Güzel Günler Göreceğiz’ adlı sinema filmi ‘En İyi Film’ dalı dahil olmak üzere dört Altın Portakal ödülünün etiketiyle gösterime girdi. ‘Güzel Günler Göreceğiz’in başrol oyuncusu Feride Çetin, canlandırdığı özgür ruhlu, tek başına ayakta durmaya çalışan ve son derece vicdan sahibi ‘Figen’e ne kadar benzediği yönündeki sorumuza oldukça ilginç bir cevap verdi: “Vicdanlı olmaya çalışıyorum ama zaman zaman fitne yapıyorum, kirleniyorum. Kirlendiğimi hissedince de camiye gidiyorum.”

**‘Güzel Günler Göreceğiz’de canlandırdığınız özgür ruhlu, tek başına ayakta kalmaya çalışan. Oldukça vicdanlı ‘Figen’e ne kadar benziyorsunuz?
Ben de vicdanlı olmaya çalışıyorum tabii ama zor. Ben de kirleniyorum. Sonuçta büyük şehirde yaşıyoruz.

**Ne kadar kirlendiniz?
Zaman zaman ben de fitne yapıyorum. Bir de bakmışım ki gerçekten ar damarım çatlamış, kirlenmişim. İşte o zaman camiye gidip dua ediyorum, Allah’tan af diliyorum. Kendimi öyle temizlemeye çalışıyorum. Kevin Spacey’den de Müşfik Kenter’den şunu duydum: “Önce iyi insan ol.” İnsan önce iyi insan olursa iyi oyuncu da olur, iyi gazeteci de olur, iyi marangoz da...

**Sizinle çalışanlar hiçbir şekilde egonuz olmadığını söylüyor. Gerçekten öyle mi?
Evet, öyle. Geldiğim yeri unutmadım. İstanbul’a ilk geldiğim gün “İstanbul sen mi büyüksün yoksa ben mi büyüğüm?” demiştim. Gördüm ki İstanbul büyük. Aslında ego sahibi olmamanın zararını görmüyor değilim. Ne var ki ben böyleyim. Değişemiyorum. Ben de oyunculuğa ilk başladığım günlerde Yılmaz Güney gibi yaparak ayna karşısında egolu olma provaları yaptım. Ben de Yılmaz Güney gibi beceremedim.

**Egosuz olmak başta kaşeniz olmak üzere çeşitli zararlar vermiyor mu?
Bana çalıştığım insanlar da izleyicilerim de “Senin egosuz olmanı ve samimiyetini seviyoruz” diyorlar. Belki ben egolu biri olsam sevilmeyecektim. Bu nedenle bir kaybım olduğunu düşünmüyorum. Annem de zaman zaman “Sana neden böyle davranıyorlar, ezdirme kendini” diyor. Ben de diyorum ki; “Son gülen iyi güler.”

** Kendini pazarlama sorunu yaşadığınızı düşünüyor musun?
Açıkçası ben Çetin Tekindor, Ömer Lütfi Akad, Tomris İnceer, Füsun Erbulak gibi ustalarımdan kendimi sadece yaptığım işle göstermem gerektiği ve haddimi bilmem yönünde bir eğitim aldım. Ben yaşarken de öldükten sonra da saygı duyulan biri olmak istiyorum. Kimse açlıktan ölmez. Üç kuruş parayla da yaşanır. Ama saygı her zaman elde edilemez. Ben de nasıl daha çok para kazanılacağını biliyorum. Aptal değilim. Sektörde neler döndüğünü biliyorum.

**Dünyada da Türkiye’de de 35-45 arası kadın oyuncuların iş bulmaları zorlaşıyor. Bu sıkıntıyı göz önünde bulundurarak cebinizi şimdiden doldurmayı düşünmüyorsunuz?
Kazandığım paranın bir kısmıyla kısa filmler çekip kendimi kamera arkasında geliştirmeye çalışıyorum. Ayrıca okula devam edip akademik kariyer yapma peşindeyim. O yaşlara geldiğimde akademisyenlik yaparak olası bir iş sorununa karşı kendimi hazırlıyorum. ’ Kevin Spacey’den de Müşfik Kenter’den de aynı şeyi duydum: iyi insan ol.

"TECAVÜZ SAHNESİNİ ABARTMAK İSTEMEDİM"

** Filmde bir tecavüz sahnesi çektiniz. Bu sahne için özel bir hazırlık yaptınız mı?
Elbette ki böyle sahnelerde geriliyorum. Bu nedenle bol bol prova yaptım ki görüntü yönetmeninin istediği görüntüleri verebileyim. Daha çok ses ve beden diline çalıştım. Bunun dışında fazla abartıya kaçmadım. Çünkü zaten ağır bir sahne. Bir de ben abartarak sahneyi iyice acıklı hale getirmek istemedim.

"BEN ARTIK ESKİ FERİDE DEĞİLİM"

**Filminiz bağımsız ve oldukça mütevazı bir bütçeyle çekildi. Ücret aldınız mı?
Aldım tabii. Feride artık eski Feride değil. Öyle parasız kimsenin amme hizmetini görmüyorum. O eskidendi. Hakkım ne kadarsa alıyorum.

**Müşfik Kenter iyi insan ve iyi aktör ama hayatını en ferah yaşayacağı 70’li yaşlarda para sıkıntısı yaşıyor. İyi insan olmanın faydası nerede?
Müşfik Kenter gibi hem iyi insan hem de iyi oyuncuların 70’li yaşlarda para sıkıntısı yaşaması onların değil Türkiye’nin ayıbıdır. Müşfik Kenter gibi bir duayen para sıkıntısı yaşıyorsa sanıyorum hep beraber utanmalıyız.