SEVDA KARABABA İLE YASEMİN PULAT, PİJAMALARINI GİYDİ ERKEKLERİ ÇEKİŞTİRDİ
Sevda ile röportaj yapacağız tam bir aydır. ?Bugün, yarın, bu hafta, haftaya? derken yağmurlu bir Pazar günü ?E hadi bugün bitirelim şu işi? dedik ve buluşmaya karar verdik.
Röportaj: YASEMİN PULAT/2kadin.com
Dedim ki; "Sevda üstünde ne varsa giy bi palto, atla gel" ben de pijamalarımla battaniyenin altına gömülmüştüm zira. Bir saat sonra kapı çaldı. Sevda pijamaların üzerine giydiği paltosu ve elinde üçü bir arada kahvelerle kapıda. Attık minderleri yere, bi ruj sürdük şöyle yalandan, başladık konuşmaya. İşte bi acaip sorular ve cevapları..
Yasemin Pulat: Sevda nasılsın son zamanlarda?
Sevda Karababa: Bütün iç organlarım seyiriyor?
Y. Pulat: Beyninin her iki lobu arasında da savaş var mı?
S. Karababa: Ben yekpare düşünüyorum beyni ve içinde küçük sevdalar dolaşıyor gibi düşünüyorum! Bir de cilalı düşünüyorum ben beynimi. Buruşuk bir beynim yok benim!
Y. Pulat: Peruklu erkeklerden korkar mısın sende?
S. Karababa: Çok korkarım! Bütün kadınların da korktuğunu eminim. Ben o peruğa dokunamam mesela. Bi de peruk takanların kendilerine güvensiz olduğunu düşünürüm. Hem korkunçlar hem iğrençler. Çok seviyor olsam bile ilgilenmem o insanla peruk taktığı için.
Y. Pulat: İlk regli olduğunda ne hissettin?
S. Karababa: Hayata küstüm, verem olduğumu düşündüm, anneme söyleyemedim çünkü söylersem dışarda oynayıp zıplamama izin vermez sandım bir daha. Senin nasıldı?
Y. Pulat: Kanı sevdiğim için şaşırmamıştım!
Y. Pulat: Şimdi, adamın biri gelse; evinin kadını, çocuklarının anası olacaksın bundan sonra dese ne derdin?
S. Karababa: "Hadi leeeeeeeeeeeeeeeeeyyyyyynnnn..." derdim.
Y. Pulat: Babasız çocuk doğurmayı düşünür müydün?
S. Karababa: Tabi. Doğururum. Leyla Kömürcü'ye tam desteğim. Ben de bankadan alırdım.
BİR SENİNLE YATARDIM BİR DE ANGELİNA JOLİE İLE!
S. Karababa: Ve tabi zeka ve duruş da önemli...
Y. Pulat: Erkek olsan kiminle yatardın?
S. Karababa: Seninle yatardım bir kere! Bir de Angelina Jolie ile yatardım!
Y. Pulat: Bu durumda tek rakibim Angelina mı?
S. Karababa: Kesinlikle...
Y. Pulat: Bende olsam Angelina ile yatardım. Güzel olduğundan değil seksi olduğu için sanırım...
Y. Pulat: Şimdi erkekler hakkında dedikodu yapsak mesela. Ne ister bu erkekler biz kadınlardan?
S. Karababa: Tek bi şey. Adını söyleyemem..
Y. Pulat: Aşk amaca araç mı yani bu durumda?
S. Karababa: Hepsi zırva tabi ki yani.
Y.Pulat: Ne yapalım o zaman aşık olmayalım mı?
S. Karababa: Olmayalım. Sadece sevelim...
Y.Pulat: O zaman aşk sevişebilmek için uydurduğumuz bir yalan mı? Bizi havyanlardan ayıran, daha doğrusu sevişmeyi çiftleşmek halinden kurtaran tek şey mi aşk?
S. Karababa: Tabi. Hayvanlar çiftleşiyor biz aşık olup sevişiyoruz. Sonra da ben bir hayvanın "niye yaptım ki ben bunu" diye düşündüğünü sanmıyorum yani. Gidip yemek yiyor, hayatına devam ediyor işte. Biz oturup düşünüyoruz.
İKİNCİ KEMAN OLAMAZSIN ORKESTRADA!
Y. Pulat: Bu aldatma hikayelerine ne diyosun?
S. Karababa: İkinci keman olamazsın orkestrada! Bütün alkışı birinci keman alır illaki ama görünmeyen kahraman ikinci kemandır!
Y. Pulat: Sana en garip gelen çift kim?
S. Karababa: Demet Şener-İbrahim Kutluay, Seda Sayan- Onur Şan,Ebru Şallı- Harun Tan, Pınar Altuğ- Yağmur Atacan.
Y. Pulat: Neden?
S. Karababa: Sayfa evlileri gibi duruyorlar ondan. Yani ben görmedim hiç doğal hallerini. Bakıyorsun Hollywood ünlülerine çocuğu sırtında, kotu bacağında. Ama bahsettiğim kişilere bakıyorum, her görüntü kusursuz. İnandırıcı gelmiyor bana. Sahte geliyor ve görünüyor. Bir resmi tamamlamak gibi...
Y. Pulat: Aşk evliliği mi mantık evliliği mi?
S. Karababa: Mantık evliliği tabi ki?
Y. Pulat: Nasıl olacak öyle mantıklı mantıklı?
S. Karababa: Üzmeden, kırmadan, yorulmadan, şahane...
Y. Pulat: Üzülmeden, kırılmadan, yorulmadan ne olur ki bu hayatta aşk olsun, evlilik olsun? Emek istemez mi sevgi de sonuçta?
S. Karababa: Emeğe falan gerek yok. Seviyorsan, seviyosundur.
Y. Pulat: Erkekler Sevda'yı ne kadar ilgilendiriyor?
S. Karababa: Dişi olduğum için elbette ilgileniyorum ama zeka beni etkiler her şeyden önce ?aptal insana tahmmülüm yok vıcık vıcık erkekleri de sevmem ..herşey mantıklı olacak ?etkilenmem için son derece akıllı davranmaları gerekir..
Y. Pulat: Aşk hayatının merkezinde durmuyor sanıyorsam?
S. Karababa: Aşkla hiç alakam yok ..inanmıyorum da neticede aşık olduklarına inanan insanlarda tüketene kadar birbirlerini devam eder sonra yollarını ayırırlar .orda aç gözlülük giriyor devreye karşılıklı olarak ben bu insandan en fazla ne kadar sevgi alabilirim ne kadar hayatının merkezi olabilirim vs .alabileceklerini alıp tüketince başak tüketeceğin ışıklar (insan enerjisi)aramaya çıkıyorlar ona da aşk diyorlar .bence yamyamlık..eğer bunu yapmayıp tüketmezsen işte devreye mantık giriyor o insanla ömür boyu kalabiliyorsun.. .herşeyini harcama her şeyini alma hep mesafeni koru (maddiyat değil enerji ve sevgi bahsettiğim şey)ben tüketmemeye tüketilmemeye gayret ediyorum : )
Y. Pulat: Ayakların yerden kesilip başın dönmez mi yani hiç?
S. Karababa: Etkilendiğim kişiler zaman zaman olmuştur .çoğu da etkilenmeyle kalmıştır.tehlikeli bulduğum durumlardan uzak olurum : )
Y. Pulat: Aptal aşık olmaz, mantığını kaybetmezsin yani?
S. Karababa: Hayır, mantığımı hiç kaybetmem aptal aşık hiç olmadım .aksine sert ve katı bir yanım fazlaca baskındır bende.
Y. Pulat: Erkeklerde neyi eleştirirsin. Yoksa eleştirmediklerini konuşursak daha kısa bir cevap mı olur?
S. Karababa: Eleştirmediklerimi konuşalım. Erkeklerde (ekranda da çok tanınmış çiftler var kanca atılmış erkekler .kadının bariz kontrolüne girmişler .anne sendromu .koyunlaşma hali)kadının kontrolüne girmeleri kendi öz kişiliği gelişmiş olanları tercih ederim ..kendi hayatı oturmuş olan başkası girse de bu hayat değişmeyecek bir düzenden bahsediyorum .hayatını garantiye almış olan (özgüveni artırır),yada mesleğinde iyi olan,zeki ,namus kavramı gelişmiş olan (hergün hangisi ile beraber olurum mantığından uzak erkekler)asil ,kaliteli ,ailesine bağlı olan (anne ,baba,kardeş)yalan söylemeyen (ki zaten erkekler inanılmaz aptalca yalanlar söylüyor ve çok belli ediyorlar hiç denemesinler) Kültürlü olan erkekleri eleştirmem geri kalan gözüme görünmesin : )
BU SİRKİN DİŞİ ASLANI BENİM
Y. Pulat: Zaten şarkı söyleyen erkekleri de sevmiyorsun?
S. Karababa: Yo, şarkı söyleyen ama erkeğe benzeyen erkeklerde sorun yok ..beste yapıyordur almıştır gitarını eline erkek gibi giyinmiştir ..kıvırmıyordur işte bu olması gereken ama işin için artistik pozlar kıyafetler girince bakamıyorum o insanlara..
Y. Pulat: Bu sirkin dişi aslanı mısın gerçekten?
S. Karababa: Aslında bu benzetme bana ait değil buna rağmen karakter özelliklerime bakılırsa iyi bir yakıştırma olmuş. Kontrol edilemez, vahşi, isyankarım, saldırganım... Benzetene afferim : )
Y. Pulat: Kendini tek mi geçiyorsun?
S. Karababa: Herkes tektir bir ikincimiz yok ..şarkıcılıkta ise evet bu kadar duygularıyla söyleyen bu kadar iyi yansıtan ,iyi bir sese sahip başka kimse yok yeni çıkmışlardan(eskilerden bahsetmiyorum adı üstünde eski) yani tek geçerim. Bazılarının sesi iyi duygusu yok bazılarının hiçbir şeyi yok onların zaten dönemleri bitti farkında değiller sadece. 2 seneleri kaldı : )
Y. Pulat: Nelere delirirsin?
S. Karababa: Anlamayanlara,iki defa tekrar etmeye, yavaşlığa, kıt akıllılara, dinlemeyenlere, sadece laf sokmak için konuşanlara, yememiş içmemiş nasıl rahatsız ederim diye plan kuranlara, aptallara, eğitimsizlere (ki burada okula gitmiş olmak eğitildiği anlamına gelmez kişinin kendini eğitmesi o zekaya sahip olması gerekir. Ben okula hiç gitmemiş son derece kendini eğitmiş insanlar gördüm) okula gitmiş ama o kadar cahil insanlarla karşılaşıyoruz ki üzücü?Trafikte kro gibi araba kullananlara... Onların plakalarını alıp polise bildirdim bildirmeye de devam edeceğim kimsenin benim hayatımı tehlikeye atmaya hakkı yok. Araba kullanamayan kadınlara tanrım nefret ediyorum... Boş konuşanlara : )
Y. Pulat: Delirince ne yaparsın?
S. Karababa: En delirdiğim zamanda kaba kuvvet giriyor devreye. Nerede olursam olayım ağzıma geleni söylerim bir de döverim birkaç tane vukuatım var. Bundan övünmüyorum kontrolden çıkıyorum yukarıda da söylediğim gibi. Bir süre terapiye gittim bu öfke durumunu kontrol için düzeldi sandım ama yeniden başladı : )
Y. Pulat: Tutkulu bir kadın değil misin? Mesela ben aşık olunca yeri göğü inletir, coğrafyayı birbirine katarım!
S. Karababa: Kimse için kendimden bir şeyler harcamam sevdiğim zaman benim için sadece o vardır dünyada ama. Öyle noktalar gelir ki kendi alanımı her zaman ayırırım. Kendi zamanım, alanım... Bunları yaptığınız zaman kişide doğru insansa işte ömür boyu sürecek ilişkidir. Birbirine yapışık gezenleri sevmiyorum. Bakın zaten bir süre sonra birbirlerinde öyle bıkıyorlar ki tüketme olayı işte bu.
Y. Pulat: Sadakat önemli midir? Sadakatsizlik tarafından cezaklandırılır mı?
S. Karababa: Sadakat önemli elbette. Sadık olduğunuzda sevildiğinizi biliyorsunuz. Ancak şunu da biliyorum parası, vakti olan her erkek aldatır bunu yanı sıra gazetede bir hamalın sevgilisi olduğunu sonra hamalın karısıyla kavga ettiğini öğrendim. Yani galiba bu yeni çağda ne meslek yaptığının ya da paranın önemi kalmadı. Bir ilişkiye başladığımda ben asla aldatılmam deme. Huyu bozuk olunca karşı cinsin her şey beklenir doğaldır genlerinde bu var. Yakalarsam gülerek yüzüne söylerim, dalga geçerim (beni kandıramzlar zaten )sonra da bitiririm.
Y. Pulat: Aldatır mısın?
S. Karababa: Aldatmam için birşeylerin yanlış olması gerekir, değilse aldatmam. Kafamda aldatmayı geçiriyorsam yani birilerinden etkilenmeye başladıysam birlikte olduğum kişiden ayrılırım. Erkekler gibi iki yüzlü davranmam.
Y: Pulat: Peki sormak istiyorum ben neden her gün na na na na na naaaaaaaaaaaa diyorum? Bu bir alışkanlık olacak mı? Ki eğer öyleyse çok korkuyorum! Bu bir matematik mi yani düşünülmüş bir şey mi yoksa gökten zembille mi indi?
S. Karababa: Korkma, korkma her şey yoluna girecek : ) Gökten zembille inmediği gibi ağızlara sakız olsun diye özellikle düşünülmüş bir şey. Piyasada olan şarkılar içerik ve melodi olarak son derece basit benim şarkılarım anlam yüklü melodilere de basitliği seçmedik. Şarkıların ya da ilk klip şarkısının akıllara yer etmesi içinde müzikten ödün vermeden bir yol bulmak gerekiyordu yani 'na na na na na aaaaaaa bu sebeple düşünülmüş bir terennümdü.
GARO MAFYAN'DAN BÖYLE CAHİLCE BİR LAF BEKLEMİYORDUM
Y. Pulat: Spor, evlilik, Amerika, ilk albüm, Nilüfer, Onno Tunç, ikinci albüm, Garo Mafyan.... desek biraz da.
S. Karababa: Spor vazgeçilmezim, evlilik yapmam gereken bir şeydi hayatımda karşıma çıktı ben de hayır demedim, ilk albüm Nilüfer'le yaptık 7 beste ve söz vardı sonra Nilüfer Tempa Foneks'ten ayrılınca dedi ki; "Senin anlaşman devam ediyor bu albümünü ben yapamıyacağım artık kendi başınasın ancak yine de danışmak istesen ara" Böylelikle iş ortaklığımız bitmiş oldu. İkinci albüm Erol Köse ile yapıldı. Son 10 yılın en iyi işlerinden biri bütün şarkılar ayrı güzel. Yeni albüm de hazır. Üçüncü klip de Kasım'da çekiliyor.
Garo Mafyan'ın sözünü etmeye gerek yok ama kısaca bahsedeyim. Ben onunla konuşmazken bana sorulan sorulara cevap verirken kendi kendine triplere girdi tek amacı beni rahatsız etmek için olan şuursuzca ve son derece kaba bir laf etti. Ben çok şaşırdım saygı duyduğumuz bir müzisyenden böyle cahilce, kalitesiz bir laf beklemiyordum söylenecek çok şey vardı yaşına, müzisyenliğine olan saygımdan ötürü sustum. Ne zaman eğitimli olmak, saygılı olmak, kendinden emin olmak, iyi olmak Türkiye'de suç olmuş inanamadım. Ardından söylediği sözden kendi yaptığından pişman olduğu da ortada. Benim kim olduğumu, müzisyenliğimi, besteciliğimi, enstruman çaldığımı öğrenince! 'Ayıp ettim kıza o zaman 'diyerek bir şekilde günah da çıkarmış? Ailecek bazı yeteneksiz isimlerle dost olmaları bu insanın telefon açıp "Garo abim ellerinden öperim" demesi de ayrıca bir ibret... Ne hale gelmişiz... Bu insanlar eski müzisyenlerden tek tük kalanlar çok da vakitleri yok artık o yüzden saygıda kusur etmeyelim deyip ben susuyorum.
Y.Pulat: Bu sert dillilik nereye dayanıyor? Kendine güvenin doğal bir sonucu mu?
S. Karababa: Her zaman muhalefettim çocukluğumda da ne düşünüyorsam onu söylerdim aynen devam ediyor. Beni şirin numarası yaptığım için sevmelerindense. Neyse o sinir ama en azından dürüst diyerek sevmelerini tercih ederim. Sahtekar insanları,yapay kimseleri sevmiyorum beni yoruyorlar. Şirinlik havuzuna düşmüş gibi davranmaları daha da çileden çıkarıyor. Net ,yalın olacaksın?
Y. Pulat: Böyle bir iddialı olma durumu, bir "ben her şeyi bilirimcilik", böyle bir "benden iyisi yok"çuluk... ne yapsın senden sonra albüm yapanlar, yapmasın mı artık?
S. Karababa: Orası doğru idddialı bir halim var ama bilmediğim konuları konuşmam, bilmiyorum derim. Hiçbir zaman albüm yapmayın demedim ben. Herkes yapmak istediğini yapar hayallerini gerçekleştirir. Ama eğer kötüyse bu onun kötü olduğunu değiştirmez (albüm yapıyor olması,satıyor olması iyi bir yorumcu olduğu anlamına gelmez)yada beceremeyenlerin yapıyor olması yapmaya çalışması benim iyi bir yorumcu müzik adamı olduğumu etkilemez. Çünkü iyiysen iyisindir .ben oturup sadece mikrofonla müzik olmadan albümdeki tüm şarkıları hatasız söylerim onlar söyleyemezler. Bunlar unutulmasın sonra istiyorlarsa amuda kalkıp şarkı söylesinler imparatoriçe, kraliçe, diva falan olsunlar komik medyatik malzemeler oluyorlar zaten bu ünvanlarla (görmemişlik ve kompleksten kaynaklanıyor delice bir ünvana sahip olma isteği) sadece benle karşılaştırmasınlar ben onların seçtiği yolları kullanmadım ahlaken uygun değil. Çok zor bir şeylerden geçmişler ama ben sonra kendimden nefret ederdim. Onlar etmiyorsa ne ala ben zor yoldan ilerliyorum yani sadece yeteneğimle yani sesimle yorumculuğumla ciddi çaba gösteriyorum? Benim felsefem budur. Ayrıca geçirdikleri onca kötü tecrübeden kurtulup ayakları üstünde durup kendi paralarını kazanıyor olmalarını da ayrıca takdir ediyorum? Sevda'nın yolu kısaca kendine ait : )
Y. Pulat: E, teşekkür ederim acaip sorularımın hepsine cevap verdiğin için.
S. Karababa: Yasemin umarım iyi bir dostluğun başlangıcını yapmışızdır. yaşlanınca bin yaşına gelince oturup güleriz bunların hepsine : )