Kalabalık müthiş… Tahminen 4-5 bir kadar seyirci var. Oturma alanları tamamen dolmuş, ayakta izleme imkanımız var sadece… Ancak Akbatı çalışanları ve PR ajansı bizi basın için düzenlenmiş konser alanına hakim özel bölümüne davet etiler.

Bir basın mensubu olarak şöyle söylemek ve Akbatı’nın gazetecilere karşı misafir perverliğinin hakkını vermek isterim. Son zamanlarda gazeteciler böyle ağırlanmıyor. Eskiden Açıkhava Tiyatrosu’nda, Rumeli konserleri ve benzer mekanlarda nasıl ağırlandığımızı biliyorum. Şimdi nadiren gelen basın mensubuna özen gösteriliyor. Akbatı mesela. Değer vermiş gazetecilere… Yiyecek içecek ikramı, oturma grupları ile harika bir ortam. Konser alanına hakim, güzel bir yer. Keyifle izledim konseri… Birkaç gün sonra Nilüfer’in Açıkhava konseri var, bu konser de oraya antrenman havasında sanki… Nilüfer çok keyifliydi… Şarkı aralarında seyirci ile sohbet etti,  şakalaştı. “Bu sene 41. Yıl” dedi bir ara yanlış duymadıysam. 41. Yıl gözüyle baktığınızda sahnede sesinden güzelliğinden hiç bir şey kaybetmemiş bir Nilüfer var. Mini eteği, yüksek topuk ayakkabıları ile eskilerden Ajda’ya tek rakip o gibi görünüyor. İkisi de adeta yıllara meydan okuyorlar…

Benim için konserin en ilginç tarafı Nilüfer’in “Özgürlük” konusuna altını çize çize vurgu yapması oldu. Son zamanlarda bir özgürlükçü ruh merakı hasıl olmuş. “Bana son zamanlarda bir özgürlük tutkusu geldi” dedi. “Özgürlüğü istiyor musunuz?  Seviyor musunuz?” dedi. Seyirci deli gibi alkışlıyor bu sözlerini Nilüfer’in… “Özgürlüğü seviyorum ve gençlere güveniyorum, ben de bir zamanlar gençtim” diyor… Nilüfer’in özgürlük üzerine ettiği lafların kaynağı son zamanlarda yaşananlar olsa gerek. O da sanatçı duyarlılığı içinde mesajını veriyor… Valla özgürlük herkese,  her zaman lazım… İnsan olabilmek, kendini insan gibi hissetmek için…

Ben Nilüfer konserinden keyif aldım… Keyifli bir mekanda Nilüfer konseri varsa kaçırmayın derim. Mesela Açıkhava Tiyatrosu’nda önümüzdeki Perşembe gecesi sahne alacak. Yaz gecelerine veda için iyi bir tercih olur…