KAYAHAN VE TARKAN ŞARKIMI ÇALDI!
Eğer insanları mutlu edebileceksem, stresten uzak tutacakcaksam, soytarı değil onlar için seve seve Maymun bile olurum...Survivor Yarışması?nın bu yılki en renkli yarışmacılarından olan Mustafa Topaloğlu ile adaya gitmeden önce buluşup bir ocakbaşı muhabbeti yaptık. Esentepe?deki Hacıdan?daki buluşmamıza hava muhalefeti nedeniyle biraz gecikmeli katılan ?Uzaylı Türkücü? Topaloğlu , ?Uzay aracım bozulmasaydı, çoktan inmiştim buraya? diyerek tüm doğallıyla sorularımızı yanıtladı. Ortaya ilginç bir pazar sohbeti çıktı...
Nurettin Soydan: Mustafa , şu anda nereden geldin?
Mustafa TOPALOĞLU: Check-up’tan. Benim bütün uzuvların normal mi değil mi diye. Onların kontrolünü yaptırdık.
İdil ÇELİKER: Normal miymiş?
Mustafa TOPALOĞLU: Bütün değerlerim normal çıktı. Turp gibiyim. Oradaki şartlara göre dayanıklı yani ne bileyim efor ölçtüler kalp akciğer karaciğer tümüyle sıfırdan tarandı. Ya mutlaka heyecan yapıyorsun yani çünkü hani hiç bugüne kadar check up olmadım ilk defa check up heyecan yaptım yani niye heyecan yaptım
İdil ÇELİKER: Kolunda bir tane denge bilekliği görüyorum. Neden takma gereği duydun?
Mustafa TOPALOĞLU: Tümüyle dengesizim.
İdil ÇELİKER: Bunların aslında psikolojik olduğunu açıkladılar biliyorsunuz bir işe yaramıyor ama psikolojik olarak insanlar etkileniyor .Yanında ne götüreceksin adaya?
Mustafa TOPALOĞLU: Kaval aldım Ada’ya götürmek için.
İdil ÇELİKER: Neden yayına sadece kaval aldın?
Mustafa TOPALOĞLU: Orada belki koyun buluruz!
İdil ÇELİKER: Fare çokmuş orada ?
Mustafa TOPALOĞLU: Olsun ben kavalla bütün hayvanları eğitirim. Yılandan çok korkarım. Karşıma Yılan çıkarsa hadi sen Farelere git derim!
İdil ÇELİKER: Sen Survivor’a fenomen olmaya mı gidiyorsun?
Mustafa TOPALOĞLU: Çocukluğumda çobandım kavalla koyunları idare ediyordum, e koyun da bir hayvan olduğuna göre orada her hayvanın aldığı bir dil aslında. Hayvanlar aynı insanlar bir dili bir çok dili konuşuyorlar. Ama bir yerde anlaşıyorlar hayvanlar. Bir yerde anlaşıyor o bir yerin bir yerini bulmak seslilik, ne sesliliği doğanın sesliliği doğanın sesliliğine de en ideal ses kavaldır, doğanın içindeki bir bitkidir.
O doğanın içinden gelmiştir pamuğu vardır, pamuğunu alıyorsun, delikler açıyorsun kaval oluyor.
İdil ÇELİKER: Orada hayvanları kavalla idare edeceğim diyorsun hiçbir zaman Survivor’da hayvanlardan dolayı sorun çıkmıyor ama insanlardan dolayı sorun çıkıyor. Kavga çıkarsa Kavalınla oradaki grubu daire edebilir misin, sakinleştirebilir misin?
Mustafa TOPALOĞLU: İnsanın en büyük sorunu canını koruma sorunudur yani. Canını idame ettirme sorunudur. Dünyada insanın insan denilen canlıların hayvan ve tüm canlıların sorunu canını koruma sorunudur yani. Bu sorunlardan sorunlar doğar ve o sorunlar da tüm insanlara hayvanlara yansır. Oradaki hayvanların aç kalma durumları nedir bilemiyoruz işte. Benim dünyamda problem diye bir düşünce oluşturmadım, problemleri çözmek için düşünceler oluşturdum.
Vehbi DiNÇCAN: Baba senin uzaydan geldiğini biliyoruz. Orada da ağaçları tepesinde yaşayacak mısın? Uzayla alakanı koparmamak için mi ağaçların tepesine çıkıyorsun? Neden kulüben ağaçların tepesinde?
Mustafa TOPALOĞLU: Bende yükseklik fazla yüksekleri sevmem.
Vehbi DiNÇCAN: Nasıl kalacaksın orada geceleri? Maymun varsa ne yapacaksın ?
Mustafa TOPALOĞLU: Ya hayvanlardan korunmak için ağaçta bir kulübe yapayım dedim. Maymun olsun yani artık oraya kadar çıkanla da anlaşırız yani. Yukarılarda anlaşıyorum yani.
Nurettin SOYDAN: Anlaşırsın da Cem Yılmaz’ın G.O.R.A filmindeki maymunla samimiyetine dönmesin iş!
Mustafa TOPALOĞLU: Ya şimdi yukarıdakiler aşağıdakiler yukarıdakilerle bazılarını görüyoruz aşağıdakileri bayağı kalabalık görüyoruz. Gördüklerimiz göremediklerimiz bunun o matematiksel şeyini görmeden yapamıyorsun. Bir göreyim bakalım orayı diyorum bir gördükten sonra size nasıl bilgi geçeceğim oradan.
İdil ÇELİKER: Oradan söylersin biz yazarız sen orada işaret et bize biz anlar yazarız
Mustafa TOPALOĞLU: Kaval yanımda tabi tabi kağıt mağıt yok orada yere yazacağız artık. Ağaçlara yazacağız!
Uğur GÜNERİ: Geçen gün televizyonda bir konu konuşuldu bir arkadaşımız sen de gider misin abi oraya dediler: Mustafa Topaloğlu gidiyormuş falan kardeşim ben soytarı mıyım dedi ne işim var. Ne diyorsun bu konuda ?
Mustafa TOPALOĞLU: Eğer insanları mutlu etmekse insanların kafasına dağıtmak insanların stresini almaksa ben sana söyleyeyim maymun değil, soytarı değil düşünebildiğin her şey olurum yani yeter ki insanları mutlu edebileyim yani.
Şahin BÜYÜKKAYA: Adada en çok neyin özlemini çekersin Mustafa?
Mustafa TOPALOĞLU: Ben yoğurda hastayım yoğurt olmayınca orada yoğurt yok galiba. Yoğurdu çok severim. Bir de kebap tabi.
Şahin BÜYÜKKAYA: Bir tek yoğurdu mu özlersin, senin bir de meşhur yoğurt türkün var.
Mustafa TOPALOĞLU: Doğru söylüyorsun. İlk televizyon programıma ‘Yoğurt Koydum Dolaba’ adlı türküm ile çıkmıştım, bana çok şans getirdi. Bu yüzden de yoğurda karşı ayrı bir ilgim vardır yani.
Şahin BÜYÜKKAYA: Yoğurdun dışında ilk üç sayar mısın?
Mustafa TOPALOĞLU: Bal.
İdil ÇELİKER: Orada muz var sadece!
Şahin BÜYÜKKAYA: Özlemlerin hep yiyecek üzerine mi?
Mustafa TOPALOĞLU: Özlemem mi ya! İnsan sevdiklerini özler be Şahin gardaş.
Şahin BÜYÜKKAYA: Nihat Doğan oradayken en çok tulum peynirini özledim demişti.
Mustafa TOPALOĞLU: Burada çoğu arkadaşlarımı çoğu zaman göremiyorum ama göremediğim zaman özlemlerim yazılı biçimde yazılıyor bir yere yani.
Uğur GÜNERİ: Doğru cevap vereceğine söz veriyor musun?. Survivor’da kaşının ve saçının boyası gittiği zaman ne yapacaksın?
Mustafa TOPALOĞLU: Ya orada ben ağaçların bir bölümü orada yakacağız yani. Mutlaka ateş yakacağız, o ateşin kömürlerinden süreceğim saçıma başıma.
Uğur GÜNERİ: Kaşlarını neden kazıdın?
Mustafa TOPALOĞLU: Kazımadım!
Uğur GÜNERİ: Niye boyuyorsun o zaman?
Mustafa TOPALOĞLU: Boyamadım! Yalnız şunu yaptım boşluk yerleri vardı, minik minik birkaç tane açık şurada iki yerde vardı, onu böyle iğnenin ucu ile doldurdular yani.
Uğur GÜNERİ: Aşk yaşamayı düşünüyor musun Survivor’da
Mustafa TOPALOĞLU: Benim aşkım çok büyük onun yanına başka bir aşk koymak istemiyorum.
Uğur GÜNERİ: Çapkın birisi değil misin?
Mustafa TOPALOĞLU: Hayır. İstisnalar vardır ama kural değildir. Askerden geldik İstanbul’u tanıyorsun karşına bir şeyler çıkıyor yani ama istisnadır yani. Genellikle değil ama istisnalar da geçmişte var.
İdil ÇELİKER: Adadan mesaj vermeyi düşünüyor musun ekrandan Türkiye’ye?
Mustafa TOPALOĞLU: Havadan muz atacağım. Burada yakalayabilene yani. Orada dağ muzlarından atacağım buraya düşerse kapın havada yani !
Şahin BÜYÜKKAYA: Kulübe mi yapacaklar sana orada?
Mustafa TOPALOĞLU: Ben öyle istedim ama yapacaklar sanırım.
Şahin BÜYÜKKAYA: Kulübeden muz atıp yarışmacılara yiyin yavrularım mı diyeceksin?
Mustafa TOPALOĞLU: Tutabilene!
Nurettin SOYDAN: Mustafa, yarışmada rakibin var mı?
Mustafa TOPALOĞLU: Ne bileyim yaşantım boyunca çocukluğumdan bu yana kimseyle yarışmadım. Ama hayatın bir yarış olduğunu bilerek kendimle yarışmaya çalıştım. Daha iyi bir şey nasıl yaparım diye. Hiç kimseyi geçeyim diye bir olgu taşımadım ve yaşamadım. Benim için birini geçmektense bir zorları geçmeyi tercih ederim kendimce. Bir zoru aşıp daha güzelini nasıl bulurum diye uğraşım oldu ama ruhaniyetimde bir insanı geçeyim olgusu beni mutlu etmez. Çünkü birini geçeyim diye bir yarışım olmadı buna yaradan şahit.
Nurettin SOYDAN: Mesala şarkıcı Doğuş var işte...
Mustafa TOPALOĞLU: Yok ben onlarla yarışmayacağım böyle bir yarışı olmayan adamın. Ben orada ne bileyim antrenör, ne bileyim zaman zaman bazı yarışmalara katılacağım. Yani orada bir oradaki olay benim için ne geçecek nasıl olacak vallahi ben de bilmiyorum.
İdil ÇELİKER: Yarışmada bir süre sonra görüyoruz ki bu iş yaşamsal hale geliyor yani birbirlerine saldırmaya başlıyorlar. Sana da böyle bir şey yapılırsa kırılır mısın sineye çeker misin?
Mustafa TOPALOĞLU: Saldırsınlar yani kavalla olayı düzelteceğim yani.
İdil ÇELİKER: Ben bu kavaldan korkuyorum yani?
Uğur GÜNERİ: Acun Bey ile görüşsen sen sanatçı bir insansın, ince ruhlusun müzik ruhun gıdasıdır, adada yokluk ve zorluklar insanların ruh halini bozuyor. Acaba bir saz götürsen adaya?
Mustafa TOPALOĞLU: Kaval götürüyorum.
Uğur GÜNERİ: Kavalla hem çalıp hep söyleyemezsin.
Mustafa TOPALOĞLU: Çalarım
Uğur GÜNERİ: Burnunla mı çalıyorsun kavalı?
Mustafa TOPALOĞLU: Hayır normal söylüyorum, çalıyorum kendime yol gösteriyorum aynı yoldan gidiyorum.
Vehbi DiNÇCAN: Besteler de yaparsın sen değil mi?
Mustafa TOPALOĞLU: Bilmiyorum yani. Çoğu besteleri beynime yazıyorum zaten.
Nurettin SOYDAN: Sibel Tüzün Eurovision’da yarışmış belli bir eforu var. Merve Büyüksaraç, Almedia manken. Alp Kırşan’da her şey var , dans yarışmasında bir sürü rakibini salladı. Alp seni de sallayacak gibi geliyor. Orada bir de Nihat Alptuğ Altınkaya ‘Yaprak Dökümü’nde oynuyordu o da sağlam bir arkadaşa benziyor. Şimdi sen bunlara reislik mi yapacaksın ? Hiç rakibin yok mu gerçekten?
Mustafa TOPALOĞLU: Ne rakip gördüm ne rakip oldum. Burada kendiliğinden bir olma var ama bu olmanın içinde nasıl bir dolma olacağını ben de bilmiyorum yani. Hayat şartları beni o kadar acayip sıktı ki orada ağaçlarla konuşarak hayvanlarla konuşarak dertleşeceğim. Doğa ile konuşmayı çok severim, görünenlerle konuşmak tamam bir de görünmeyenlerle konuşmak insanı fazla rahatlatır yani.
İdil ÇELİKER: Buradayken de yapıyor musun?
Mustafa TOPALOĞLU: Ben her karınca ile kurbağa ile konuşuyorum. Benim konuşmalarımda bazılarını espri aldıkları için ciddileri yakalayamıyorlar aslında gülerken düşünse bulacak. Sadece gülüp kalmakla beni yakalayamazsın. Gül biraz ve düşün ondan sonra beni yakalarsın benim anlattıklarım da böyle bir anlatım böyle bir şey var. karınca ile konuşuyorum ulan karınca ile konuşulur mu dersin ama konuşuyorum. Ne bileyim köpekle konuşurum.
Vehbi DiNÇCAN: Karıncalarla kuşlarla böceklerle konuşuyorsunuz, acaba İstanbul’daki ayılarla konuşsanız onlara da biraz olumlu mesajlar verseniz nasıl olur?
Mustafa TOPALOĞLU: Bu sene tüylerini dökecekler.
Şahin BÜYÜKKAYA: Erol Büyükburç, Mustafa Topaloğlu’nu ben uzaylı yaptım diyor ?
Mustafa TOPALOĞLU: Kimse kimseyi bir şey yapamaz ya. Yok öyle bir şey. Öyle düşünmüşse yani ne bileyim.
Uğur GÜNERİ: Senin uzaylığın İngiltere-Türkiye maçı 6-0 sen o zaman uzaylı oldun hatırlıyorsun değil mi? Seninle iddiaya girdik. Dedin ki 6-0 tarih yazmaz. İşte sen o gün uzaylı oldun 6-0 kazandık ve benden bir palto kazandın.
Mustafa TOPALOĞLU: Doğru işte buyurun, bugüne kadar söylemlerimde ne dediysem hepsi gerçekleşti. Ben bir kahin değilim ama hissiyatım böyle.
Şahin BÜYÜKKAYA: Geçen gün Asena, beni Mustafa Topaloğlu keşfetti dedi. Asena’yı nerede nasıl keşfettin ?
Mustafa TOPALOĞLU: Doğru, bir oryantal yarışması vardı. Tamer Köksal diye bir yönetmen arkadaşımız var ona ziyarete gittim. Onlar Star’a gelmişlerdi. Oryantal yarışması var gel jüride sende ol teklifinde bulundu. Ama Asena o yarışmada o kaybetti. Geldi bana sarıldı, “Mustafa Abi benim hakkımı yediler” dedi. Asena’ya dedim ki ya sen şöhret olacaksın, ötekiler bir şey olmayacak. Sen daha iyi oynadın. Ben de diğer yönetmen arkadaşa Erşan Başbuğ’a söyledim. Aldı onu yılbaşı programına koydu. Asena öyle şöhret oldu. .
İdil ÇELİKER: Sibel Can’ı da sen mi keşfettin?
Mustafa TOPALOĞLU: Sibel Can dansözdü. Bir gün benim Ankara Başkent Gazinosu’nda yanımda şarkı söyleyince Sibel sen oryantalliği bırak şarkıcı ol dedim.
Nurettin SOYDAN: Adadan dönünce Türkiye’de neyin değişmesini umuyorsun?
Mustafa TOPALOĞLU: Birbirinin ruhundan anlayan insanların kendi içindeki özgürlüklerine saygı duyarak geleceğe mutluluğu taşımaları geleceği aydınlık tüm Türkiye aydınlık dünyayı taşımak. Onları mutlu görsem kavgasız bir Türkiye görsem en büyük mutluluğum o olur yani.
İdil ÇELİKER: NASA gökyüzündeki yıldızları satıyor belgelerini veriyor?
Mustafa TOPALOĞLU: Bana sormadan kimse bir şey satamaz!
Şahin BÜYÜKKAYA: Bülent Ersoy ile mahkemen vardı ne oldu?
Mustafa TOPALOĞLU: Şakaydı o şakayı ciddiye aldı vallahi tillahi! Mahkemeye gittim. Oldu iki üç yıl oldu, davayı o kazandı ama ortada dava yok. 7 bin TL ödedim, ödedim ama helal etmedim niye ben şakaydı ya. Bizim aramızda bir saatlik küskünlük olabilir bir saat sonra biter...
Nurettin SOYDAN: Hayatının en pahalı şakası Bülent Ersoy’a yaptığın şaka mı?
Mustafa TOPALOĞLU: Evet en pahalı şakam o. Artık onunla şaka yapmam. Şaka olduğunu hepimiz biliyoruz ya. Espri olduğunu ya ben o anda kavga ettim ama bir saat sonra üzüldüm ya. Kimseyle küs olamam ki yani.
Vehbi DiNÇCAN: Gündemi takip ediyorsun herhalde Ferdi Tayfur-Ata Demirel’e senaryosunu kaptırmış!
Mustafa TOPALOĞLU: Kapmacaları yazmaya kalksanız koparmaca olur kimsenin eli ayağı kolu kalmaz.
Vehbi DiNÇCAN: Senin kaptırdığın şarkı var mı?
Mustafa TOPALOĞLU: Dolu ya dolu, Kayahan kaptı asıl adı ‘Yalnızlık’ Tarkan kaptı ‘Şıkıdım şıkıdım’ müziklerini benim yazdığım çok var. Şarkılarıma benzer çok var ama ben onları artık ayırmak da istemedim.
Şahin BÜYÜKKAYA: ‘Yıkılmadım Ayaktayım’ bu şarkıyı Mahsun’a sen mi verdin?
Mustafa TOPALOĞLU: Ben verdim Albümde sözleri bana yazdı müzikleri kendine yazdı. Ama o müzikleri ile de uğraştı yani. Müziklerle çok uğraştığı için ona helal ettim. Mahsun ile bir sorunum yok.
Nurettin SOYDAN: Mahsun ceketini alıp gitmişti sana göre hâlâ ayakta mı?
Mustafa TOPALOĞLU: Mahsun bana çok Kartalkaya’ya gittim kar vardı üzerimde. Bir deri pardösü vardı onu bana hediye edilemeyecek zamanda hediye etti. Dedim ki Allah’ım senin işini gücünü rast getirsin. Gönlümü aldı yani o anda hediye edilecek bir konum yoktu yani. Herkes yapamazdı onu. Sanat için beni çok seviyordu yani ne bileyim o sevgi de onu... Sinema işine girdi. Başarılı şu anda Türkiye’nin iyilerinden yani.
İdil ÇELİKER: Özcan Deniz, Mahsun Kırmızıgül, Alişan. Hangisi daha başarılı?
Mustafa TOPALOĞLU: Onların zor günlerinde onlara destek oldum. Mahsun’a ben ilk karşılaştığım an dedim ki sen sanatçı olma sen artist ol dedim. Sorabilirsiniz senin tipinde bir adam yok. Senin sinema tipin var dedim. Yıllar sonra geldi sanatçı oldu ondan sonra yine aynı yere geldi. Mesela bunu İbrahim Tatlıses başarmak istedi sinemada ama yapamadı. Mahsun başardı. İbrahim’e gerek yoktu zaten. İbrahim öyle bir sanatçıydı ki onun artist olmasına gerek yok zaten.
Şahin BÜYÜKKAYA: Özcan Deniz’i nasıl değerlendirirsin?
Mustafa TOPALOĞLU: Özcan’ın dünyası karışık onu hala anlamış değilim. Tesadüfler bir araya getirmiyor bizi ama Özcan’ı anlayamadım, ne yapmak istediğini anlayamadım.
İdil ÇELİKER: Alişan’ı anladın mı?
Mustafa TOPALOĞLU: Alişan ortalarda idare ediyor!
İdil ÇELİKER: Görüşüyor musun hâlâ bu üçlü ile?
Mustafa TOPALOĞLU: Hepsiyle görüşüyorum bir tek Özcan ile görüşemiyorum.
Nurettin SOYDAN: Senin bir sözün var tarihe geçti. Sen demiştin ki “Etiler’e akıllı bina yaptılar ama içinde akıllı adam yok!”.
Mustafa TOPALOĞLU: Akıllı adam yok evet. Büyük sözü dinlemek ileriyi gören insanı dinlemek akıllı adamın işidir. Yani senin aklın daha büyüktür benim aklım büyüktür bu etik olmayan bir düşüncedir. Herkesin aklına saygı duyacaksın. Yani benim göremediğimi sen görürsün, senin göremediğini ben görürüm. Eğer böyle bulursak birbirimizi o zaman başarı orada iyi bir takım oyunu olur yani.
Nurettin SOYDAN: Prestij Müzik’te takım oyunu yoktu yani öyle mi?
Mustafa TOPALOĞLU: Yoktu, ben ayrılınca ben onlara kızınca o takım oyunu bozuldu. Niye hiç eğitimli değillerdi o işten fazla anlayan insanlar değildi. Sadece bir şarkı gelirdi bir şarkıya güzel derlerdi. Ama bu şarkının makamı ne desen bilmeyecek. Bu şarkıyı yap desen yapamayacak. Sadece bu şarkı tutar demekle müziği bilmek komik. Komikler bir aradaydı. O komikler bu işi nasıl götürürdü, götüremediler. En azından yine devlet yapılanmasını düzeltebilirdim yani beni üzüp beni kızdırmasalardı. Orada bir bağ kurup onu veya ne bileyim yaptıkları albümlerde zarar etmezlerdi yani.
Nurettin SOYDAN: Senin bir klibin Amerika’da ses getiriyor biraz ondan bahseder misin ne oldu da ilgi gördü? Bir de Obama şarkın var?
Mustafa TOPALOĞLU: 1983 yılında Parmağında Yüzükler aslında Avrupa’ya giden türkülerden birisidir: Yani bugün Balkan ülkelerine gittiğin zaman ne bileyim Almanya’ya Parmağında yüzükler ile gittikten sonra mağazaya girdik Parmağında Yüzükler’i bilen insanlar vardı. Avrupa’ya giden türküdür Parmağında Yüzükler. İlk onunla gittik. Şimdi 25 yıl sonra ‘Muallim’ adlı şarkım orada gündem yarattı. Ben de anlayamadım garip bir şey yani. Dünya bir kargaşa ve savaş içinde. Obama’nın babasının Müslüman olması yüzünden savaşları durdur, durdurabilirsin diye bir şarkı yazdım. O da izlenme rekorları kırıyor yani. Zencilerin en çok sevdiği şarkı şu anda. Zaten 1956 yıllarında Bluuz tarzı Amerika’da moda o tarzda.
Vehbi DiNÇCAN: Survivor’a gideceksin bir mecrada yaşayacaksın sonrasında Mustafa Topaloğlu ne yapacak. Dizi mi çekecek beste mi?
Mustafa TOPALOĞLU: İnsan hayatta bütün varlıklar her gün değişiyor yani. Her gün değişime uğruyor göremiyoruz biz yani. Vallahi billahi şu tabak bile değişime uğruyor ama biz göremiyoruz bunu. Zamanla bir bakacaksınız eski kırılacak yani. Elbette her gün değişen insan o hayat şartları orada ama benim bir tek insanlığımı değiştiren bir şeyi Allah’tan olmasın diye dua ederim. Dönüşümde Levent Kırca ile bir sinema filmi çekeceğiz. “Goodfather’ türü bir film olacak. Hikayesini Levent Kırca yazmış müthiş bir komedi. Mafya ile başka bir şey anlatacağız aslında...
İdil ÇELİKER: Ha Babam Uzayda diye bir dizi çekiliyor, orası için sana bir teklif geldi mi?
Mustafa TOPALOĞLU: Yok yeni bir şeyde olmak isterim . İlk Cem Yılmaz çektiğinde gelip bana teklif etmeliydi yani “Abi ben bir uzay filmi çekiyorum birlikte oynayalım” demeliydi Cem Yılmaz. İlkinde yapmadı. Bunlar kendi başlarında yapıyorlar. Sizin gözünüzde düşünün bir Cem Yılmaz’da oynasam muazzam olurdu yani. . Ego var burada başka bir şey yok Yani insan yapısında ego olmamalı.
İdil ÇELİKER: Şöhretten hiç yoruldun mu? Bıktın mı memur olsaydım falan dediğin oldu mu?
Mustafa TOPALOĞLU: Yok be. İnsanları mutlu etmek mutluluğum olduğu için en güzel yol bu yani bir daha doğsam yine sanatçı olurum. Eğer ruhunda ben şöhret olacağım diye bu işi yapıyorsan bence ne şöhrettir ne sanatçıdır. Ben farklı bir şeyler yapacağım insanlara. Bende bu Allah’ın verdiği yetenek var anlatacağım diyorsa buyursun yapsın. Eğer şöhret olgusu yaparak bu işi yapıyorsa zaten şöhret değildir zaten sanatçı değildir.
Şahin BÜYÜKKAYA: En çılgın hayalin ne?
Mustafa TOPALOĞLU: Yukarıdan insanlara para atmak.
Uğur GÜNERİ: Muhteşem Süleyman’da hangi rolü oynamak isterdin? Hürrem mi? Küçük Mustafa mı?
Mustafa TOPALOĞLU: Oynamak istemezdim.
İdil ÇELİKER: Kadına şiddete nasıl bakıyorsun?
Mustafa TOPALOĞLU: Bütün erkekler kadınların ata olduklarını bilirlerse bu sorun kalkacak ortadan. Kadın atadır topraktır yani. Allah ona yaratıcı özeliği verdiği için onu ata olarak kabul edecek. Bu kabullenme zaten saygı ve sevgiyi beraberinde getirir. Kadınlarda sahiplenme hissiyatı vardır. Bu hissiyat onların hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal gibi helaldir. Niye o dünyaya getiriyor yani. Şimdi biz bitkiyiz erkek bir bitki, Anada bir topraktır yani. Bunu bilirlerse sorun kalkar gibi.
Nurettin SOYDAN: Adada kaç hafta kalacağını umuyorsun? Ziyaretine ilk kimi isteyeceksin?
Mustafa TOPALOĞLU: Zannediyorum beni bırakmazlar. Niye bıraksınlar ki bulmuşlar yani. Düşün birlikteyiz adadan gönderir misiniz göndermezsiniz ya. Vallahi orada karar vereceğim. Bakalım en fazla kimi özleyeceğim daha bilmiyorum. Şu an ortadayım.
Kebaplar rüyama girecek
Mustafa Topaloğlu ile ünlülerin kebapçısı Hacıdan’ın dostluğu yıllar öncesine dayanıyor. Gayrettepe’deki Hacıdan’a bir gün dahi gitmemezlik yapmayan Topaloğlu, “Buraya gelmediğim gün kendimde bir eksiklik hissediyorum” diyor. Uzaylı Mustafa, “Survuvor’da yokluğuna dayanamayacağım şeylerin başında kebapların gelecek. Rüyama girecek” dedi. Hacıdan da, “Acun izin versin, size Ada’da ziyafet çekerim” diyerek onu teselli etti. güneş.com.tr