KASIMPAŞA?DA ÖNÜNE KIRMIZI HALI SERDİLER
?Üç Maymun? filminin başrol oyuncusu Hatice Aslan?a Cannes dönüşünde dizi arkadaşları bir sürpriz hazırlamış. Oyuncu ?Dünkü çekimde, içeri girdim, kırmızı bir halı sermişler, yanına çam ağaçları koymuşlar. Kocaman bir kağıtta ?Sen bizim starımızsın!? yazıyor. İnanılmazdı? diyor... İşte Hatice Aslan?ın hikayesi...
Herkes kendi öyküsünü yazar. Oyunculuğa yıllarını vermiş, sadece "Ferhunde Hanım'ın Kızları"da bin bölüme yakın oynamış devlet sanatçısı Hatice Aslan da; geçtiğimiz hafta, Nuri Bilge Ceylan'ın "Üç Maymun" filminin baş kadın oyuncusu olarak, Cannes günlerini ekledi biyografisine. Düşünün kırmızı halıdasınız, dünya önünüzden akıyor ve müthiş bir başarıyı deneyimliyorsunuz. İnanılmaz bir şey olmalı! Nitekim, geçmişte yüzündeki gizemli hüzünle zihinlerimizde yer alan Hatice Aslan, bu sefer, her kareden zamanın ötesine geçmiş bir mutlulukla gülümsüyor, şıklığı ve zarafetiyle de gönüllerimizde yer ediyordu. İşte onun yaşadıkları...
Sivas'ta, küçücük bir kızken tanışmışsınız sinemayla.
1962 doğumluyum. Dokuz kardeşin, altı numarasıydım. Babam, Devlet Demiryolları'nda memurdu ve demiryollarından bize verilen bir sinema kartı vardı. Biz o kartla, ya salı ya perşembe günleri, hep beraber toplanır, sinemaya giderdik. Her gittiğimizde kapıda zımba basarlardı kartımıza.
Çalışmaya lisede başlamışsınız.
Yaz tatillerinde panayırlarda tezgahtarlık yaptım, bir tanıdığımızın mağazasında çalıştım. Çekirdek kavurup satardım.
Konservatuvara gitmek nereden aklınıza geldi?
Ortaokul yıllarında, babamın bir teybi vardı. Bize mikrofonu uzatır, duygularımızı alır, arkadan da, o duygularını söylerdi: "İşte, Hatice Kızım da, orta ikiye geçti. Bir tane zayıfı var, ama kurtaracak biliyorum. Kızımın sesi çok güzel. O yüzden ben onu konservatuvara göndereceğim" falan derdi. Benim kafamda oradan kalmış.
Konservatuvarda lakabınız 'Güzel Hatice'ymiş.
Aaaa! (Gülüyor) Nereden öğrendiniz? Ay bravo ya! Tabii çok keyifli, çok güzel bir şey ama, o güzellik, arkadaşlarımın yürekle ilgili söyledikleri bir şeydir. Fiziksel değildir.
Ve 'Güzel Hatice', geçtiğimiz hafta, bütün zarafetiyle, Cannes'da, kırmızı halıda yürüyordu. Önünüzden dünya akar ve bütün o starlar yanınızdan geçerken, siz ne hisediyordunuz?
İnşallah herkese kısmet olur böyle bir şeyi yaşamak. Hele hele bir kadın için muhteşem bir şey. Çok keyifli, çok başka bir ortam! Ben orayı kocamaaan bir yer zannederdim. Bir anda, avucumun içinde gibi oldu her şey! Ne kadar küçük falan oluyorsun. Bir anda, böyle hoop diye bitiyor!
Bütün o yıldızların içinde kimi çok beğendiniz?
O kadar doğal, o kadar güzeller ki. Mesela Natalie Portman'ı yakından gördüm. Muhteşem bir kız. Çok tatlı, çok güzel, inanılmaz bir şey. Işıl ışıl!
Orada bir şey oldu ve rol çaldı şeklinde eleştiriler aldınız.
Ben öyle biri değilim. Beni tanımadıkları, yakından bilmedikleri için bu şekilde eleştirdiler. Ömür'le (Gedik) de çok güzel bir röportaj yaptık, karşılıklı memnuniyetimizi dile getirdik. Ben, onun haberi geçerken o şekilde başlık attığına inanmıyorum açıkçası.
Nuri Bey, televizyon seyretmediğini söylüyor. Sizi nerede görmüş?
Ebru Ceylan "Hatice Aslan diye bir tip var, onu da görelim" demiş. Sonra Harika Uygur'u arıyorlar.Harika Uygur aracılığıyla bana ulaşılıyor.
Tokat sahnesinde çok sarsılmışsınız.
Ben o kadar aşağılayıcı bir şey olduğunu da zannetmiyordum. Bayağı ciddi ve de habersiz yediğim için o tokatı, bir garip oldum. Birden bire olduğu için Hatice olarak da etkilendim. Aşağılayıcı bir durum.
1 Haziran'dan itibaren sizi Kanal D'de "Düğün Şarkıcısı" adlı dizide başrolde izlemeye başladık.
Romantik komedi. Onur Tan yönetmenimiz. Erkan Can, Arda Kural, Umut Kurt var. Kasımpaşa'da, 30 yıllık bir mahalle hayatı, o insanların aşkları, ilişkileri. İki tane düğün salonu, 55-60 yaşlarında müzisyenlerden oluşan orijinal bir orkestramız var. Bol şarkılı, türkülü, eğlenceli bir dizi olacak.
Dizi ekibi size Cannes dönüşü bir sürpriz yapmış.
Dünkü çekimde, içeri girdim, kırmızı bir halı sermişler, yanına çam ağaçları koymuşlar. Kocaman bir kağıtta 'Sen bizim starımızsın!' yazıyor, pastalar falan... Bir doğum günü sürprizi gibiydi. Girer girmez bir anda alkış koptu. İnanılmazdı! Çok güzeldi! Hiç beklemediğim bir şeydi ve utanıp ne olur star yazısını kaldırın, hiç gerek yok böyle şeylere dedim.
'Kültür Bakanı tebrik etsin isterdim'
İnsanlar yaptıkları işlerle, dünyaya dertlerini anlatırlar. Siz neyi anlatıyorsunuz?
Biz oyuncu olduğumuz için, genelde başka insanların dertlerini anlatıyoruz. Son filmimde Hacer'in dertlerini anlattım. Bunun dışında da dertlerimiz var tabii. Ben mesela Cannes dönüşü, ne olursa olsun gazetecilerin havaalanında yatıp Nuri Bey'i sırtlarında taşımalarını isterdim. Sabah beş de olsa, insanların, o kapıda olmalarını isterdim. Biz kendi içimizde de yalnız insanlarız. Yalnız bir şekilde de ilerliyoruz maalesef.
Mesela...
O filmin galası burada yapılsaydı, bu kadar samimi ve bu kadar güzel gösterirler miydi diye düşünüyorum. Kendi değerlerine sahip çıkmayan bir ülkeyiz. Ben Kültür Bakanlığı'na bağlı çalışan bir oyuncuyum. İsterdim ki Kültür Bakanımız arasın, sanatçısını, oyuncusunu tebrik etsin; bundan gururlandığını söylesin. Olmuyor, herkes kendi çemberinde kalıyor maalesef.
Nuri Bey, yurt dışına açılmasa, sesi bu kadar duyulur muydu?
Orada, tepkiler daha samimi. Beğenip beğenmediklerini, çok güzel bir şekilde dile getiriyorlar. Bizim ise, samimiyetsiz, meslektaşlarımızı baltalayan yanımız daha fazla. Atılan bazı başlıklar da bunu gösteriyor. Biz Nobel ödülü almış bir değerimizi bile, neredeyse baltaladık. Bu konuda birazcık garibiz! Nuri Bey, yurtdışına açılmasa, belki de kimsenin haberi olmadan, inandığı yolda ilerleyecekti.
Nuri Bey inanılmaz biri!
Nuri Bilge Ceylan, fotoğraf kökenli bir insan ve ünlü Rus yönetmen Tarkovski'den çok etkilenmiş. "Uzak" filminde mesela, Tarkovski'nin "Stalker" filmi, videoda sürekli döner. Kameranın arkasında, filmi fotoğraf olarak da çok iyi görebilen birinin olması, bir oyuncu olarak sizi nasıl etkiledi?
Çok iyi fotoğraflar var ama tabii ki sadece fotoğrafla anlatan bir insan değil Nuri Bey. Oyuncuya çok alan açıyor, yüreği çok deşiyor. Dahası pek çok alternatif sahne çekip olaya iyice yoğunlaşıyor.
Direksiyonu oyuncuya ne kadar veriyor?
Yüzde seksen oyuncuya bırakıyor. Belki de daha fazla. Sana çok büyük alan açıyor. Tabii ki direksiyon onun elinde, son kararı o veriyor ama mesela çok alternatif sahne çekiyor. İnanılmaz biri...
Onun filmlerinde az diyalog; sözsüz, uzun sekanslar oluyor. Diyaloğa yaslanmadan oynamak, oyuncu için nasıl bir şey?
Daha çok besleyen bir şey. Çünkü iç dünyanıza daha çok dönüyorsunuz. Onun için de, bu tarz kareleri oynamak daha keyifli. Öte yandan bu filmde, öyle dur dur bak gibi bir durum yoktu.
Kişisel hikâyelerini anlatanların büyük egoları olur ve Nuri Bilge Ceylan, şu ana kadar hep kişisel hikâyeler anlattı. Ne var ki o, en basitinden fotoğraflarda bile, kendini arkada, sizleri önünde tutuyordu. Sakin bir şekilde izleyen, ahir zaman dervişi gibiydi.
Ödül aldığı zaman bile bunu ülkesine adayacak kadar yüce bir insan Nuri Bey. İnandığı şeyi, çok severek yapıyor. İçinden geldiği gibi davranıp ne söylüyorsa onu gerçekleştiriyor.
Kaynak:ŞENİZ ERTEN/Milliyet