HERKESİN PEŞİNDEN KOŞTUĞU FAZIL SAY, ESRA HARMANDA?YA KONUŞTU: KİMSE BENİM KADAR, BENİM CANIMI ACITAMAZ!
magazinci.com?un genç yazarı Esra Harmanda, Sözcü Gazetesi?ndeki röportajlarıyla ses getirmeye devam ediyor... Herkesin peşinden koştuğu dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say, Sözcü Gazetesi için Esra Harmanda?ya konuştu...Ünlü piyanist yine ses getiren açıklamalarda bulundu... İşte, Esra Harmanda?nın, Fazıl Say röportajı...
Röportaj: Esra Harmanda/Sözcü Gazetesi
Zile bastığımda çok heyecanlıydım. Nasıl biriydi? Bizi nasıl karşılayacaktı? Gerçekten Türkiye'yi bırakıp gidecek miydi? Yoksa kızgınlık anında söylenmiş bir söz müydü? Sorular sorular.. " Buyrun, hoş geldiniz" sözü ile kendime geldim. Karşımdaydı Fazıl Say, iki köpeği ile karşılamıştı beni? Fazıl Bey önce "politik sorma" ile başladı söze, "Hep aynı şeyler" dedi? "Gerisine karışmam ne sorarsan sor" uyarısından sonra başladık sohbete? İşte çok özel Sözcü Gazetesi farkıyla Fazıl Say röportajı.
Fazıl bey piyanonuzu çalarken inanılmaz duygular yaşatıyorsunuz..Kimi zaman hüzün,kimi zaman coşku..Siz çalarken neler hissediyorsunuz?
"En önemli şey ruhani bir temizlik..Piyanomu çaldığım anlar,müziğe en yakın şekilde ruhla temas ettiğim benim için en güzel anlardır..Müzik zor bir sanattır..Özellikle yorumlamak daha da zordur çünkü yüzlerce yıl önce yaşamış bestekarların eserlerini çalıyoruz..Notalar verileri veriyor ama tabii ki hissiyatlarını anlatmıyor..Ruhani emek gerektiren bir meslek.."
Konsere çıkmadan önce neler yaparsınız,kendinizi nasıl hazırlarsınız?
"Benim yıllar yılı kendi kendime,bilinçsizce oluşturduğum bir tür meditasyonum var..Kuvvet toplamaca,enerjiyi iyi hissetmece gibi..Kendimi konsere hazırlama sistemim var..Yalnızlıkta,iç seste iyi hissetmektir benim için önemli, olan..Onu yakalamaya çalışıyorum.."
Beste yaparken özel bir atmosfere ihtiyaç duyar mısınız?
"Benim her bestemin ayrı bir atmosferi,bir konusu var..En son yazdığım Haremde Binbir Gece keman konçertosu; hayallerim içine açılan perde, Topkapı Sarayı yüzyıllar öncesinde harem insanları gibi kendi fantezilerim içinde bir dolaşmacaydı.Bunları da müzikle anlatmaya çalıştım.."
Beste yapmak için,karanlık bir oda,yalnızlık,acı çekmek gibi detaylar olması gerekir diye bilinir..Bunlar sizin için de geçerli midir?
"Klasik müzik bestecileri, popüler müzik bestecilerinden farklı çalışır.. Biz parkisyon kağıdı üzerinde eserlerimizi yazıyoruz. Düşündüklerimiz, notaya geçirdiklerimiz, flüt, obua, klarnet, kemanlar vs tüm orkestra enstrümanlarının dizilişi nerdeyse bir tam sayfayı oluşturuyor..6 sn lik müzik bir tam sayfa ediyor.Bunun yazması da 2-3 saat süren bir uğraştır..Kafamızda tamamını biliyor olsak bile yazımı çok meşakatli bir iştir..Beste yapmak için illaki piyano başında olmama da gerek yok..yürürken de sokaktayken de kafamda bir beste yürütebilirim.."
Müzikle uğraşmadığınızda neler yaparsınız?
"Edebiyat ve felsefe okumasını çok severim.. Rus edebiyatını okurum..Türk edebiyatında harika yazar ve şairlerimiz var.. Yaşar Kemal ,Nazım Hikmet, Can Yücel, Cemal Süreyya, Metin Altıok.. Saymakla bitmez..Resim, müzik edebiyat bunlar birbirine çok yakın sanat dalları.. Bir müzisyenin mesleğinin bir parçası olarak bunları bilmesi gerekir diye düşünüyorum.."
Yazmayı denediniz mi?
"Çeşitli makaleler yazıyorum..10 yıl önce çıkan bir kitabım var "Uçak Notları" isminde.. Hayatımın çoğu havaalanları ve uçaklarda geçtiği için, oralarda tutulan notlardan oluşuyor.. Müzik ve kültür politikası üzerine.."
Fazıl Bey "dur" demese beni tutana aşk olsun. Denize düşen misali (asla o benzetme değil can derdine düşenin demek istedim) yakalamışım Fazıl Bey'i durur muyum.!!Ben de kendime inanamadım,sanki 400 metre koşan atletler gibi nefes nefeseydim . Çay molasıyla çenemin ağrıdığını hissettim. Mola bitti. Şimdi ne soracağım?Neyse ki imdadıma masanın üzerinde duran gazete yetişti. Gazetenin üst başlığı aynen şöyle " Fenerbahçe 5'ledi" ... Kim tutar beni!!!
Fenerbahçeli olduğunuzu biliyoruz.Hiç maç izlemeye gider misiniz?
"Tabii gidiyorum.En son bu sezon oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçına gittim örneğin.."
Tribünlerdeki tezahüratlara katılıyor musunuz?
"Oluyor öyle şeyler tabi.."(Gülüyoruz..)
Sizce Fenerbahçe şampiyon olur mu bu sene..
"Tabi.Bence Fenerbahçe şampiyon.."
Yaşasın bir Fenerbahçeli olarak bu sözleri duymak hoşuma gitmedi desem yalan olur. "Oğlumda sizin gibi düşünüyor" dediğimde gülüşüyoruz. Söz çocuktan açılmışken sormadan edemiyorum.
Dünyalar tatlısı bir kız babasısınız.. Nasıl bir babasınız?Kızınızla neler yaparsınız?
"Kumru ile biz çok iyi bir ikiliyiz.Kumru 5 yaşına geldiğinde playstation'a merak sardı.. Her gün bir-bir buçuk saat oynuyoruz.. Beraber filmler izliyoruz.. Evdeki hayvanlarımızla vakit geçirmekten çok hoşlanıyor.. Şu sıralar en çok yastık savaşı yapıyoruz..!!!"
Seyahatlerinize götürüyor musunuz?
" Bu yaz Güney Afrika'ya gittik.. Konserden arta kalan 10 gün tam bir macera yaşadık.. Safari yaptık.. Üstü açık bir jeep le aslanların, leoparların arasında olmak çok tehlikeliydi.. Müthiş bir deneyimdi hem benim hem kızım için.."
Kızınızın sizin gibi piyanist olmasını ister misiniz?
" Ne annesinin ne de benim öyle bir isteğimiz veya yönlendirmemiz yok.. Ama Kumru , Mevlana Senfonisi'nin bestecisi arkadaşım Sabri Tuluğ Tırpan'dan piyano dersleri alıyor.. Oldukça yetenekli .. Ama yine de kendi seçimi olsun isterim.."
Babası bu kadar ünlü ve başarılı bir piyanistken kızınıza siz neden ders vermiyorsunuz?
"O zaman dersin ciddiyeti olmaz.Piyano çalmak ciddi bir disiplin işidir.Benimleyken bu oyuna dönüşüyor.."
Çok merak ediyorum, benim de bir oğlum var ve onun geleceği için kaygılıyım. Sizin bir baba olarak kaygılarınız var mı?
" Elbette ki var. İmkanları olan biriyim ve kızımı da o imkanlardan faydalanarak büyütüyorum.. İzlemesi için dünyanın her yerinden dvd getiriyorum vs. Ama yarın bir gün bu çocuklarla, aynı imkanlarla büyümeyen çocukların birbirini anlamakta güçlük çekeceğini düşünüyorum."
Sizce ülkemiz nasıl daha mutlu hale gelirdi?
"Eğitim ve kültürün yaygınlaşması tek şart.Tabi ekonomik uçurumların da ortadan kalkması gerek. Ama eğitimle başlıyor her şey.. Mesela okullarda müzik ve resim derslerinin seçmeli olması çok üzücü. Buraya özellikle dikkat çekmek istiyorum.. Bu dersler zorunlu hale getirilmeli.."
Çok kısa bir süre önce çok üzücü bir dönem geçirdiniz. Çok yıprandınız mı?Kendinizi nasıl korudunuz?
"Şunu gördüm ki kimse benim kadar benim canımı acıtamaz,yıpratamaz..Eleştirilerden çok acımasız olanlar da vardı.Ama söyleyenin kim olduğu önemli!!!
Ama iki hafta piyano çalamadım demiştiniz bir yazınızda..
"Bunlar bir şey değil.Benim daha zor dönemlerim oldu. Değil iki hafta bir yıl piyanomu çalmadığım bir dönem dahi oldu.."
Çok özel değilse benimle paylaşır mısınız?
"İlk deprem değil, artçılar çok etkiler beni..Yurtdışında yaşamaya başladığımda başıma gelmiş bir talihsizlikti o..Çok gençtim,ilk kez yabancı bir yerde yaşıyor olmak,yalnızlık zordu.Sonrasında başıma gelen olay ise daha da zor!! Oraya yerleştikten bir süre sonra hocam AIDS oldu.. Ders vermeyi bıraktı. Piyanomun başına oturup öylece kalıyordum. Kolumu bile kaldıramıyordum. Müzik eğitimim için onca şeyi arkamda bırakmış ve zorlukları aşmışken üstüne gelen bu şanssızlığı kaldıramadım..Uçurumdan aşağıya düşerken 2 olasılık vardır;ya düşer ve ölürsünüz ya da uçmayı öğrenir ve zirvenin de üstüne kanat çırparsınız. Piyano çalmadığım o bir yıl sonra bana da olan buydu. Daha zor günleri görünce bunlar bir şey değil diyorum"
O zor dönemde çevrenizden yeterli desteği aldığınızı düşünüyor musunuz? Örneğin Zuhal Olcay'ın çok yakın arkadaşınız olduğunu biliyoruz.Onun desteği oldu mu?
"Tabii ki Zuhal'in de desteği oldu.Orkestra arkadaşlarımın.Tek tek isim vermiyim ama düşündüğümden çok daha fazla destek olan oldu..Bunun yanı sıra aydın olduğunu düşündüğüm bazı kişilerin duruşu hayal kırıklığına uğrattı beni,bunu da söylemeden geçemeyeceğim.."
Sağolsun kapıya kadar geçirdi beni.. Teşekkür edip ayrıldım..
Röportaj bitmişti ama sanki bir şeyler yarım kalmıştı içimde..
Türkiye'yi satanlara,katillere,yetim hakkı yiyenlere yapılan bir tezahürat vardır..Onu duydukça tüylerim diken diken olur..Fazıl beyle vedalaştıktan sonra içimden ona bunu haykırmak istedim..Yapamadım..Yutkundum..İçime attım..Çünkü o kirletilmiş bir sözdü artık..Oysa bu söz, vatanını seven,milletinin geleceği için kaygılanan,cumhuriyetin bekçisi olanlar için söylenmeliydi..Ben bunu içimden söyledim.."Türkiye Seninle Gurur Duyuyor"?
Fazıl Say bunu çoktan hak etti..Sizce de öyle değil mi?