BİN YILDIR SEVİYORUM SENİ
Biliyor musun, çok yorgunum çok. Tam bin yıldır seviyorum seni. Her gece oluşunda, her sabah doğuşunda, her ben oluşumda ben?Ben seni düşlüyor oluyorum, bin yıldır bu böyle?Ve usanmadan Ve hiç kaçmadan? Ve hiç yorulmadan? Seviyorum seni
Seni sevince yaşıyorum.
Yaşadıkça seni seviyorum.
Ne mutlu bana, sen varsın.
Gece var, geceler var…
Ve bu gecelerin sonu gelmez yolculukları…
Her yolculuğumda seninle olmanın, olabilmenin tadı…
Tadına vardıkça, tadını aldıkça, seninle olabilmenin başkalığı…
Bu başkalık bin yıldır yaşatıyor beni…
Ve kaç bin yıl daha yaşarım bilmiyorum…
Ne önemi var ki?
Gecenin bir yarısında durmuşum, geceye arkadaş olmuşum…
Ya bilsen öylece vurulmuşum, bekliyorum seni…
Çıkıp geleceksin o şarkının içinden,
O şarkıları birlikte söyleyeceğiz…
Hiç yalanı olmadan, hesabı olmadan kucaklayacağız bu yolculuğu.
Biliyorum, geleceksin.
Nasıl gittiysen öyle geleceksin…
Ne zaman geldin ki?
Bahar geçmekte.
Bin yıldır kaçıncıya geçiyor bahar.
Geldiğinde ya ben de olmazsam…
Saçlarına taktığın bahar güllerini soldurma hiç, benim için…
Ben onları koklamayı bin yıldır özlüyorum,
Hiç bitmeyen bu yolculuklar gibi…
Seni kimsesiz bir İstanbul gecesinde sevmiştim, kendi halimce…
Ve öylece seveceğim, kim bilir kaç bin yıl daha…
Bu şehirde bir adam bekliyor seni, sonu gelmez bahar sancılarıyla…
Her sancıda sen…
Süslüyorsun geceleri…
Sancılandıkça, seni bir o kadar daha seviyorum…
Ve sevdikçe bin yıl daha geçiyor…
Her geçişte senden bir parça daha gidiyor…
Son parçan kalıncaya kadar bekliyorum, bu şehirde seni…
Sessiz ve kimsesiz, kimsesiz bir İstanbul’da sevmiştim seni.
Ve kimsesizlik içinde, tüm kimliklerimden arınmış olarak karşılayacağım seni…
Sen de gelmiş olacaksın bir gün, o en kimsesiz gecelerime, biliyorum…
Bildikçe de, seni, senleri seviyorum…
Tam bin yıldır seviyorum seni…