Güzelliğiniz, adınızla eşdeğer anılıyor. Artık sıkılmadınız mı 'güzel' olmaktan?

Güzel kelimesi bana artık ucuz geliyor. Yani bana, "Ay ne güzelsin" dediklerinde, bunun ucuz olduğunu düşünüyorum. Tamam güzelim ayrı konu ama bu artık bana yetmiyor. Bana güzel denmesinden çok, "Ne kadar akıllıca bir şey yaptın" ya da "Ne kadar olgun, ne kadar yaşının insanısın" demeleri daha çok hoşuma gidiyor. Yani güzellik anlayışım değişti.

Çirkin bir kadın ya da sıradan bir kadın olsaydınız bugün nerede olurdunuz?

Yine aynı yerde olabilirdim. İçeriye girdiğinizde, arkası dönük olan bir kişinin bile sizin girdiğinizi hissediyor olabilmesi, o enerji, o auranın olması çok önemli, ki bende en çok o var! Ben en başından beri bilirim; bin kişinin içerisinde başıma kese kağıdı geçirsem bile, mutlaka enerjimle dikkat çekerim. Bende çözülemeyen şey bu bence. Yoksa dudaklarıma ya da gözlerimin rengine sahip olan bir sürü insan var.

Eski enerjiniz neşeniz biraz kayboldu sanki, yoksa bize mi öyle geliyor?

Doğru. Beni artık magazin programlarında göremediğiniz için öyle aslında. Biraz geri çekildim, "haddimi bilmek" dediğim aslında buydu. Yani çok insanla, çok kişiyle aynı kategoriye girmeye başlıyorsunuz bir yerden sonra. Dolayısıyla ben de nadastaydım. Ama yavaş yavaş tekrar ortaya çıkmaya başladım. Geçen seneki 'Yetenek Sizsiniz' bu sene de devam edecek. Bir şov programı için görüşmelerim var. Bir de Birol Güven ile bir dizi projesi var ama ona yetişebilir miyim bilemiyorum.

Sadettin Saran ile mükemmel ikili olarak görünüyorsunuz. Yakışıklı, zengin, kültürlü, yardımsever, kısacası dört dörtlük, ideal bir beyaz atlı prensiniz var!

Sadettin hakikaten öyle. Hatta bazen sıkacak kadar öyle. Çok düzgün olmak, çok doğru olmak, bana göre bir yerden sonra sıkıcı. Ben onun kadar düzgün değilim mesela. Evet okul yaptırıyor, iş hayatında çok dürüst, insanların hakkını yemiyor. Gerçekten çok yakışıklı ve çok iyi baba. Onun hakikaten dört dörtlük oluşu, benim kendimi kötü hissetmeme neden oluyor. Sonra da ondan çıkarıyorum hırsımı zaten. Maalesef durum böyle. Yani ben bozmaya çalıştım azıcık onu ama bozulmuyor. Bu kadar da dürüst olma! Tamam sahtekarlık yap da demiyorum ama. Bozulmuyor açıkçası ama ben bütün hırsım ve inadımla bozmaya çalışıyorum.

Şu sıralar evliliği düşünmediğinizi söylüyorsunuz. Peki evlenmeyince kafa daha mı rahat ediyor?

Çocuklarımız biraz daha büyüsün, onlara, olayları daha rahat anlatabilelim, açıklayabilelim istiyoruz. "Böylesi daha rahat" diye evlenmiyor değiliz.

Siz olay yaratmak için mi ortaya bir laf atıyorsunuz?

Çoğu şeyi laf olsun diye, insanları galeyana getirip sinirlendirmek için bilerek yaptım ama bazı şeyleri de tabii son derece samimi duygularımla söyledim. Kimsenin söylemek istemediği şeyleri dile getirdiğim için de olay oldu. Bu iş biraz ticari, bu mesleğe ben ticari gözle bakıyorum. Medyanın benden aldığı, onlara verdiğim bir alışveriş var.

Kim gibi yaşlanmak istersiniz?

Merly Streep gibi olmak isteyebilirim. Onun gibi yaşlanmayı tercih ederdim

Zehra artık genç kız oldu. Sizin gittiğiniz yoldan gitsin istiyor musunuz?

Ne olmak isterse onu olsun. Benim hayalimi sorarsanız, onun iç mimar olmasını istiyorum. En büyük arzum ise, benden etkilenmesin.

Hiç etkilendiğini hissediyor musunuz?

Hayır, şu ana kadar çok hoş gitti her şey. Ama bundan sonra ne olur bilemiyorum. İnternet insanı çok rahatsız ediyor. Maalesef sizin çocuğunuz üzerinde kuracağınız kişiliğinizi bile çok fazla değiştirebiliyor. Örneğin, internette hâlâ benim mastürbasyon sahnem var. Bunu 14 yaşındaki çocuğa anlatamıyorsun. Bu tür bir dünyada, dolayısıyla benim hayalim, benden yanlış etkilenmemesi oluyor.

HÜLYA'YI SEVİYORUM BÖYLE DE DEVAM EDECEK

26 Temmuz 2010 Pazartesi | 02:05

İşadamı Sadettin Saran, ilk kez Hülya Avşar'la ilişkisi hakkında konuştu: "Hülya ile aramızdaki tılsımın bozulmasını istemem."   https://www.magazinci.com/icerik/24698/