SIRADAN BİR İNSAN OLMAK İÇİN HAYATIMI VEREBİLİRİM
Beş yıllık bir suskunluğun ardından on ikinci albümü ?Karagöz ve Hacivat? ile daha toplumsal ve protest bir müzikle sevenlerinin karşısına çıkan Haluk Levent, ?40?ımdan sonra ruhumdaki asilik daha da kabardı? diyor.
Müziğinin herkes tarafından dinlenmesinin kendisine zarar vereceğini belirten Levent'in, hayattaki en büyük pişmanlığı ticaret. Adı hep borçları yüzünden açılan davalar ve gözaltılarla gündeme gelen sanatçı, "Dava adamı olacakken davalık oldum. Borcum bittikten sonra elime gitarımı alıp Anadolu'nun en ücra köşelerinde, sadece çocukları kurtarmak uğruna yardım konserleri verip kendimi tedavi etmek istiyorum" diyor. Haluk Levent, Zaman gazetesinden Salih Zengin'e konuştu..
Beş yıllık bir aranın ardından albüm yapmak nasıl bir duygu?
İnsan kendini sudan çıkmış balık gibi hissediyor. Çünkü beş yıl boyunca yeni bir şeyler söylemekten yoksun kalıyorsunuz. Beş yıl önceki piyasayla şimdiki piyasa normları aynı değil.
Bu bekleme süreci sözleri etkiliyor mu?
Sözler olgunlaşıyor şarkılarda. İnsanın yaşıyla da alakalı bir şey. İnsan kendinden bir şey katmadan samimi hissedemiyor kendisini.
Eskiye oranla daha mı samimisiniz?
Evet, daha samimi oldu.
40 yaşını geçmiş olmak Haluk Levent'in asi ruhunu durulttu mu?
Bütün gördüğüm tipleme ve kahramanlar kırkından sonra duruluyorlar. Bir düşünce akımı ya da asi olmayı gerektiren şeyler küçük bir çocuğun gelişimi gibi olacaksa bende hiç olmasın. Ben 20'li yaşlarda şunu söylerdim: Ben kırkından sonra durulmayacağım, kırkından sonra azacağım. (Gülüşmeler)
Öyle mi oldu peki?
Kırkından sonra asilik ruhumun çok daha fazla kabardığını hissediyorum. Belli bir yaşa kadar mücadelesini sürdüren insanların belli yaştan sonra kendilerini dünya işlerine daha çok vermeleri, kendi mutluluklarının başkalarının mutluluğundan biraz fazla öne geçmesi gibi nedenlerle 'Ben böyle adam olmayacağım.' dedim. Bu albüm, azdığımın resmidir. İlk kez bir albümün yarıya yakın şarkıları tam anlamıyla aşktan ve sevdadan öte tam bir toplumsal muhalefet olarak duruyor.
Minik kızınız Ela, sizin bu asiliğinizi frenleyen bir duygu değil mi?
Emin olun ki frenlemiyor. Frenleyecek olsa 'Çocuğum var' deyip hiçbir şey söylememem gerekir. Sanatçı bireysel yaşamaya başladığı andan itibaren toplumsal yaşamdan kopmaya başlıyor. Kızımı sevebildiğim gibi bütün çocukları sevebiliyorsam babayımdır zaten. Öbür türlü sıradan insandan farkım olmaz. Bu benim babalık duygumun ne kadar aşağıda olduğunu değil, insanlık duygumun ne kadar çok yukarıya çıktığını gösterir.
12 albüm içinde 'Karagöz ve Hacivat' nerede durur kariyeriniz açısından?
Yorumcu kimliğimin ve protest şarkıların öne çıktığı bir albüm bu. Söyleyeceklerimi kimseden çekinmeden direkt söylüyorum artık. Birey olarak ülkedeki bütün renklerin bana katılmasını beklemiyorum. Her rengin de 'Evet, doğru söylüyor.' diyeceği albüm oldu. Sanatçı bütün dinleyiciyi memnun eden değil, doğru bulduklarını dinleyiciye aktaran adamdır. Müziğimin her renk tarafından dinlenilmesi bana büyük zarar verir.
Albümde Filistin, Bosna var, Alevilere gönderme var. Rock da söylüyorsunuz, türkü de. Çelişkiler yumağı mısınız?
Bir kedinin önüne sadece süt koyarsanız bir müddet sonra kedi sütün kendisi için varolmuş bir madde olduğunu düşünür. Bir gün peynir ya da et yediğinde de bunun ne kadar aykırı, ucube ve ne kadar olmaz olduğunu düşünür. Türkiye'de yaşayan insanların durumu biraz böyle. Solcu?Alevi Filistin'i niye düşünmesin? Biz kedi gibiyiz.Bu kavramları aşmak isteyen ve bunun için haykıran biriyim. Muhalefete de, hükümete de gönderme var. Bir siyasi partim ve çizgim yok.
Mavi Marmara'da olmak ister miydiniz?
Kesinlikle katılırdım ama muhalif olurken sonucunda kâr getirip getirmeyeceğine de bakarım. Taşıdığım düşünceye zarar verecek bir muhalif duruşta olmam. Mavi Marmara'nın eylemini doğru, stratejiyi yanlış buluyorum. 26 Aralık'ta gelecek Mavi Marmara'yı karşılamak istiyorum ve büyük ihtimalle karşılayanlar arasında olacağım.
Yaşadığımız her şey bir gölge oyunu mu ki albümün adı Karagöz ve Hacivat?
Öyle olduğunu neden düşünmeyeyim? Bu ülkede benimle aynı fikirde olup da akşam televizyonda söylediğim üç dört cümleyi televizyonda tartışan binlerce söyleyen arasında kim var? Bir insan hem demokratik düzen isteyip hem de türbanlı kızların üniversitede rahatça okumasını isteyemez mi? Bir insan Alevilerin ufak tefek magazinsel laflarla, katliamlarla yok olmasını istemeyip aynı zamanda Bosna'daki kardeşlerine yardıma gidemez mi? Bunu yapamıyorsak Hacivat ve Karagöz'üz. Bu oyunu bozmak istiyorum.
İki dilli yaşam tartışmaları peki?
Bir adam annesinin dilini konuşamıyorsa o adamın özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Kürt değilim. Nüfus yoğunluğu açısından Kürtler diğer etnik gruplara göre daha fazla olduğu için Kürtçe konuşulsun derseniz o zaman demokrasinin önüne de geçmiş olursunuz. Kürtçe ile beraber resmî yerlerde Zazaca da olmalı. Resmen bunu başarmak mümkün değildir. Kürtçe özel okullarda açılmalı, Meclis'te bile konuşulması taraftarıyım ama üniter dilin bölünmemesi taraftarıyım.
Borçlarınız nedeniyle gözaltına alınmak konser şovunuzun bir parçası gibi. Konsere çıkarken tedirginlik yaşıyor musunuz?
Artık yaşamıyorum. Haluk Levent, magazin kurbanı bir adamdır. Ben sıradan bir vatandaş olsam da iflas eden herkes gibi 40 kurumla sıkıntım olurdu. Haluk Levent iflas ettiği için her sıkıntı yirmi kere haber yapıldığı için bu gündeme çok geliyor. Bu benim karın ağrımdır, lekelerimdir. Lekelerim manşetlerde ve karanlıkta görünür. Zulada duygularım var, ilk polis aramasında patlar.
Kaç dava açıldı?
25'e yakın dava, ama 15'ini kazandım. Kalanları da kazanacağıma eminim. Maliye Bakanı bana arka çıkmadı. Bir devlet büyüğü, savcı da çıkıp "Bu adam hep faizcilerden bahsediyor, isimlerini ver." demedi. Çünkü Türkiye bir tefeci memleketi. 50 bin dolara 1,5 trilyon para istiyorlar. Halkın gözünde suçlu gibi gösteriliyorum, tefeciler yatlara biniyor. Başbakan'ın el atmasını istedim, ama onuruma yedirip yanına gidemedim. Gerektiğinde onu bile eleştirmesi gereken adamım ya!
Yani çevre, doğa ve özgürlük adına bir dava adamı olacakken davalık bir adam durumuna düştünüz... (Gülüşmeler)
Kesinlikle, çok haklısınız. Ama ben ekonomilerin gelip geçici, fikirlerin sonsuz olduğuna inananlardanım. Yüz kızartıcı bir olayım yok, ekonomik yanlışlıklarım var.
Geçmişte çaresiz şekilde elleriniz cepte dolaştığınız günleri özlüyor musunuz?
Sihirli bir değnek olsa, beni bu toplumda unuttursa, sanatçılığımı elimden alsa Haluk Levent adını hemen bırakmaya hazırım. Sıradan bir insan olmak için hayatımı verebilirim. Fakat geçmiş peşimde...
Ve Türkiye'yi terk etmeyi düşündünüz...
Hâlâ var, bu yurtdışına kaçmak anlamında değil. Gazetecilere sadece "Ne olur haberlere yorum yapmayın." dedim. Köşe yazarı yorum yapar, muhabir değil. Çete operasyonundan gözaltına alındığımda, hayatımda hiçbir şeye beni çete üyesi gösterdikleri kadar üzülmedim. Sokakta gençlerin çakı taşımaması için mücadele eden ben, mafya ve çete dizilerinin bu toplumun en büyük sıkıntısı olduğunu söyleyen ben, çetecilerle aynı kareye konuldum. Üç yıl zindana koysalar bu kadar yaralanmazdım. O gazetelere dava açma gücüm yok, beni yerler.
Rockçılarla aranızda niye mesafe var?
Fikir ayrılıklarımız var. Türkiye'deki rock müzikle ayrı olduğum da ayrı durmak istediğim de doğru. Yan yana duruyorsak problem var zaten. Rock'un anlamının içi boşaltıldı, festival çocukları oldu hepsi. Bir gün konserlerimin arkasına global bir firma sponsor olursa, Rock'n Coke konserinde sahneye çıkarsam bilin ki Haluk Levent o gün bitmiş demektir. Ya da borcumu ödemek için kendimi satmışımdır. (Gülüşmeler)
Haciz konserlerine devam yani!
Öyle denebilir. Sponsorsuz konserler yani... Ödeyeceğim yere kadar ödeyeceğim.
Borç bitince ne olacak, hayaliniz ne?
Borcum bittikten sonra eski yardım konserlerime dönmek istiyorum. Elime gitarı alıp Anadolu'nun en ücra köşelerinde sadece çocukları kurtarmak uğruna yardım konserleri yapıp kendimi tedavi etmek istiyorum. Paraya eli değmeyecek birisi olmak istiyorum.
Rock adına yapacağınız her şeyi yaptınız mı?
Yok. Benim bir lekem var. Keşke hiç ekonomi ve iş dünyasına girmeseydim. Fakat bu sanatım içinde yaptığım bir leke değil. Bu duygu beni rahatlatan bir şey. Ama rock müzik adına yapacaklarımı engellemiştir. Protestolara elime gitarımı alıp gidemiyorum, çünkü adam 'Beyoğlu vergi dairesine borcun var, önce onu öde.' diyebilir. (Gülüşmeler) Borçlarım sanatçı Haluk Levent olmadan önce başladı ve sanatçı olduktan sonraki halimde de katlandı.