MURAT EVGİN PATLADI: BİRAZ FAZLACA TERBİYE ALDIK, ETRAF ÖKÜZ DOLU, AYI DOLU
Başarılı magazin röpotörü Olcay Ünal Sert, bambaşka Bir Şehir? adlı yeni albümüyle büyük ilgi gören Murat Evgin?le çok özel bir söyleşi gerçekleştirdi. Ünlü besteci yaptığı müzikten özel hayatına, çok özel anılarından Erol Evgin?e, politikaya bakış açısından günümüzde yaşanan ilişikilere tüm soruları samimiyetle yanıtladı. Yakışıklı şarkıcı çarpıcı itiraflarda bulundu.
Yakışıklı şarkıcı çarpıcı itiraflarda bulundu. Murat Evgin "Aileden biraz fazlaca terbiye almışız, etraf öküz dolu, ayı dolu" diyerek tepkisini ortaya koydu.
-Yeni albümünüz patlama yaptı?
-Evet, patlama yaptı.
-Bu ilgiyi bekliyor muydunuz?
-Evet çünkü biz bu albümü yapmadan önce "Bambaşka Bir Şehir"i, Arka Sokaklar dizisinin hayranları You Tube'e koymuşlardı ve 200 bin kişi izlemişti. Bu ilgiyi bekliyorduk. Araya bir de askerlik girince 6 ay dinleyip kritik etme durumu ortaya çıktı. Döndüğümüzde beğenmediğimiz kısımları çıkarttık ve bu benim en uzun zamana yayılmış albümüm oldu, 1,5 senede bitti. Bunların etkisinin olduğunu düşünüyorum. Onun dışında Arka Sokaklar dizisinin şarkısı, benim Sezen Aksu'ya yazdığım şarkı ve Bartın'da yaşayan hayranım Zülfü Cengiz'in şarkısı gibi ilgi çekici konular da var. Şu anda ilgiden çok memnunuz.
-İstiklal'de çok dikkat çekiyor. Ben ilk dinlediğimde tek solo söylemediğinizi fark ettim.
-Evet, vokaller benim sesime uygun hepsi ama gene üç farklı vokal var ve grup sound'u gibi.
-İstiklâl'de şarkısı neyi anlatıyor?
-Bizim çocukluğumuzdan beri gezdiğimiz, bizim müziğimize katkısı olan, bizim müziğimiz oluşturan öğeleri, İstiklâl'i anlattık. Bu şarkı İstiklâl'de geçen bir aşk hikayesini anlatıyor.
-Sizin de İstiklâl'de yaşanmış mutlaka anınız vardır değil mi?
-Taii canım anılarımız çok. Lise çağlarından beri herkes sevgilisini alıp bir İstiklâl Caddesi'nde yürümüştür yani. Şarkı da biraz onu anlatıyor.
El ele yürürdük senle İstiklâl'de?
Hapsettin kendi kendini bensizliğe
Birgün bana rastlarsan İstiklâl'de,
Anılar sorarsa kalbine gülümse
Böyle geçmişe yönelik mesajlar var.
"Düzenli bir hayat sanatçı için ters görünse de aslında bizi çok besleyen bir şey."
-Evlilik nasıl gidiyor?
-Çok güzel gidiyor. Gerçekten aile kavramı ve düzenli bir hayat sanatçı için ters görünse de aslında bizi çok besleyen bir şey. Çağımızda bir güvensizlik sorunu var! Güven duygusu, aidiyet ve sadakat duygusu, bunlar biraz azaldı gibi geliyor günümüzde. Aslında bunlar insanı besleyen mânevi duygular.
"Şu anda bize empoze edilen cinsellik, herkesin herkesle her istediğini yaşaması ve ertesi gün tanımaması?"
Olcay Ünal Sert, Murat Evgin ile başarılı bir röportaj gerçekleştirdi.
-Günümüzde yaşananları nasıl buluyorsunuz?
-Şu anda bize empoze edilen cinsellik, herkesin herkesle her istediğini yaşaması ve ertesi gün tanımaması, bunlar çok Amerikanvari şeyler gibi geliyor bana. Buna katılan bir kesimde var ama yine de buna kapılan kesimlerde bir süre sonra sâdakati ve maneviyatı arıyor. O yüzden evliliğin iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Ben biraz eski kafalıyım? (gülüyor)
-Senin de çılgın zamanların olmuştur ama?
-Çılgın derken, ben çok çekingendim. Hep böyle çekingen yetiştirilmiş bir çocuktum. Aileden belki de biraz fazlaca terbiye aldık. Hayata atıldığımızda da herkesi öyle zannettik ama bir baktık ki, öküz dolu, ayı dolu! (gülüyor) Sonra tabii bizde biraz açılmaya, ortama alışmaya başladık. Gerçekten biraz fazla terbiyeli yetiştiğimi kabul ediyorum.
-Hollywood'ta ki fotoğrafın gibi?
-Çok sağol. (gülüyor)
"Sezen'e aşıktım"
-'Sezen Aksu'ya aşığım' dediniz?
-Evet, aşıktım? 19, 20 yaşına kadar bayağı ciddi ciddi aşıktım. Seninde sitende yer verdiğin gibi, birçok kişi de oradan öğrendi zaten.
-Öyle mi?
-Evet. 3 yaşında beni dudaklarımdan öpmüş ve ben ona aşık olmuşum. 19, 20 yaşıma kadar bu böyle devam etti. Onu her gördüğümde çok heyecanlanırdım. Bizimkiler de takılırdı, Sezen de bilirdi bunu. Derlerdi ki; 'Çocuğu 3 yaşında bir öptün kendine gelemedi'
Böyle bir çocukluk dönemim geçti.
Her halde rüyâ gibi bir şey olur. Gerçekten Sezen'e ulaşmak çok zor. Onun için bestelediğim, "Seni Uzaktan Sevmeme İzin Ver" adlı şarkıyı yolladım ama bir cevap alamadım. Çok yoğun çalışıyor, anca yüz yüze görüştüğümüzde sorucam, beğendiniz mi şarkıyı diye?
-Sezen Aksu gençlere çok destek veriyor, CEZA ve HEPSİ Grubu ile de düet yaptı?
-Evet seviyor, CEZA ile düeti çok güzeldi. Bana da belki cevaben bir şarkı yazar?
"Erol Evgin'i geçmekle yükümlü değilim"
-Erol Evgin gibi çok ünlü bir babanın oğlusunuz. Her zaman soruluyordur mutlaka ama, belli bir ikon olmuş, belli bir yere gelmiş kişileri geçmek biraz zordur. Babanız da çok başarılı?
-Orada bence bir hata var. Hep böyle düşünülüyor; Erol Evgin'i geçmek? Erol Evgin'i geçmekle yükümlü biri değilim. İkincisi zaten onlar 30 yıl önce başlamış, nasıl yetişebiliriz ki. Ama hep size en yakın ünlü ile kıyaslanırsınız. Demir Demirkan hep Sertab Erener'le kıyaslanır. Kendisi de söyler röportajlarında. Benim babamla yarışmak gibi haşa öyle bir niyetim hiç yok. Ben sadece 'Aynsı iştir kişinin lafa bakılmaz' diye bir ata sözümüz var, gerçekten işe bakılması taraftarıyım. Bir insanı eleştirecekseniz, ya da onunla ilgili fikir yürütecekseniz, onun yaptığı şarkıları, dizi müzikleri neyse işte onun işine bakılmalı diye düşünüyorum. Bunu yapan da çok az kişi var Türkiye de.
-Tarz olarak farklısınız.
-Farklıyız, tabii. Zaten ben ona şarkılar vererek başladım. Onun için hiç onunla yarışmak gibi bir hataya düşmem.
-Bu albümde biraz daha müzikal anlamda kişiliğini bulduğunu düşünüyorum.
-Tabi. 99 yılında ilk "Seni Ellere Verdim"i yaptığımda, o şarkı çok patlamıştı. Sonra "Şehit" şarkısını Hülya Koçyiğit ile birlikte kliplendirdiğimiz de, o da çok ilgi görmüştü ama biz sansasyonu, skandalı olmayan sanatçılar olduğumuz için, yaptığımız işler albüm albüm, adım adım üst üste konulunca fark ediliyor. Yoksa ben ilk albümümde "İşte Öyle Bir şey"e cover yaparak çıkabilirdim. Yanıma da bir manken alırdım, onunla da ikide bir bar kapısında görüntü verirdim ama saygı görürmüydük orada bir soru işareti var. Çok ünlü olurduk ama saygı duyulurmuyduk acaba? Hep bunu düşünüyorum ben.
"Aa bugün ben bunlaymışım diyorum!"
-Reklâm aşkı size de mutlaka gelmiştir değil mi?
-Tabi. Zaten bize sormadan bizim hakkımızda haber yapan bayanlar bile oldu. Gazeteyi bi açıyorum, 'Aa bugün ben bunlaymışım' diyorum. Kim çıkarmış bu haberleri, benim bilgim yok tabii. Zaten o tarz haberler de bizim fotoğrafımız küçücük, kızın fotoğrafı kocaman basılıyor! Kızın fotoğrafı da mutlaka mayoludur?
-Davut Güloğlu demişti bana da, "Olcay, gözlerden ırak hiç kimsenin bilmediği bir yere gitmişsen ve orayı da kameralar bulmuşsa bil ki satılmışsındır!" demişti? Böyle bir şey mi?
-Tabii, doğru. Benim de böyle bir garip anım olmuştu. Daha henüz üniversitedeyim, ilk albümümü çıkarmışım. Bir kız arkadaşım var. Öyle üstümün çok bakımlı olmadığı bir gün, 'öyle kimsenin bilmediği yerlere gidelim' dedim. Bir yere gittik, bir masaya oturduk, salona bir oturdum Şengül Balıksırtı'nın yanına oturmuşum! Ama neyse ki ya fark etti, ya da yazmadı bilmiyorum. Ama hep ben bu tarz olaylardan kaçmaya çalıştım. Çünkü müzisyenseniz müzikle ilgili haberlerinizin çıkması lazım. Diğer haberler daha çok çıkarsa bu sefer, halk sizi işi gücü olmayan ama gazetelerde çıkan adam olarak algılamaya başlar. Ünlü ama neden ünlü olduğu bilinmeyen gibi! İşte bundan hep kaçmaya çalıştım ben.
"Bir ara Zeki-Metin gibi olduk..."
-'Benim haricimde Ajdar bile Beyaz Show'a çıktı' demiştiniz? Hâlâ teklif yok mu Beyaz Show'a ?
-Beyaz sağ olsun çağırdı beni şovuna ama hep babamla çağırdığı için kabul etmedim. Kendi çalışmalarımı anlatmak istediğim için reddettim. Eğer ortak bir proje varsa babamla görünmekten çok mutlu olurum. Kesinlikle bir sıkıntım olmaz. Ama ortak bir şey yapmıyorsak gereği yok. Bir ara biz Zeki-Metin gibi olduk. Babam yeni kaset çıkarıyor, 'oğlunuz da gelsin' diyorlar. Ben yeni kaset çıkarıyorum, 'babasıyla gelsin' diyorlar. Onun için Zeki-Metin gibi olmuştuk, bu durumu biraz ayırmak lazım..
-Kaç doğumlusunuz?
-77. Yaş yavaş yavaş kemâle eriyor!
"Herkes politik olmak zorunda değil"
-80 ihtilalinden sonra gençlik apolitik yetiştirildi. Sen nasıl buluyorsun bu durumu?
-Herkes politik olmak zorunda değil. Meselâ Erol Evgin de döneminin en apolitik ismiydi. Ama hem sağı, hem solu buluşturan bir isimdi. Ona politik görüşü olan insanlar daha sonra şöyle demiş mesela: 'hapishane de gizli gizli biz seni dinlerdik. Bizim çevre de pop şarkılara, hafif şarkı gözüyle bakılıyor ama biz yine de gizli olarak sizi dinlerdik?'
İnsanın bir doğası var onu değiştiremiyor insan politika da olsa! Birde politik olmak, sevimsiz olmak, illâ protest olmak anlamında değil. Meselâ Gandi, güler yüzüyle bir ülkeyi değiştirmiştir. Atatürk'te dünyanın en ılımlı, ama en uzun dönemli devrimini yapmıştır bakıldığı zaman. Savaşta asmadan, kesmeden yıllar içinde oluşturmak istediği şeyi, topluma alıştıra alıştıra yapmıştır. Bizde "Şehit" şarkısında sosyal bir konuya değindik. Hülya Koçyiğit hiçbir şey beklemeden geldi kilpte oynadı. Daha önce trafik terörü ile ilgili bir şarkı yazmıştım. Baktığınız zaman bunlar da sosyal konulara değinen şarkılar. Ama politik olmak illâ sevimsiz olmak, asık suratlı olmak anlamına gelmiyor.
-Albümde ki şarkılardan bahseder misiniz?
-"Bambaşka Bir Şehir" benim için çok özel bir şarkı. İki senedir her hafta müziklerini yaptığım Arka Sokaklar dizisinin şarkısı. "İlk Aşkım" çocukluk aşkım, Sezen Aksu'ya yazdığım "Beni Uzaktan Sevmeme İzin Ver", Bartın'dan hayranımız Yusuf'un yolladığı "Gidiyorum" şarkısı. 17, 18 yaşlarında yazdığım, "Benim İlk ve Son Aşkımsın" var. Bu çok sevdiğim sözü ve müziği bana ait bir şarkı. "Bir Güzele Vuruldum" var Acemi Cadı dizisini zirveye taşıyan bir şarkı. Onun dışında "Fasıl Başlayınca" var. Tiyatro sanatçısı Yasemin Öztürk bu şarkı da bir seslendirme yapıyor. Tarz olarak Ali Desidero'ya benzeyen bir şarkı. Taksim'de buluşuyorlar arkadaşlar ve gezilecek yeri tartışıyorlar. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bir tane de kız var, hep vardır ya öyle kız, '?ben Türkçe müzik dinlemem' diyor, fasıla gidecekler çünkü! 'Fasıl müzik gibi bir eziyet çekemem' diyor. Sonra fasıla gidiyorlar ve en çok o eğleniyor! En çok o dans ediyor. Ben de ona diyorum ki;
Fasıl başlayınca, darbukalar çalınca,
Rakılar açılınca, başladı oynamaya?
Hani sen oynamazdın, pek bi aristokratsın!
Ne lüzum var bunlara?
Esprili bir şarkı.
"Kendi bestelerimle anılmak istiyorum"
-Cover düşünüyor musunuz?
-Dört albümdür cover yapmayan tek şarkıcı benim sanıyorum Türkiye de. Çünkü kendi bestelerimle tanınmak istiyorum. Türkiye de çok iyi cover yapan kişi ve gruplar var. Kendim için cover düşünmüyorum. Biraz işin kolayına kaçmak gibi.
-Gece Yolcuları çok güzel cover'lar yaptı. Semiha Yankı ile özdeşleşen "Seninle Bir Dakika", Sezen Aksu'nun "Değer mi?"
-"Değer mi hiç?"i dinlediğim de hemen Gece Yolcuları'nın gitaristi Murat'a mesaj attım 'Süper yapmışsınız' diye. Ama albümde bir cover varsa radyolar sürekli o şarkıyı çalıyorlar, başka şarkı çalmıyorlar. Ben de Gece Yolcuları da naçizane iyi besteciler olduğumuzu düşünüyoruz ve biraz daha kendi bestelerimizi duyurmak istiyoruz. 70'li yıllarda Barış Manço, Sezen Aku, Erol Evgin, Cem Karaca hep kendi şarkılarını yaptılar. Bizde onlardan sıyrılıp kendi şarkılarımızı yaptık. Dönüp dolaşıp radyolar sadece o şarkıları çalacaksa o zaman Pop Müziği'ne zarar vermiş oluruz. Gece Yolcuları kendi şarkıları ile meşhur oldu. Benim çok beğendiğim bir grup.
-Sizin grubunuzla ilgili söylemek istedikleriniz neler?
-Benim asker arkadaşım İbrahim Gönenç'in kurduğu bir grup. Basgitarist kendisi. Klavye de Caner var, aynı zaman da Lara'ya eşlik ediyor. İbrahim Gönenç'te Ebru Gündeş'in basgitaristi aynı zamanda. Eski Bulutsuzluk Özlemi'nin bateristi Utku Ünal var, benim albümlerimde de çalıyor. Gitaristimiz Ekrem var. Büyük konserlerde de kanun ve klarnet çalan arkadaşlarımız eşlik ediyor.
-'Evlilik iyi gidiyor' dedin, çocuk ?
-Daha yeni geldim askerden. Zaten 1 yıllık evliyim ve 6 aydır askerdeydim. Bana çok soruyorlar; neyse ki babama ablam bir torun verdi. Onun için babam çok sıkıştırmıyor.
-Eskiden starlar hayranlarını kaybedecek diye evlenmekten korkarlarmış?
-Evet öyleymiş. Bence hayranlarımız aklı başında insanlar. Beni çok taktir ediyorlar. Erol Evgin de ünlendiğinde evli ve iki çocuk babası bir adamdı. Bizim evde küçük bir odamız vardı 5, 6 km'lik bir alan. Postahaneden gelen mektupların olduğu çuvallarla doluydu, yerden tavana kadar ve hepsi evlenme teklifiyle doluydu o mektupların. Hepsinin içinden bir vesikalık bayan fotoğrafı ve evlenme teklifi çıkardı. Hayranlar kendi hayal dünyalarında bir yer yaratıyorlar size ve gerçekten siz evlimisiniz, çocuğunuz mu var, bunlar önemini yitiriyor.
"Hiç tacize uğramadım"
-Tacize uğradınız mı hiç?
-Yook, hiç uğramadım. Fanatik hayranlarım var ama Türk milleti bu konuda asil bir millet. O biraz Amerika da olur, çığlıklar, sokakta üstüne atlamalar? Yurt dışında bir dünya starını gördüm çok rahat yürüyordu çığlık atanlar oluyordu.
-Gökhan Özen, Keremcem yanılmıyorsam uğramışlar?
-Onlar daha çok yakışıklılıklarıyla önde olan isimler, olabilir.
-Sizin de fiziğiniz düzgün?
-Ortalamanın üzerinde hamdolsun.
"Diyarbakır'da ki vatandaşlara eğitim ve iş ortamı sağlamak gerekir ki kötü yola sapmasınlar..."
-Hürriyet treni ile konserler veriyorsunuz?
-Evet, Kars ve Diyarbakır'a gittim, geçen Pazar da Eskişehir de bir konser verdik. Sen de sitende haber yapmışsın, Diyarbakır'a gittiğimde hemen bir şalvar aldım kendime. Oralarda köyden gelen yaşlı amcalar hâlâ şalvar giymeye devam ediyorlar. Diyarbakır çok güzel bir yer ama işsizlik çok fazla. Magazinsortie.com 'a birlikte fotoğrafımızı koyduğun Eşref amca işsiz. Benden özellikle rica etti, 'ilk röportajında söyle, köyler de kimse kalmadı, büyük işsizlik var' dedi. Diyarbakır'da nüfusun %50'si 14 yaş ve altı. Orada ki vatandaşlara eğitim ve iş ortamı sağlamak gerekir ki yanlış yollara sapmasınlar.
-İş ve İşçi Bulma Kurumu'na başvuran işsizlerin oranı %10 civarında ama başvurmayan Üniversite mezunu, kayıt dışı işsizlerle birlikte % 20 civarında olduğu söyleniyor?
-Yazık tabii, bu çok kötü bir durum.
-Son olarak söylemek istediğniz bir şey var mı?
-Magazinsortie.com çok önemli bir site. Hayranlarım çok takip ediyor. Bize yer verdiğiniz zaman çok memnun oluyoruz. Her zaman kalitenle çok ayrı bir yerdesin.
Kaynak: OLCAY ÜNAL SERT - www.magazinsortie.com