TUĞBA ÖZAY LAF ARAMIZDA PROGRAMINDA AÇIKLADI: KOCAM ALDATIRSA BOŞANIRIM!
Geçtiğimiz Mayıs ayında Milano?da İtalyan sevgilisi Ludoviç Fattizzo ile evlenen ünlü manken Tuğba Özay, gazeteci Bilal Özcan?ın Kanaltürk?te bu Pazar günü yayınlanacak ?Laf Aramızda? programına konuk oldu. Ünlü manken, Bilal Özcan?ın ?Sen İstanbul?dasın kocan Milano?da... Ya orada seni aldatırsa, kork muyor musun? Aldatırsa ne yaparsın?? sorusu üzerine, ?Boşanırım? şeklinde yanıt verdi. İşte Tuğba Özay?dan çarpıcı açıklamalar...
Kanaltürk'te bu Pazar saat 16.30'da yayınlanacak programdaki bazı ilginç soru cevaplar şöyle...
"Ben Bodrum'da keşfedildim"
Bilal Özcan: Mankenliğe nasıl başladın Tuğba?
Tuğba Özay: "Arkadaşlarım bana hep sen model ol, biz de senin menajerin olalım derlerdi. Mesela ben Bağdat Caddesi'nde yürürken, insanlar bana kartvizitlerini veriyorlardı. Beni yolda görenler Türk mü, yabancı mı olduğumu soruyorlardı. Zaten beni Bodrum'da tatil yaparken keşfettiler. Başak Gürsoy Ajans'tan birileri tarafından Bodrum tatilim sırasında bana teklif geldi. Ama ben teklifi reddetmiştim. Demek ki o zamanlarda bile mankenliğe karşı bir önyargı varmış. Sonra güzellik yarışmasına girdim ve ardından da modellik hayatım başladı.
"Manken olacağım deyince babam tokadı patlattı"
Bilal Özcan: Baban senin manken olmana karşı çıkmış. Senin mankenlik yapmanı hiç istemiyormuş doğru mu bu?
Tuğba Özay: Bana gelen mankenlik teklifini önce annemle, sonra da babamla paylaştım. Babam manken olmamı kesinlikle istemedi. Ben de "Bu benim hayatım, sen karışma" dedim ve o da tokadı patlattı yüzüme ve bana "Kendi bataklığında boğulacaksın" dedi. Babam şöhretten hiç hoşlanmaz. Sanatı çok sever ve muazzam bir bilgisi vardır her şey hakkında. Babam hep benim balerin olmamı istemişti, siyasetle uğraşmamı istemişti çünkü babam şöhretten hiç hoşlanmaz.
"Babam Türk filmlerindeki gibi kurban olmamı istemedi"
Bilal Özcan: Baban sence neden senin manken olmana karşı çıktı. Seni bekleyen tehlikelerden haberdar mıydı yoksa?
Tuğba Özay: Babam, beni bir ordunun içine bile bıraksa duruşumu koruyacağımı bilir. Aslında babam benim Türk filmlerindeki gibi kurban olmamı istemedi. Babam benim hakkımdaki tüm gerçekleri bilir ve her zaman yanımdadır. Örneğin çıkaracağım albüm konusunda da beni sonuna kadar destekliyor. Babam hep benim üretmemiş istiyor, işim konusunda beni çok destekliyor.
"Şimdiki aklım olsa Fransa'da kalırdım"
Bilal Özcan: 17 yaşında Dünya İkinci Mankeni seçildin ve sonra Fransa'ya gittin. Orada kalmadığın, Fransa'dan döndüğün için pişman mısın?
Tuğba Özay: Vakko defilelerine Fransız koreograf gelirdi ve ben 16 yaşında kulise girdiğimde benden yaşça daha büyük olan ve beni tanımayan mankenler, benim Fransız olduğumu düşünürlerdi. 17 yaşında dünya ikinci mankeni seçildim ve 1996 senesinde Fransa'ya gittim. Ama ne yazık ki orada yalnızdım ve bir süre sonra ülkemi ve sevdiklerimi özlediğim için geri döndüm. Aynı zamanda da Türkiye'de yol almıştım, yani Tuğba Özay ismini herkes biliyordu. Türkiye'ye döndüğümde bana inanılmaz teklifler geldi. Şimdiki aklım olsaydı Fransa'dan dönmezdim, yurt dışında kariyerime devam ederdim. Şu aralar evliliğim dolayısıyla İtalya'da da bir hayatım var ve İtalya'da çoğu insan Türk olduğuma inanmıyor.
"Düşmana inat birgün daha fazla yaşadım"
Bilal Özcan: Babanın sana "Kendi bataklığında boğulacaksın" demesi hapisteyken de aklına geldi mi?
Tuğba Özay: Babamın bana 16 yaşındayken "Kendi bataklığında boğulacaksın" demesi hiç aklımdan çıkmıyor. Ben hapisteyken de bu laf aklımdan hiç çıkmadı. Babamın hisleri çok kuvvetlidir. Ben çok sevilen bir çocuktum. Lider konumunda olan bir çocuktum. Yeri geldiğinde birçok insan önüme taş koydu. Ama "Düşmana inat birgün daha fazla yaşayacaksın der" Nazım. Ben de öyle yaptım. Hiçbir modelin ya da sanatçının sporla ilgili bir çalışması yokken ben fitness dvd'si çıkardım. Ardından "Best Of Tuğba Özay" adlı katalog çalışmasını çıkardım. Bu katalogdan elde ettiğim gelirle doğuda okul yaptırdım. BBC benimle belgesel çekti, Amerikan kanalı PBS de benimle belgesel çekti. Ben bu tip belgesellerde Türkiye'nin yüzü oldum. İsviçre kanalının belgeselinde de beni kullandılar. Çok yol kat ettim.
"Eski mankenlerin çalışma disiplinini örnek aldım"
Bilal Özcan: Mankenlikte kimleri örnek aldın Tuğba? Nasıl bir manken olmak istiyordun?
Tuğba Özay: Yılmaz Güney'in bir sözü var: "Domates yetiştiricisi olsan da en iyi şekilde yetiştireceksin" ben de yaptığım işi en iyi şekilde yapmayı hedefledim. O dönemde her yerden ödül alıyordum. Birçok insan beni kıskanıyordu. Beni linç etmek için, kilolu dediler. 1.82 boyundayım ve 62 kilodayım. 62 kilonun üzerine hiç çıkmadım. Begüm Özbek, Merve İldeniz ve Deniz Pulaş'ın çalışma disiplinini örnek aldım. Henüz 25 yaşındaydım ama benim için "Bu kadın da her yerde" dediler.
"O dönemde hayatımdaki adamı sevmiştim"
Bilal Özcan: Hapise girmendeki en büyük hatan neydi?
Tuğba Özay: 2007 yılında ilgim olmayan bir konunun içerisine dahil edildim. O dönemde hayatımdaki adamı sevmiştim ve yüreğimin götürdüğü yere de gitmiştim. Bazen insan bazı şeyleri görse de karar veremiyor. Karşınızdaki insanın hep düzeleceğini ümit ediyorsunuz. Hala, yaptığım hata yüzünden cezaevine konulmamın konuşulmasının erken olduğunu düşünüyorum.
"Dört duvar arasında beş buçuk saat bile duramazsınız"
Bilal Özcan: Hapisteyken neler yaşadın Tuğba? Geçtiğimiz aylarda senin davana bakan savcı beraatını istedi. Sence haksız yere mi o kadar süre hapiste kaldın?
Tuğba Özay: Herkes benim beş buçuk ay hapiste kaldığımı söyleyecek. Bu beş buçuk ay bazı insanlara az gelebilir ama; dört duvar arasında beş buçuk saat bile duramazsınız. Doğru, kime neye göre doğrudur. Zaten tarafsızca benim dosyamı inceleyen bir hukuk adamı bu kararı verebilmelidir. Bugün yanlışlıkla insanları içeri atıyorlar cinayet yüzünden, gerçek sonradan ortaya çıkıyor. Adalet er geç yerini bulacaktır. Bu konuda yana çok insan vardır. Bence hakimler ve savcılar bir hafta sonu kimliklerini gizleyerek, cezaevlerini gezseler, oradaki insanlarla sohbet etseler, içeride çok fazla masum insan olacağını görecekler.
"Hapis dönemi bir yumurtalığıma mal oldu"
Bilal Özcan: Hapiste geçirdiğin beş buçuk ay nelerine mal oldu?
Tuğba Özay: Cezaevinde bir yumurtalığım gitti. İçeri girdiğimde dünya başıma yıkıldı, bu duygunun kelimelerle tarifi yok. Bir de halka mal olmuş bir insansınız.İçeri girdiğimde kendimi acayip bir dünyanın içerisinde buldum. Yabancılar koğuşunda kaldım ben. Bir yanımda Bulgar, bir yanımda zenci bir mahkum vardı ve 10 kişinin yaşayacağı yerde 40 kişi yaşıyorduk. Çok garip bir hayattı ve ben olumlu şeyler çıkarmaya çalıştım. Ama hakkımda yazılan asılsız haberler beni çok yıprattı, yeri geldi sinir krizleri geçirdim. Sonrasında ise; iki hafta geçmeden acayip iyi sosyal ilişkiler kurdum. Kader arkadaşlarım bana; "Sen özgürlüğüne kavuşmadan, biz dışarı çıkmak istemiyoruz" dediler. Yaşadıklarımdan sonra, dünyaya karşı içimde bir güvensizlik oluştu. İçerideyken daha çok okudum, daha çok asi oldum, saçlarıma aklar düştü ama; artık daha aklı selim düşünebiliyorum.
"İçeride kendime çok şey kattım"
Bilal Özcan: Sen hapisteyken boş durmadın ve 'Bedel' adında bir kitap yazdın. Başka ne yaparak geçirdin hapisteki günlerini?
Tuğba Özay: İçeride her yer rutubetti. Ayağımıza dört kat çorap giyiyorduk. Sabah koğuşun kapısı açılıyordu ve akşam beş deyince de kapıyı yüzümüze kapatıyorlardı. Geriye dönüp baktığımda iyi ki de yaşamışım o günleri diyorum. Çünkü içeride kendime çok şey kattım. Sürekli okudum ve aynı zamanda da boş durmayıp kitabımı yazdım. Sadece bunlarla da yetinmeyip bir sürü şiir yazdım içerideyken. Kendimdeki yetenekleri keşfettim. Mesela artık sürekli yazıyorum, bir sürü şiir kaleme aldım.
Bilal Özcan: Çocukları seviyor musun Tuğba, çocuk yapmayı düşünüyor musun?
Tuğba Özay: Çocukları çok seviyorum. Bizim koğuşta Agustin adlı Filipinli bir çocuk vardı ve yaşı çok küçük olmasına rağmen bana aşıktı. Onunla aramızdaki bağlantı beni ayakta tuttu. Hiç unutmuyorum, tahliyemden iki gün önce Agustin bana 'Sen gidersen, çok üzülürüm" demişti. Kader bu ya tam iki gün sonra da tahliye haberim geldi. Ben tahliye olurken herkes kapılara vurup 'Tuğba tahliye' diye bağırırken, Agustin bağırmadı. Çünkü o tahliye olup hapishaneden ayrılmamı istemiyordu. İçeride çok fazla şey yaşadım ve bunların hepsini 'Bedel' adlı kitabımda sevenlerime aktardım. İçeride yaşadıklarımı senaryo haline getirmek istiyorum ve şimdi de bu senaryo üzerinde çalışıyorum.
"Kocamın iki lafından biri 'Allah Allah'"
Bilal Özcan: Eşin romantik bir adam mı?
Tuğba Özay: Kocam çok romantik bir adam. Bana gittiği her yerden müzikli kartlar yolluyor. Benim de Mario'nun ailesiyle aram oldukça iyi. Geçenlerde Fransa'da Mario'nun ailesinin yanındaydık ve annesi bize sabah Türk kahvaltısı hazırlamış. Kahvaltıda yumurta vardı, çay vardı, reçel vardı. Yani kısacası bizim kahvaltımızda ne varsa aynısını hazırlamış. Mario bizim yemeklerimizden en çok mantıyı, böreği ve dolmayı çok seviyor ve konuşurken iki lafından birisi "Allah Allah" Geçenlerde arkadaşıyla telefonda konuşuyordu ve konuşurken "Allah Allah" dedi ve ben de çok güldüm. Kısacası eşimle benim aile ilişkilerimiz çok iyi.
"Kocam aldatırsa boşanırım"
Bilal Özcan: Tuğba kocanla ayrı ülkelerde yaşıyorsunuz, sen İstanbul'dasın, o Milano'da. Eşin seni aldatırsa diye korkmuyor musun, aldatırsa ne yaparsın?
Tuğba Özay: Eğer kocam beni aldatırsa ve ben de bunu anlarsam, ondan boşanarak ona en büyük cezayı veririm. Ben eşime çok güveniyorum ama hayat bu. Eşimi çok seviyorum ve ona aşığım. Biz her şeyden önce iki çok iyi dostuz. Hem burada hem de İtalya'da düzenimiz var. İkimizin arasında özlemden dolayı bir heyecan var.