EVET... "VEFA" İSTANBUL’DA BİR SEMTTİR...
Biz gazeteciler kadar kimse bilmez "vefa"nın ne demek olduğunu. En iyi biz biliriz. Bugün öğle namazında kaldırdık Aykut Işıklar’ın cenazesini. Geçen Salı günü kalbine yenik düştü bizim şef.
Şef diyorum çünkü o bizim için Aykut ağabeydi, şefimizdi. Sabah magazin servisi şefi, ağabeyi Aykut Işıklar. Sabah gazetesinde uzun yıllar birlikte ağabey kardeş çalıştık. Dere tepe, kafa göz kıra kıra. Haberi atladığımız için sabah kovulup, öğlen işe alındığımız nice aylar, yıllar hep birlikte çalıştık.
Hakan Denker, Metin Coşkun, Tayyar Işıksaçan, Hakan Solaker, Sertip Gücün, Sümer Dündar, Nermin Ceri, Şerif Ercan, Yavuz Asdemir, Eda Doğan, Gülnaz Koçak, Demirhan Hararlı, Yakup Gür ve daha kimler kimler… Magazin gazeteciliğini dibine kadar yaşadığımız güzel günler. Ağabey kardeş, usta çırak günleri. Belediye otobüslerinde haber peşinde koşup, açlığı tokluğu, paramızı paylaştığımız acı tatlı anılarla dolu, dolu dolu yıllar…
Magazinciydik biz. Sağlam magazinciler. Vurdukları yerden ses getiren, 30 küsür sayfalık koca gazetenin o gün dolu dolu tam 11 sayfasını bizim servisin haberleriyle doldurduğumuz ve Aykut Abi’nin gururla duvara astığı Sabah Gazetesi magazin servisi… Gece kulübü önlerinde kapıcılar gibi giren çıkanı beklemeyen, mekanların içine girmediysek asla haber yapmadığımız ve Aykut Abi’nin ertesi gün mekan sahibine “bizim çocukları nasıl içeri almazsınız” diye fırça attığı, bizden özür dilettiği o müthiş günler. Bugün bilgisayar başında oturup sosyal medya hesaplarından haber kovalamadığımız bizzat sanatçının kendisi ile röportajlar yaparak konser konser, set set gezip haber kovaladığımız günler… Magazin dünyasını avucumuzun içinde tutuğumuz hızlı günler…
Aykut Abi bize hep bir şeyi anlatırdı ve derdi ki; “Bakın çocuklar bugün gazetede çalışıyorsanız herkes sizin en iyi dostunuzdur. Gazeteden kovulduğunuz duyulsun işsiz kalın Beyoğlu’nda görsünler yollarını değiştirirler. İşte o gün ’Vefa’nın İstanbul’da bir semt olduğunu anlarsınız”…
Alemin vefasız olduğunu bildiği içinde on yıl önce “Aykut Işıklar’ın cenazesine kim gelir?” başlıklı yazısında bu gün olacakları o günden biliyordu. Cenaze törenine gelecekleri gelmeyecekleri yazmıştı. Şunlar şunlar gelmezler demiş. TV kameraları gelmeyeceği için şunlar şunlar da gelmez demiş. Ama şunlar gelir, benim kadim dostlarım var onlarda gelirler demişti.
Aykut abi kameralar geldi. Biz eski elemanların geldik. Gazeteci arkadaşların dostların kardeşlerin geldi. Komşularında geldiler. Sana Sabah Gazetesi’nde 1986 yılında çay getiren çaycı Mustafa da geldi. Hatta senden bir hafta önce vefat eden eski elemanlarından Yavuz Asdemir’in eşi Feride de Yavuz’u temsilen geldi. Yazında adlarını bir bir yazdığın ve mutlaka gelirler dediğin sanatçılardan neredeyse hiç kimse gelmedi. Birkaç çelenk geldi, Mustafa Yolaşan, Ateşböceği Ercan, Nihan Akın,Ercan Turgut, Erol Evgin, Ercan Akışık geldi. Hepsi o kadar…
Haklısın şef “Vefa” İstanbul’da bir semt adıymış.
Anlatmıştın biliyorduk, bir daha öğrendik…
Biz gazeteciler kadar kimse bilmez “vefa”nın ne demek olduğunu. En iyi biz biliriz…