İSKİ ÇUKURUNDA BİLE UYUDUM!
?Sandık? albümünde, ölümü anlatan şarkılar söyleyen Hayko Cepkin: ?Karanlık şarkılar ruhumun ilacı... Bu tarz parçalar bana huzur veriyor. Neşeli şarkılar ise bana hiç mi hiç uymuyor?.
ARTIK BEYOĞLU'NA SARHOŞ ÇIKIP, SIZIP KALAMIYORUM
Rock dünyasına girdiğinde kısa civciv sarısı saçlara sahipti, ikinci albümde saçlar uzadı, dikleşti ve araya mavi balyajlar atıldı. Ünlü rockçı Hayko Cepkin, üçüncü albümü 'Sandık' için ise saçlarına kendi deyimiyle 'koyverdim gidiyorum' modelini uygun gördü... Onu 'korkunç' diye tanımlayanlara inat; karşısındakini anlamaya ve tanımaya çalışan 'sıfır kaprisli' Hayko Cepkin, 'Sandık'ı ve özel hayatını Günaydın'a anlattı.
* 'Sandık' ne kadar zamanlık bir çalışmanın ürünü?
'Tanışma Bitti' isimli albümün konserleri biter, bitmez çalışmalara başladık. O dönem elimde hiç yeni beste yoktu. 10 aylık sürede eve kapanıp, bir şekilde yeni albümümü tamamlamam gerekiyordu. Çalışmalar tahminimden daha hızlı ilerledi. Hayatımda bu kadar kısa sürede yazamayacağımı düşündüğüm sözleri yazdım. Yapamayacağımı düşündüğüm aranjeleri yaptım. Demek ki, yumurta işe yarıyor kapıda! (Yumurta kapıya dayanınca atasözünü kast ediyor...)
ÖLÜM HİKAYESİ BULDUM
* 'Sandık' ismi nasıl ortaya çıktı?
Konuyu kafamda canlandırdığım zaman bir sandık gördüm. Sandığı açtım; bir sürü ölüm hikayesi buldum.
* Ölüm sizi korkutuyor mu?
Ölümün birçok çeşidi var. Bu istesek de istemesek de hepimizin başına gelebilecek bir şey. Onlara da hazır olmak gerek. Ben yaşımı aldığım sürece etrafımdakiler yerinde saymıyor. Bu albümde de biraz telkin yönlü şeyler var. Önce kendime telkin etmeye çalışıyorum. 'Yol Gözümü Dağlıyor' adlı parçada işte o sebeple aslında pozitif ve rahat bir adamı anlatmaya çalışıyorum. Yani 'Sen ağlasan da boş... Çünkü burası da rahatmış bir daha da geri dönmem' diyor.
* 'Sandık'ın konserlerinde kullanacağınız sahnenin 'taşınabilir' olduğunu okudum... Nasıl bir hazırlık yaptınız?
Dekor yerine bir takım objeler hazırladık. Biz, nereye gidebiliyorsak, aynı konsepti götürebilelim diye taşınabilir objeler yaptık. Böylece bütün konserlerin birbirinin aynı olmasını hedefledik. Objeleri tasarlamak, benim için gerekliydi çünkü ben sahnemle övünen bir adamım. Taşınabilir objelere göre hikayeler kurguladım...
* Nasıl hikayeler kurguladığınızı çok merak ediyorum...
Bu sene elimden gelen bu kadar... Ben yaptığım her şeye, yatırım olarak bakıyorum. Sahne için alabileceğim her şeyi yatırım olarak kurguluyorum. Varacağım en son nokta da kendi sahnemi kurmak...
* Albüm bittikten sonra bir de eski albümlerinizdeki parçalarınıza yeni soundlar yaptığınızı duydum...
Evet. Parçalar bittikten sonra, bu iki albümümü baştan düzenleyip, konserler için yeniledim. Sonra onları, sıralayıp bir konu haline getirdim. Konserimin içerisindeki parçalar giriş, gelişme ve sonuç mantığıyla ilerleyecek.
SOKAKLARDA UYURDUM
* Albümünüz çizimlerden oluşuyor. Neden sizin hiç fotoğrafınız yok?
Kendimi görmeyi sevmiyorum. Zaten hiçbir albüm kapağında da fotoğrafım yoktur. Hiç olmadı ve olmayacak da... Olacaksa farklı bir şey olacak. Behnan Shabbir'in çizdikleri zaten o farklılığı ortaya koydu. Bu artık çizim üzerine yürümüş bir albüm. Şu an çok mutluyum çünkü kendimi görmüyorum.
* Sabah aynaya bakmıyor musunuz?
modelinde saçlarım... (Gülüyor) Simetrik durumda olmasına gerek yok! Bir dönem kazıtmayı düşünüyorum ama şu an hâlâ saçlarım kafamdayken, kullanmak niyetindeyim.
* Ünlü olmak hayatınızda ne değiştirdi? Eskisi kadar rahat mısınız?
Bende bir şey değiştirmedi ama etrafımdaki insanları değiştirdi. Artık eskisi kadar rahat edemiyorum. Beyoğlu'na sarhoş çıkıp da, yerde sızıp kalmıyorum. Eskiden öyleydim yani...
* Böyle bir hayat istiyor musunuz?
Özlüyorum yani bir yerde sızmayı... İSKİ çukurunda uyuduğum oldu benim... Arkadaşlarla içmişiz, düzensiz de bir hayatımız var. Gece çalıyor, sabaha karşı eve geliyoruz. 19-20'li yaşlarda... Liseden arkadaşlar arıyor; Nevizade'ye gideceğiz. Akşamüstü saat 18.00'de uyanmışım. Kahvaltım ise saat 20.00'de ve rakıya oturuyorum. Doğal olarak çarpıyor tabii. Herkes dağılıyor. Beyoğlu bizim eşraf; ona uğra, buna uğra... Nerede uyandığımı bilmezdim? Şimdi biraz sallansan hemen 'Hayko Bey çok mu içtiniz?' durumu oluyor. Böyle şeylere dikkat ediyorum. Beni bozar mı? Bozmaz. Yaptığım müziğin kültürü içerisinde zaten böyle koyvermiş bir yaşam tarzı var ama şimdi ben 32 yaşındayım.
HİÇBİR ŞEYİN TAM OLARAK İYİSİ KÖTÜSÜ YOKTUR
Davut Güloğlu sizin için "Korku filminden çıkmış gibi! Maymuna benziyor. Kedi mi köpek mi kesiyor belli değil" demişti. Davanız ne durumda?
Sürüyor... Hukuki süreç biraz yavaş ilerliyor. Sanırım ilk duruşma nisan ayında.
Sözlerinin çarpıtıldığını söylemişti. İkna olmadınız mı?
Medya kendisine yalancı dendiği için röportajı ham haliyle yayınladı. Bu tip olaylar beni bağlamaz, avukatım hemen arar. Haklarımı söyler, dava açılıp, açılmayacağını söyler. "Açın" derim ve biter. Ben polemik yapmış, kimseye bulaşmış bir adam değilim. Kimseye niye bulaşayım? Herkes kendi hayatından mesuldur. Biri de bulaşırsa, çıkıp da o platformun içine düşecek değilim. Ben sadece hukuki kısmını yaparım. Ben çıkıp da biri hakkında laf etsem ona cevap hakkı doğar. Ne hakkım var ki! Hayatta iyi ve kötü insanlar var. Hayatta senin kötü dediğin insanların da seveni var. Demek ki, bir şeyin tam olarak iyisi ve kötüsü yok!
ÖZÜM VE SÖZÜM BİR OLDUĞU İÇİN BENİ SEVİYORLAR
Sizi tanımayanlar korkuyor. Ama sizi tanımlarken korkunç değil, akıllı ve mantıklı biri demek daha doğru... Böyle düşünceler beni çok mutlu ediyor. Bir kere ben, her şeyini ilk görüşte anlatan bir adam değilim. Böyle olmasından da hoşlanmam. İlk görüşte çok sıcak gelen birini de kabul etmem. Karşımdaki kişiyi tanımak için özel bir çaba harcamam gerekiyor. Ben de klişe cümleler kursam, çok da rahat sevilebilirim ama o zaman çekirdek dediğim seyirciyi kuramam. Seyircimin beni en çok sevdiği nokta; özümün sözümün bir olması... Beni tanımak için çaba sarf ettiler ve sevdiler. Ben de bu sorumluluğun karşılığını vermeye çalışıyorum.
ŞALTERİ KAPATMADIM
10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? 10 yıl sonrasında ne olacağım konusunda bir fikrim yok. Ama şu an bile bir rock ağacı posteri yapılsa, 'kimler geldi kimler geçti' diye yazılabilir konumdayım. Bundan 10 yıl sonra da ben şalteri kapatmadığım sürece aynı seviyede birer kademe, birer kademe gideceğine inanıyorum. Yavaş ve derinden gitmeyi tercih ederim. Ama yer olarak nerede olurum dersen; evimin garajında marangoz ortamı istiyorum.
KARANLIK ŞARKILAR YAPARKEN DEPRESYONDAN ÇIKIYORUM!
Albümünüzü dinlerken diğer albümleriniz gibi karanlık bir yanı olduğunu fark ettim...
Ama ben zaten eğlenceli şeyler söyleyebilecek bir adam değilim ki! Bunu kendi kendime test ettim ve onayladım. Neşeli şarkıları kendime yakıştırmıyorum. Hayatımdaki eğlenceyi, albüme taşımak istemiyorum. Sözel ve armonik anlamda ağır takıntılarım var.
Karanlık şarkılar ruh halinizi kötü etkilemiyor mu?
Tam tersine beni tetikleyip, depresyondan çıkarıyor. O kadar hoşuma gidiyor ki...
Yani sizin ilacınız bu tarz...
Evet. Bana bu tarz parçalar huzur veriyor. Bu albümde, bazı şeyleri daha kabullenmiş bir adam var... Daha olgun düşündüğüm bir albüm.
Yani bu albüme sizin olgunluk dönemi albümünüz diyebilir miyiz?
Geçen albüm için de öyle söylüyordum ama bu albümle kıyaslarsam, yanında evladıymış gibi kalır. Belki bir sonraki albümün yanında da 'Sandık' biraz daha çocukça kalacak.
GİTTİM,GİTTİM PODYUM BİTMEDİ
Hatice Gökçe'nin defilesine nasıl çıkmıştınız?
Hatice'yle kuaförümüz vasıtasıyla çalıştık. Geçen yıl, bana bir kıyafet dikti ama konser serisinde yüzüme sıçrattığım boyalar nedeniyle kullanamadık. Bu sene sahnede boya kullanmayacağımız için Hatice'yi aradım. Kişi olarak da, zeka olarak da kendisini çok beğeniyorum. Moda haftasına da Hatice'nin isteğiyle katıldım. Keşke daha düzgün yürüseydim! (Gülüyor) Acayip stresli bir şeymiş. Benim konserimde bile sahne arkası o kadar karışık değil! Git git podyum bitmedi...
Aslı Örnek_Günaydın