?HERKES EKTİĞİNİ BİÇER?
Kuşağının en yetenekli oyuncularından. ?Hayat Bilgisi?yle başladı, ?Yaprak Dökümü?yle tanındı. Kendi deyimiyle, bu aralar ?en göz önünde olduğu dönem?i yaşıyor. Nedeni malum; Ali Sunal?la yaptığı ve sadece altı ay süren evlilik. Ayrılık sebebi, magazin basınının çözemediği bir gizem. Gökçe Bahadır, hissettiklerini Tempo dergisine anlattı...
Hayranlarınızın merakını gidermek için hemen soralım; yeni sezonda ekranda mısınız?
İki dizi arasında karar verme aşamasındayım. Ancak son nokta konulmadığı için detay veremiyorum.
Akıl hocanız var mı?
Annem ve babam.
Kaç yaşından beri ekrandasınız?
20 yaşından beri. Sunuculukla başladım.
Hayatınızın dönüm noktası ne zamandı?
Ay Yapım’ın kapısından girdiğim an! Ama ‘Yaprak Dökümü’ için değil. O dönem Ay Yapım, üç yeni kanal açıyor ve Müjdat Hoca’yı (Gezen) arayıp, “Genç sunucular arıyoruz. Önerebileceğin birileri var mı?” diye soruyor. Müjdat Hoca, beni gönderdi. Bu sayede o kapıdan girip, çocuk programı sunmaya başladım. Bu sırada, ‘Yaprak Dökümü’nün hazırlıkları başlamıştı. Bana, “Seni bu işte görmek istiyoruz” dediler. Kırılma noktası buydu.
‘Yaprak Dökümü’yle tam anlamıyla tanındınız.
Hayatımın işi. Beni herkese tanıtan, oyunculuk anlamında kendimi ispatlamamı sağlayan iş. Sadece benim değil, birçok kişinin parlamasını sağladı.
Sürekli ağlayan, kederli ‘Leyla’ karakterinin üzerinize yapıştığı söylendi.
Dizi bitince gelen tekliflere bakarak, bunun doğru olmadığını söyleyebilirim. Sit-com teklifi de geldi, vamp kadın da...
İki uzun soluklu dizinin ardından, rol aldığınız ‘Sensiz Olmaz’ dizisi yayından kaldırıldı. Bu durum, oyuncuda başarısızlık hissi yaratıyor mu?
Kendi adıma rahatsızlık duyduğum bir şey yok. İyi işin içinde sen de iyisin, kötü işin içinde sen de kötüsün.
‘Dedemin İnsanları’nda Çağan Irmak’la çalıştınız. “Oyuncuların çalışmak için can attığı bir yönetmen” desek yanlış olmaz. ‘Annesi’ rolü için neden sizi seçtiğine dair bir konuşma geçti mi aranızda?
Neden beni seçtiğini, onunla çalışınca anladım. Biliyorsunuz, hikâye kendisine ait ve konuya hâkim. Bütün karakterleri kafasında belirlemiş. Benimle görüşme bile yapmadı. ‘Annesi’ rolü için beni, ‘babası’ rolü için de Yiğit’i (Özşener) düşünmüş. Yani, ‘seçmedi’ bile!
“Gayet vurucu cümlelerdi”
Boşandıktan sonra uzun süre konuşmadınız. Bu sessizlik, medyanın merakını artırdı. Boşanmanız polemik konusu oldu. Bu süreci yaşamak daha yıpratıcı değil mi?
Çok konuşmak istemedim. Ne de olsa bir zamanlar evli olduğum biri. Başlarda sessizliği tercih ettim, çünkü ben bir şey söylüyorum, gazeteciler başka bir şey. Abartılıyor, çarpıtılıyor. Bir taraftan da, karşı taraf cevap veriyor. Sonunda, “Ben bu işten sıyrılamam” dedim ve hiç konuşmamaya karar verdim. Bu olayı başka türlü geride bırakamazdım. Ne yaşadığımı biliyorum, yakınlarım biliyor. Kimseye açıklama yapmak, ikna etmek ve inandırmak mecburiyetinde hissetmiyorum.
Kısa süre önce bir açıklama yaptınız ve ihanet iddiaları için “Araştırılmalı” dediniz.
Salim kafayla düşündüm ve çıkıp 1-2 şey söyledim. Gayet vurucu cümlelerdi. Anlayan anladı.
“İhanete uğradım” anlamına geldi.
Yok, öyle açık açık bir şey söylemedim. Gazetecilere dedim ki; “Sizler bu işi çok iyi biliyorsunuz. Ben sizden çok şey duydum, öğrendim. Sizler bunu bana sorup duruyorsunuz, bilmiyorum ki. Araştırın ve ortaya çıkarın.” “İhanete uğradım” diye bir şey yok. Her zaman söyledim: Üçüncü kişi yok. Tamamen hislerime dayanarak bu işi bitirmek istedim.
Ama “Araştırılsın” deyince, ibre tekrar ihanet noktasına kaydı.
Bildiğim, tanık olduğum, gördüğüm herhangi bir şey yok. “Araştırın, çıkarın” dedim.
LEROS ADASINDA İKİ GÜN İKİ GECE SÜREN BİR DÜĞÜN YAPTILAR
“Herkes ektiğini biçer”
Anladığım kadarıyla, boşanma kararınızı hislerinize dayanarak aldınız.
Sırf ihanete bağlamamak gerekiyor. İnsanlarda şöyle bir algı oluşuyor: “Evlendim, altı ay sonra bitti; bu kadar ani bittiğine göre kesin ihanet var.” Bununla uğraşmak istemiyorum, çünkü ne söylersem söyleyeyim, herkes istediğini düşünecek. Ama öyle bir ihanete tanık olmadım. Ayrıca, ayrılmam için ihanet olması gerekmiyor. İlişkide 1-2 ay sonrasını göremezsem, bitiririm. İhanete, başka bir kadına, büyük nedenlere gerek yok. Tamamen, evlendiğim andan itibaren ve sonrasında bir şeylerin istediğim, hayal ettiğim gibi olmadığını, yaşamak istediğim hayatın bu olmadığını fark edip, kendimi devamında göremediğim için bitirmek istedim. Çok net. Başka hiç kimseye gerek yok.
Bütün bunlardan sonra, dedikodular aldı yürüdü. Ali Sunal aleyhine pek çok haber çıktı. Onu ‘bastığınız’ vb. söylendi ki az önce yalanladınız. Bu haberler çıkınca, onun için üzülmediniz mi?
Tek bir cümle: Herkes ektiğini biçer.
Çok kızgınsınız ve tek kalemde sildiniz sanırım.
Evet.
“ŞU ARA EVLiLiĞE SICAK BAKACAK HALiM YOK”
Ayrıldıktan kısa bir süre sonra, Ali Sunal, Ayşe Arman’a röportaj verdi ve “Bana göre aşılacak şeylerdi” dedi. Röportajı okuyunca ne hissettiniz?
Sadece gülüyorum. Okuyunca gülümsedim, başka da bir şey hissetmedim.
Bir ilişkide ezilmiş bir kadın gibi konuşuyorsunuz.
Esasında daha fazla ayrıntıya gerek yok. Karşı tarafa sormak lazım.
Bundan sonra sizi evliliğe ikna edecek kişinin işi zor olmalı?
Artık zor! Şu dönem elbette evliliğe sıcak bakacak halim yok, ama ilerleyen yıllarda neden olmasın? İlla evleneceğim gibi bir durum yok, ama çocuk istiyorum.
KAYNAK: TEMPO