HEPİMİZ KARDEŞİZ AMA FIRSATINI YAKALADIK MI? EYVAH EYVAH!
Hepimiz kardeşiz bu öfke, bu diller, bu ağızlar niye?Bir kere ve kısacık şu hayatta bu saldırı, bu hakaret, bu küçültücü kin, bu öfke niye?Hepimiz kardeşiz ya! Bu nasıl kardeşlik, fırsatını yakaladığın an yakıp yıkıyorsun?Bu nasıl bir ağızdır, hiç durmuyor ne varsa düşüncede kusuyor her fırsatta?İpin ucu, yani dilin ucu kıvraklığı yüzündendir herhalde kaçıyor her defasında?
Ekranın her türlü sululuğuyla ünlü şovmeni Mehmet Ali Erbil, şovuna dalmışken bütün değerleri alt üst ediyor bir daha, bi daha…
Sonrada "maksadını aştı söylediklerim Türk Halkından özür diliyorum" diyor. Yapboz tahtası ya, sil baştan…
Sil baştan olur mu? Nasıl kapanacak açtığı yaralar, hangi doktor, hangi ilaç, hangi merhem deva olacak…
Hee, ‘hepimiz kardeşiz ya!’…
Bu nasıl kardeşlik ulen! Demezler mi adama… Hep sen, hep sen, hep sen…
Kardeşiz ya! Eh artık bi kerede ben…
Bu kaçıncı Mehmet Ali, bu kaçıncı… Ne çok kredi verildi sana ama sen ısrarla kaçırıyorsun ipin, dilin ucunu…
Uslanmıyorsun maalesef…
Bu küçültücü saldırıların özrü ne kadar bu kırılmışlığı hafifletir bilemem. Daha öncede Güner Ümit'ten izleyip duymuştuk… İnsanlar ne de kolay değerleri yerlere serebiliyorlar değil mi?
Olsun ‘hepimiz kardeşiz ya!’
Ne kadar, nereye kadar taşınır bu kardeşlik...
Bunun temelinde bilinçaltında depolanan bilgiler var… Kendinden olmayanla ilgili üretilen ve depolanan bilgiler… İşte depoda saklanan bu bilgi bir gün bir yerde açığa çıkıveriyor…
Toplumun göz önünde olan bazı isimler adeta içlerindeki bu depodaki bilgileri, bu duyguları istemeden de olsa dışa yansıttılar, yansıtıyorlar…
Bir kaçını hatırlayalım;
Müge Anlı, deprem bölgesindeki vatandaşları kast ederek, 'Önce polisi, askeri taşlayacaksın, sonra yardım isteyeceksin. Yok öyle, haddinizi bileceksiniz!' ifadelerini kullandı. Bu ifadeler büyük tepki topladı.
Ardından Habertürk sunucusu Duygu Canbaş, Van depremini ekranlara taşırken, 'Bu acı yurdun doğusunda, Van'da olsa bile üzüldük' ifadeleriyle büyük bir gafa imza attı.
Tüm bu tepkilere rağmen bu kez eski futbol hakemlerinden yorumcu Erman Toroğlu’da, depremzede bölgesindeki çocuk sayısını eleştirerek, 'Depremin simge isimlerinden Yunus öldükten sonra babası oğlunun bir bilgisayarı bile olmadığını söylüyor. Öğreniyorum ki 11 çocuğu varmış. Kardeşim bakamıyorsan doğurmayacaksın!' ifadeleriyle yeni bir gafa imza attı.
Şimdi bir kez daha şovmen Mehmet Ali Erbil gündemde…
O dil gene durmadı… İstenmeyen bi dünya alçaltıcı, küçültücü sözleriyle gündemde.
Haberlere göre, bir mağazadan çıkıp otomobiline bineceği sırada yanındaki kızlarla ilgili gazetecilere 'Kızlar Vanlı. Bu gün bize geldiler yedirdik, giydirdik şimdi de yolcu ediyoruz. Yanlış anlaşılmasın tamamıyla insanlık görevimizi yaptık' sözlerini kullanmış.
Van'da gerçekten de büyük acılar var. Böyle bir ortamda topluma mal olmuş bir insanın ağzından çıkan sözlere dikkat etmesi gerekiyor. Ama olmuyor, dilin kemiği yok çıkıveriyor işte üç beş kelime sonra ortalık perişan. Ardından ‘hepimiz kardeşiz olur mu böyle’.
Oluyor işte olmaya da devam edecek.
Aha önce de yazmıştım, edilen laflardan çok bilinçaltı önemli. Nasıl bir ortamda yetiştiriliyoruz, o ortamlarda neler konuşuluyor, o anlatılan, uydurulan şeylerle büyüyoruz ve de bir gün olmadık bir yerlerde çıkıyor ağızdan…
Nasıl büzülecek bu ağızlar, o bilincin altı nasıl temizlenecek… Ötekileştirmeden birbirimizi nasıl nefes alacağız…
O bilincin altını temizlememiz lazım, sabırla, inatla…
Bayağı bir iş… Ama olmaz değil.
Okuyarak, severek, sayarak birbirimizi, kurtarıp kendimizi ön yargılardan, temizleyip bilincimizin altını hiç olmazsa geleceğe sevgi bırakabiliriz…
Ne yapalım, ilacımız var şükür ki elimizde… Ne mi elimizdeki ilaç, 'Zaman'…
Emek vermeden, mücadele etmeden, inanmadan olmuyor işte olmuyor… Daha kaç tecrübe yaşayacağız anlamak için…
Arslan Güven