NERDEN BAKSAN TUTARSIZLIK!
Ayıp üstüne ayıp? Diyor ya Ahmet Kaya şarkısında ?Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça? aynen öyle?
Nilay Dorsa, mankenlik yapıyor, bir dizi haberleri çıkıyor, geziyor haber oluyor, soyunuyor kapak oluyor. Sonra bir gün şarkı söylemeye karar veriyor, bir albüm yapıyor ve bu albümü tanıtmak için bir gece yapıyor.
Geceye eş dost, arkadaş, radyocular ve de gazeteciler çağrılıyor. Geceye gelen geliyor, kimileri de gelmiyor…
Gelemeyenler ise eyvah eyvah…
Nilay hanım bir haşlıyor ki, bir laflar ediyor ki aşk olsun…
Önce kendisine şarkı veren Yıldız Tilbe alıyor nasibini… Nilay Dorsa kendisine bu şarkıyı veren ve bu zamana kadar destek çıkan Yıldız Tilbe’nin geleceğim diyip sebep göstermeden geceye katılmamasına sinirleniyor ve Twitter adresinden Yıldız Tilbe'ye ‘şarkıyı koşa koşa kendin getir sürekli ilgilen düne kadar mesaj at klip ne zaman çıkıyor diye. Bu akşamki mazeret ne? Yakışmadı’ şeklinde söyleniyor…
Ve sonra radyocu ve gazetecilere sıra geliyor… Dorsa, ‘bu gece gelen ve gelmeyen radyocu arkadaşlara teşekkür ederim. Başta deltafm, gelmeyenler haklısınız kusura bakmayın IPAD im yoktu dağıtamadım’ diyor…
Sen kendini ne sanıyorsun Nilay Dorsa bu kar ucuz mu bu iş. Hiç mi utanmadın. Bugüne kadar senin önemli önemsiz her hareketini haber yapan, duyuran bu insanlar değimliydi…
Sen gazetecileri, radyocuları nasıl böyle küçültür, aşağılarsın…
Şimdi ben merak ediyorum, soruyorum. Bugüne kadar gazetecilere, radyoculara ne verdin? Ne verdin de, nasıl haber oldun? Anlat o zaman öğrenelim…
İnsanların birinci görevi mi ki senin tanıtımına katılmak… Katılım az olunca böylesi çirkinleşmenin anlamı nedir? Yarın yine aynı insanların kapısını çalmayacak mısın?
Bir başka ayıp da aile dizisi oyuncusundan geldi…
Tövbeler Tövbesi adlı dizide mahallenin bıçkın delikanlısı Mahir karakterini canlandıran Cemal Toktaş…
Arkadaşlarıyla birlikte diğer oyuncu şarkıcı Keremcem’i dinlemeye eğlenmeye gidiyorlar… Bi güzel de eğleniyorlar, oh yarasın. Buraya kadar sorun yok. Kız arkadaşıyla da oldukça samimi bu da onun adına güzel… Ne zamanki gazeteciler fotoğraflarını çekiyor her şey çirkinleşiyor bir anda…
O dizide gördüğümüz, izlediğimiz, efendi, saygılı mahallenin bıçkın delikanlısı bir anda başka bir adam oluveriyor… Başlıyor küfür etmeye, bununla da yetinmiyor üstüne bir de tehditler… Şöyle olur, böyle olur. Sanırsınız dizide Fidan’ı rahatsız eden adamı Oktay’ı dövmeye gidiyor…
Orda duralım Cemal Toktaş… Sen bir oyuncusun eşkıya değil… Kaldı ki burası dağ başı değil. Bir de sanatla uğraşıyorsunuz, sanatla meşgulsünüz…
Bu mudur, sanat, bu mudur oyunculuk?
Arkadaşlarınla toplan, gazetecileri sıkıştır, küfret, tehdit et…
Ne olmuş, ne yapmışlar yani… Siz eğlenirken fotoğraflarınızı çekmişler…
Aman ne affedilmez bir suç… Hiç yakıştı mı, hiç utanmadın mı?
Bir düşün bakalım, ‘Biz sokaktan geldik, bize yapmayın’ diye kendini anlattığın cümlenin sahibi olan kişi olarak gece o vakit çalışan bir gazeteciye, bir emekçiye uyguladığınız bu şiddeti nasıl anlayalım biz, ne diyelim şimdi, neler söylerim neler ama neyse Tövbeler Tövbesi…
Rolün havasına girmişsin belli ki… Oysa çoktan stop dendi, set paydos edildi Mahir bey…
O dizideki sergilediğin efendiliğin gerçekliğine nasıl inanacağız… Her bölümünü izlemiş biri olarak, artık senin o dizini de seyretmeyiz en azından ben ve çevrem… Çünkü anlıyorum ki artık samimiyetsiz orda ki tavır. O dizide çok değerli sanatçılar var. Füsun Demirel ablamıza bir sor, olayı anlat. Zaten annendir dizide... De ki, ‘Anne böyle oldu, fotoğrafım çekildi ben de çekene küfrettim, tehdit ettim’ diye bir sor bakalım nasıl bir ders alacaksın hayata dair… Sanat ve sanatın unsurları böyle olacaksa kabul etmiyorum, yazıklar olsun…