak zorunda. 2005'te yaptığım bir şarkıyı bugün yapmış olsam dinlemezler. Çünkü her şey değişiyor, müzik, duygular, yaşam şekli... Bunu takip etmek zorundayız. Benim şarkılarım hep tazedir. Özellikle slow şarkılarımın modası hiç geçmez. Mesela 'Kapına Kırmızı Gül Bıraktım'ı 2050'de de dinlesen aynı keyif alırsın. Toplumsal değişime göre yapmak zorundayız dediğim şey, günlük şarkılar için geçerli.
Zirvede olduğunuz 1990'lı yıllarda yaptığınız şarkının hâlâ dinlenir olmasının sırrı nedir peki?
Çok basit, çünkü "Seni seviyorum", hâlâ "Seni seviyorum"dur. İnsanoğlu var olduğu sürece, kapıya güller bırakılacaktır. Bu ülkede yaşayan herkesin bir döneminde mutlaka Sinan Özen vardır. O zamanki şarkılara ilham veren aşkların yaşanma şekli de değişti ama ne kadar yozlaşsa da, aşk her zaman aşktır. Benim şarkılarım anzer balına benzer. Anzer balı kolay bulunmaz, çok şifalıdır. Bazısı, "500 tane şarkım var" der. Bende 50 tane vardır. Az ama öz, şifa niyetine şarkılar. Sadece şarkılarımla ayakta durmaya çalışan biri oldum.İlker Gezici-SABAH