KURTLAR VADİSİ?NİN ASLAN BEY?İ KONUŞTU: SİNEMA POPÜLİSTLİKTEN KURTARILMALI
Deli Yürek ve Kurtlar Vadisi dizilerindeki, Bozo ve Aslan bey karakterleri ile çok sevilen ünlü oyuncu Selçuk Yöntem tatil yaptığı Kemer Resort Hotel?de, Saffet Yenigün?ün sorularını yanıtladı. Yöntem, ?Sinema popülistlikten kurtarılmalı. İyi sinema filmi, iyi oyuncularla yapılabilir? dedi.
Röportaj: Saffet YENİGÜN
Rol aldığı tiyatro, sinema ve dizi filmlerle oyunculuk gücünü kanıtlayan son olarak rol aldığı Kurtlar Vadisi dizisinde ki, Aslan bey rolü ile halkın büyük beğenisini toplayan Selçuk Yöntem, tatil yaptığı Kemer Resort Hotel?de Saffet Yenigün?ün sorularını yanıtladı.
Kemer Resort Hotel Genel Müdürü Ruhi Çuhadaroğlu?nun akrabası olan Yöntem sırası ile Suyun Öte Yanı 1991, C-Blok 1993, Yaz Yağmuru 1993, Süper Baba 1993, İstanbul Kanatlarımın Altında 1996, 80. Adım 1996, Sıcak Saatler 1998, Çiçeği Büyütmek 1998, Kaçıklık Diploması 1998 Murat, Figüran 1999 Sırrı, Çatısız Kadınlar 1999, Şarkıcı 2000 Doktor, Acı Gönül 2000, Taksim-İstanbul 2000, Ateş Dansı 2000, Kimsecikler 2000, Şaşı Felek Çıkmazı 2000, Şehnaz Tango 2000, Üzgünüm Leyla 2000 Orhan Abi, Deli Yürek-Boomerang Cehennemi 2001 Bozo, Kurtlar Vadisi 2003 (Aslan Akbey) gibi Dizi ve Sinema filmlerinde rol aldı.
Selçuk Yöntem kimdir?
Selçuk Yöntem, Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümü mezunu, Devlet Tiyatrolarında 25 yıllık profesyonel olarak oyunculuk yapmış, özüne tiyatro ile başlangıç yapmış, sinema ve dizilerle devam eden bir sanatçı.
Tiyatro Bölümü bizim dönemimizde 5 yıldı ondan sonra Akademi bağlanınca dört yıl oldu. O zamanlar Devlet tiyatrosu?nun ana kaynağıydı hala da öyle ama hemen devlet tiyatrolarına girilebiliyordu fakat artık bölge tiyatroları var, ilk önce oraya giriliyor. Yani artık eskisi gibi bu konular kolay ve güzel gitmiyor bu konuda.
Devlet tiyatrosu dönemi ne kadar sürdü ve nasıl geçti?
Devlet Tiyatrosu yaşantım 25 yıl sürdü. 2000 yılında Devlet Tiyatrosundan bazı nedenlerden dolayı ayrıldım. Devlet Tiyatrosundayken çok güzel ve farklı projelerde iyi yönetmenlerle çalıştım. Benim için hiçbir zaman unutamayacağım verimli yıllar geçti.
25 yılın sonunda neler yaptınız?
Tiyatroya devam ettim. Şu anda hala devam ediyoruz. Bu arada dizilere devam ettim. O dönem Üzgünüm Leyla vardı. Daha sonra, Deli Yürek dizi ve Sinema filmi ardından da Kurtlar Vadisi geldi.
Üzgünüm Leyla adlı dizide de bir kitleye ulaştınız ama bu Deli Yürek ve Kurtlar Vadisinde ki kadar olmadı. Bu dizilerde karakterler ve oyuncular değişti ama siz hep vardınız. İki karakterde de büyük bir benzerlik vardı.
Deli Yürek, meselelere başka bir açıdan bakıyordu. Kurtlar Vadisi başka bir açıdan bakıyordu. Onun için esasında bakış yerleri farklı ama aynı noktalardan yürüyordu. Benim rolüm de onun için Deli Yürek dizisinden farklı bir karakter değildi. Onun için o benzerliği götürdü ve öyle devam etti. Bunun dışında başka karakterler yaratıldı. Aslında Kurtlar Vadisi ve Deli Yürek karakterleri arasında çok büyük farklılıklar vardı. Özünde bir birlik vardı. Mafya-Devlet ilişkileri benzerdi ama benim rolümün de bir devamı gibiydi.
Bu iki diziye benzer çok sayıda mafya ve polisiye diziler o dönem yapıldı ama hiçbiri bu iki dizi kadar tutulmadı. Çok da benimsendi. Oyuncuların bir çoğu seslendirmelerini başkalarına yaptırıyorlardı. Daha bir rol havası vardı. Ancak sizde ve sizin gibi birkaç oyuncu da aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Siz kameranın dışında da aynı mizaca, aynı ses tonu ve karizmaya sahipsiniz. Bu özdeşleşmenin size yansımaları nasıl oldu?
Öncelikle bir aktör bütün malzemesini kendisi kullanmalı. Bir aktörün de en önemli enstrümanı sesidir. Kendi sesini kullanamıyorsa orada bir eksiklik var demektir. Tabii ki Türkiye?nin şartları değişiktir. Bu şekilde olanları çok fazla eleştirmek istemiyorum ama olması gereken nokta budur. Batıda böyle bir şey göremezsiniz. Eğer bir aktör kendisini seslendiremiyor ve oynayamıyorsa öyle bir rol alamaz. Biz kendi gerçeğimize göre böyle yaşıyoruz ve böyle de yaşamak zorundayız çünkü, kaynağımız ve kapasitemiz belli.
Halkla ilişkiler konusunda tabii ki çok güzel şeyler yaşıyoruz. Bizim halkımız çok duygusal ve bazı şeyleri gerçek zannedebiliyor yada bizimle espiri yaratıyor bilmiyorum. Zannediyorum, benim rolüm onların gözünde bir güven duygusu yaratmış olmalı ki bana her zaman öyle davranıyorlar. Çok güzel diyaloglar yaşıyoruz. Benim ölmemi hiç istemediler. Çok güzel ve mesafeli bir ilişkimiz oldu ve aynı şekilde devam ediyor.
Hiç oynadığınız rolün havasına girdiğiniz dönemler oldu mu?
Mümkün değil. Böyle bir şey olması doğru bir şey değildir. Siz sahnede, sinemada rolünüzü oynarsınız. Ancak kendi yaşamınızda, kendi karakterinize de hayatınızda yapışırsınız. Çünkü o başka bir psikolojidir ve başka bir rahatsızlıktır. Her katili oynayanın katil olduğunu düşünsene. O başka bir şeydir ve saygınlığı da oradadır zaten. Orada öyle giyinirsin. Oyunda öyle gerekiyordur. Ancak sosyal hayatta kendine göre bir çizgin vardır. Başka türlü giyinirsin. Onun için kabullenilebilecek bir şey değil.
Deli Yürek ve Kurtlar Vadisi, uzun soluklu yapımlar, dizi filmler olduğu için insanlar çok fazla kabullendiler beklide. Bir Al Pacino mafya yada polisiye macera filmelerle özdeşleşmiş bir karakter oyuncusu sizin bu uzun soluklu dizilerin ardından farklı tarzda yapımlara yönelmenizle birlikte ortaya bir takım kaygılarda çıkabilir mi?
Siz en son neyi oynuyorsanız halk onu hatırlıyor. Bu dizilerin öncesinde ben ?Üzgünüm Leyla? adlı dizide şoför Orhan rolündeydim ve insanlar öyle tanıyordu. Ondan önce kötü adamdım. Herkesin son rolü hatırlanıyor. Ancak hayat bazen zorluyor. Önünüze öyle bir senaryo geliyor ki, beğeniyorsun. Ancak beğenmesen de bundan önceki şöyleydi bu da öyle olsun diyebiliyorsun. Benimkiler biraz peşpeşe geldi ve uzun sürdü. Zannediliyor ki artık ben hep aynı kişiyi oynuyorum. Bizde her şeye kolay tarafından bakılıyor. Sen bu tarz rolü iyi yapıyorsun. Senin karizman bu role çok müsait. Biz seni bu projede değerlendirelim. Ancak bundan sonra öyle olacak diye bir şey yok ama mesala bu Star Tv?de yeni başlayacağım polisiye dizide Komser rolünde oynayacağım. Ancak arada nüanslar var ve onlarda önemli. Bu oyunda daha duygusal ve ayakları yere basan bir Polis rolündeyim. Ancak artık bunların ardından tam bu rollere tezat bir komedi yapmak istiyorum.
İki dizinin girişinde de Türkiye ile hiçbir alakasının olmadığı yazılıyordu. Alakası size göre yok muydu?
Olmaz olur mu vardı tabii ki. Ancak o yazılması gereken bir yazıydı belki de. Gerçekler esasında her ülkede aşağı yukarı aynıdır. Burada birebir yansıtılmasa da bazı gerçekleri estetik anlamda değerlendirmek olarak ortaya çıktı. Yani bir kişinin karakteri farklı bir kişinin karakteri ile karıştırılarak başka bir karakter yaratılıyor ve orada ki özdeşleşmeleri de seyirci kendisi yargılıyor ama birebir gündemde bizim dizilerde ortaya konmuştur. Bu da vatandaşın ilgisini çekmiştir. Kıbrıs, AB meseleleri, geçmiş ve şimdiki bağlantılar ortaya konmuştur.
Sizin dizide oyunculuk ve karakter anlamında beğendiğiniz isimler kimlerdi?
Esasında hepsi iyi karakterlerdi. Kurtlar Vadisinde Devlet Tiyatrosunun çok önemli oyuncuları vardı. Laz Ziya?yı oynayan İstemi Betil, Baykal Saran çok iyi oyunculardı.
Dizide oynayan fakat dizinin tutkunu olanlar var mıydı?
Tabii ki. Neredeyse herkes dizileri kaçırmadan izliyordu. Bazen hep beraber seyrediyorduk. Bazı yerleri eleştiriyorduk.
Kurtlar Vadisi ekibi ile ilgili bazı olaylar gündeme geldi ve çok sayıda oyuncu diziyi bıraktı. Bu konudaki düşünceniz ne?
Ben bu olaylar yaşanmadan çok önce diziyi bırakma kararı almıştım. Çünkü her dizinin ve o dizide ki oyuncunun bir limiti var. Kendinize ait prensip ve ilkeler de vardır. Bunlar karşı noktalarla kesişmediği zaman bazı şeyler zedelenmeye başlar. Benim içinde olay böyle yaşandı. Bundan sonra çıkan olaylar olmasa da ben zaten ayrılıyordum. Olayların yaşlanması da toplumun kendi değerlendireceği bir şey.
Hangisi sizi daha çok tatmin ediyor. Sinemamı, tiyatromu?
İkisi de çok farklı. Ancak tiyatro çok zor. Birebir seyirci ile canlı ilişki içerisindesiniz. Orası gerçek bir aktörün kendini kanıtlayabileceği bir meydan. Ancak, sinema ve dizileri yapmak ekranın karşısında daha kolay. Ancak sinemanın farkını çözemeyen bazı tiyatro oyuncuları da ekran karşısında çok tiyatral kalırlar. Tabii ki sinemanın lezzeti farklı. Daha büyük kitlelere ulaşıyorsunuz.
Amacım iz bırakacak çok iyi bir sinema filminde çalışmak.Bizim sinemamız sektör olmamış. Sinemadan kazanılan paralar sinemaya dönmemiş. Senaryo yetersiz. Sinemayı popilizmden kurtarmak lazım. İyi sinema filmi, iyi oyuncularla yapılabilir. Ancak yine de asıl mesele senaryo. İyi bir sinema filmi, İyi bir senaryo ile %50 yapılmış oluyor zaten.
Türkiye?de çok sayıda emektar tiyatro oyuncuları var. Fakat onları sinema ya da dizi filmlerde göremiyoruz. Aslında bu isimler Sinema için çok iyi birer malzeme değil mi?
Kesinlikle öyle ancak, araştırmacılık yok. her şeyin kolayına bakıyoruz. Çevremizde ve ortalıkta görünen ne varsa onları değerlendirmeye kalkıyoruz. Şimdi artık onlarda tıkandı ve araştırmaya yavaş-yavaş başladılar. Çünkü malzeme kalmadı. Aslında birçok ilimiz ilçemizde çok büyük malzemeler var. Çok değerli arkadaşlarımız ve gençlerimiz var. Araştırılmalı yoksa aynı şeyler dönüp durur.
Dizi filmlerin ardından başınıza gelen ilginç olaylar vardır. Bir örnek verebilir misiniz?
Trafikte arabamla ilerlerken bir taraftan cep telefonu ile konuşuyordum. İlerde Polis çevirdi. Eyvah dedim. Çekime gidiyorum o yüzden falan dedim. Abi ne telefonu bana imzalı bir resim ver dedi. Buna benzer olayla yaşıyoruz.