JALE YILMABAŞAR İLE KIZI SEDEF, AYNI ATÖLYEDE BULUŞTU... MAMA SANDALYESİNDEN, ORTAK RESİM SERGİSİNE?
Yılmabaşar & Yılmabaşar adında ilk ortak resim sergisiyle AKM Sanat Galerisi?nde sanatseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanan iki ünlü ressam, anne Jale Yılmabaşar ve kızı Sedef Yılmabaşar, sanata bakışlarını, birbiri hakkındaki görüşlerini, gelecek hedeflerini ve ortak sergilerini medyada ilk kez Klass?a değerlendirdiler.
Röportaj: Özgün Küçükkahraman/Klas Dergisi
Anne ? Kız Yılmabaşarlar İlk Kez Klass'a Konuştu:
"Yılmabaşar efsanesi 'Jale'nin Horozları' ile başladı, 'Kedici Ressam' Sedef ile sürüyor?"
Jale Yılmabaşar sanatının 43'üncü yılında, çalışmalarına hayran olduğu, kendisiyle gurur duyduğu kızı, Sedef'iyle gerçekleştireceği serginin heyecanını, mutluluğunu yaşıyor. Sedef ise dünyaca tanınan bir sanatçının kızı olmanın sorumluluğunu çok iyi biliyor. Onlar her şeyden önce "anne ve kız" ama diğer insanlardan farklı olarak birlikte olduklarında sadece sanattan konuşuyorlar. Hayatları sanat üzerine kurulan Yılmabaşarlar, sergi öncesi duygularını ve sergi sonrası hedeflerini Klass'a anlattılar?
Dünya çapında başarıların sahibisiniz ancak kendinizi "sanat işçisi" olarak niteliyorsunuz. Sanat sizin için ne ifade ediyor?
Sanat benim hayatımda nefes almak kadar önemlidir. Evet ben bir sanat işçisiyim çünkü başarılı olmak için yaptığım resim veya seramikler üzerinde günde 18 saat, cumartesi, pazar, bayram tatili demeden sabahlara kadar çalışırım. Atölyemden sabah dörtte çıktığım çok olmuştur. Yılmadan çalışmak ve başarılı olmak için babamın soyadı olan Yılmabaşar'a layık olmaya çalıştım.
Uluslararası yarışmalarda kazandığınız ödüller nelerdir?
1968 senesinde Münih'te ve 1969'da İtalya'da yapılan uluslararası seramik yarışmalarında kazandığım iki altın madalyam var. Dünyanın her yerinde sergiler açtım ve konferanslar verdim. Mesela Fransa'da (Vallauris) Picasso Müzesi'nde yapılan uluslararası seramik bienaline 6 defa jüri üyesi olarak davet edildim.
"Köle Gibi Çalış
Kraliçe Gibi Yaşa"
18 saat çalışıyorsunuz. Çalışmaktan başka bir lüksünüz yok mu?
Her gün resim, seramik veya desen çizmeden, uyumaya hakkım yoktur. Çok az uyurum ama spor yapmak, tenis oynamak benim için önemli. Amerika'da lisedeyken tenis takımındaydım. Ayrıca bu çok çalışmamın dışında 17 yaşında üniversitede ABD Alabama-Oregon'da kraliçe seçildim. İşte benim yaşamımı en güzel özetleyen cümle "Köle gibi çalış, Kraliçe gibi yaşa."
Şimdi de bu dopdolu hayatınızı anlatan bir kitap çıkartıyorsunuz?
Evet sergimizle birlikte yeni kitabım da tanıtılacak. 3 yıldır üzerinde çalıştığım bu kitapta 43 yıllık sanat yaşamımı anlatıyorum. Kitapta bilmediğiniz yönlerimi de öğreneceksiniz. Mankenlik, köşe yazarlığı, gazetecilik, tekstil çalışmalarım ve şu an sayamadığım birçok çalışmalarımla, basında çıkan yazılar ve desenlerim yer alacak. Promat matbaa tarafından çıkıyor. Tam 435 sayfalık bir kitap.
Ailenizin sanatla ilgisi nasıldı?
Ben sanat disiplinimi çok küçük yaşımda tahsilini Paris'te, yüksek makine mühendisi olarak yapan babam Bahattin Yılmabaşar'dan aldım. Daha sonra ablam Suna Yılmabaşar ile sanatsal çalışmalarıma başladım. Ablamla katıldığımız resim yarışmalarında birincilikler aldık. Sonra da ablam Frankfurt'ta moda akademisini birincilikle bitirdi ve yurtdışında başarılı moda tasarımcısı oldu. Ailenin sanatsal çalışmaları çocuklarına aşılaması onları sergilere götürmesi ve öncü olması çok önemli. Kendi ailemden gördüğümü kızıma da uyguladım ve o da çok başarılı bir sanatçı oldu.
Geleceğe yönelik ne gibi planlarınız var?
Yıl sonuna doğru 10 senedir kapalı tuttuğumuz Galeri Jale Yılmabaşar'ı Sedef'le birlikte açacağız. Tabi eskisinden farklı olarak o galeride insanlar anne-kız, eserlerimizi görebilecekler. İleride eserlerimi bir vakıf veya müzede toplamak istiyorum. Ayrıca Sedef'in küçük yaşlarda yaptığı çalışmaların hepsini saklıyorum. Onları kitap haline getireceğim.
"Sedef Mama
İskemlesinde
Resim Yapardı"
Konu açılmışken Sedef nasıl bir çocuktu?
Sedef ben üniversitede ders verirken bile arabasında odamda uyurdu. Talebelere not verirken kucağımda olurdu. Sevimli bir bebekti, mama iskemlesinde bile resimler yapardı. Evin bütün duvarları, kapılar, rujla veya renkli kalemlerle çizdiği resimlerle doluydu. Bir de şiir ve öyküler yazardı. Talebelerim sonraki yıllarda, doğan çocuklarına Sedef adını koyduklarını söylemişlerdir.
Dünyanın pek çok yerinde sergi açtınız, sizin için en önemlisi hangisiydi?
Beni en çok heyecanlandıran sergim 1972 senesinde Avustralya'da açtığım sergidir. Çünkü galeri sergiden dört sene evvel tarih almıştı. Muhteşem bir sergi olmuştu. Daha sonra 1990 yılında Paris'te açtığım sergide çalışmalarım Picasso ve Miro'nun eserleri yanında sergilenmişti. Bir de Paris'te Salon D'autoum'da resimlerim Fransız jürisi tarafından seçilerek sergilendi. Yüz senelik bu önemli Fransız salonunda jürinin seçip, resimlerini sergilediği tek Türk ressamı benim.
Kızınızla daha önce de ortak çalışmalarınız oldu mu?
Aslında biz Sedef on yaşındayken 1977 yılında Kıbrıs'ta anne-kız sergisi açmıştık. Açılışını Rauf Denktaş yapmıştı. Sedef'in o sergide seramikten Anne-kız heykeli bulunuyordu ve o eseri Sayın Denktaş çok beğenmişti.
"Annem Benim
Eserlerimi Beğenir"
Sedef Hanım sizin bu sergi hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Annemle ilk defa birlikte bir resim sergisi açıyoruz. Ömrünü sanata adamış ve eserleri dünyanın dört bir yanında takdir görmüş başarılı bir sanatçı annenin kızı olarak eserlerimizin yan yana sergilenecek olması beni heyecanlandırıyor. Annem benim eserlerimi beğeniyor ama şimdi izleyici resimlerimize bakacak ve "Hımm, Jale Yılmabaşar'ın kızı neler yapmış, tarzları, teknikleri, renkleri benziyor mu, farklı mı, bir görelim" diyecekler...
Jale Yılmabaşar'ın kızı olmak beraberinde büyük sorumluluklar getiriyor galiba?
Kesinlikle öyle. İlk sergimi açarken büyük korkular içindeydim, Jale Yılmabaşar'ın kızı bunları mı yaptı diyecekler diye ödüm kopuyordu. Şükürler olsun ki, hem annemden hem izleyicilerden bunca zamandır iyi eleştiriler aldım. Bu benim 10. kişisel sergim olacak ve AKM Sanat Galerisi gibi büyük bir galeride annemle birlikte eserlerimi sergileyeceğim için gururluyum.
Annenizden eserleriniz hakkında eleştiriler alıyor musunuz?
Buluştuğumuz zamanlarda ilk yaptığımız şey birbirimize son yaptığımız resimleri göstermek ve fikir sormak oluyor.
"Sedef Benim
Rekorumu Geçti"
Jale Hanım kızınıza eleştirilerde bulunuyor musunuz?
Şunu dile getirmek isterim ki kızım benim rekorumu geçti. Ben 18 saat çalışıyorum o ise 24 saat çalışıyor. O kadar özenli çalışmalar yapıyor ki ben tüm çalışmalarını takdir ediyorum. Renk seçimi orijinal, kompozisyonu kendine özgü, tekniği çok güzel. Benim tek şaşırdığım bunca emekten sonra o eserleri nasıl satabiliyor.
Siz çalışmalarınızı satmıyor musunuz?
Ben resimlerimi kendimden bile saklarım, satamam. Çünkü büyük sergiler için bana koleksiyon gereklidir. Ama bu sergide bazılarını satışa sunacağım.
Anne-kız ortak sergilerin devamı gelecek mi?
İleride kızımla yurtdışında Paris, Münih ve New York'ta sergi açacağız.
Horozları çok mu seviyorsunuz?
Horoz motifi benim logom. Çok renkli, güzel, çevik bir hayvan. Renkleri ve hareketliği ile bana ilham kaynağı oldu. Zaten ben ilk sergimde "Jale'nin Horozları" başlığıyla çıkan haberle tanındım. Daha sonra da horoz benim bulunduğum her yerde oldu.
Sedef Hanım kedi için de sizin logonuz diyebilir miyiz?
Kedi, benim için çok özel bir simge. Kedilerin ruhu, güzelliği, estetiği, bakışları, duruşu, her şeyi bana ilham veriyor. Kedi figürü ile sembolize ederek duygularımı tuvale yansıtıyorum. Bu yüzden kendime "Kedici Ressam" demeyi seviyorum. Ama annem için durum farklı, "Jale'nin Horozları" meşhurdur ve çok beğenilir, ancak o horoz figürü yanısıra birçok tema kullanır eserlerinde...
Kaç kediniz var? Onların bakımıyla sadece siz mi uğraşıyorsunuz?
Şu anda kadroya yeni eklenen son yavru ile birlikte kedi nüfusu 10. Kedilerimin mamalarının temini, veteriner bakımı, tuvaletlerinin temizliğine kadar her şeyiyle ben ilgilenirim.
Size göre kedileri diğer canlılardan ayıran özellikler nelerdir?
Kediler, bana göre, evde insanlarla birlikte yaşamaya en hevesli, insan eli dokunuşuna en duyarlı, hayvanlar aleminin en büyüleyici familyasının bir ferdidir. Onları seyrederken, hareket halinde veya uyurken aldıkları şekillerden bedenlerinin estetiğine hayran olursunuz. Tüylerinin güzelliği ve yumuşaklığı karşısında elinizi uzatıp okşama isteğine karşı koyamazsınız. Bakışları büyüleyicidir, gözlerini size dikip baktıklarında ruhunuzu okuduklarını hissedersiniz. Bir kedi kucağınıza kıvrılıp mırıldanarak uyurken size de onun huzuru ve mutluluğu yansır.
"Resme Mutsuz Başlar
Bitirince Mutlu Olurum"
Eserlerinizin capcanlı renkleri sizin cıvıl cıvıl bir insan olduğunuz kanısı uyandırsa da ben "mutsuzken de üretkenim" diyorsunuz. Mutsuzken nasıl çalışırsınız?
Aslında herkes cıvıl cıvıl olduğumu, pozitif enerji saçtığımı söyler. Ayrıca "Gözlerinin içi gülüyor" derler. Ama bu çalışma temposunda eğlenmeye, fazla mutlu olmaya vakit kalmıyor. Başladığım işi, bitirmek zorunluluğu mutsuzluk yaratabiliyor. Kızarak devam ettiğim çalışmalarım oluyor ve onlara mutsuz başlıyorum. Daha sonra saatler boyu süren emekle yaptığım resimleri bitiriyorum ve onları zevkle seyredip tekrar mutlu oluyorum.
Sedef Hanım, annenizin "Bir sanatçı olarak kendimi bir insana adayamayacağım için hayatım boyunca yalnız ve mutsuz olmak zorundayım" sözlerini nasıl yorumlarsınız?
Bence insan hayatta kendisi için ne istiyorsa, neyin hayalini kuruyorsa onu gerçekleştirir. Ben kendi adıma asla " yalnız ve mutsuz" olmayı istemem veya mesleğimde başarılı olmak uğruna bile böyle bir şeyi göze almam. Sevdiklerimle beraber, mutlu ve başarılı olmayı dilerim.
"Sanatı Bırakıp Kendimi
Bir Erkeğe Adayamam"
Jale Hanım sanat için çok büyük bir fedakarlık değil mi?
7 yıl evli kaldım ben. Ama şimdi evlenmeyi düşünmüyorum. Sanat çalışmalarımı bırakarak kendimi bir erkeğe adayamam. Çalışma tempom buna müsait değil. Saatlerce atölyede resim yapıyorum, tatile çıkmıyorum. Yalıda oturuyorum ama yaz boyunca denize bile giremedim. Ama sonuçta büyük başarılar elde edip mutlu oluyorum.
Birlikte çok vakit geçirir misiniz?
İkimiz de çok çalışıyoruz. Sedef Emirgan'da babaannemin hatırasını taşıyan Mavi Köşk'te oturuyor. Atölyesi ve çalışmaları Emirgan'da. Ben Beylerbeyi'ndeyim. İki ayrı kıyıda çalışıyoruz. Hergün telefonla konuşuruz. Beraber olduğumuz günlerde çoğunlukla başarılı ressamların eserleri hakkında konuşuruz.