KADER KISMET HAYIRLISI
Televizyonlarda olmak hiç de göründüğü gibi değildir? Kendini açarsın, aileni açarsın herkesin senin hakkında yorum yapma hakkını kendin doğurursun, altın tepsi ile özelini eleştirmelerini sunarsın herkese. Sonra istemediğin şeyler duyduğunda yıpranırsın, kendini anlatmak için kapı kapı dolaşırsın, hayal ettiğinden çok uzaklaşır, ıssız bir boşlukta asılı kalırsın işte o zaman da iş işten geçmiş olur. Yazık da olur ama ’Kısmetse olur.’
Kaç gün oldu bilmiyorum. Epeydir yazamadım. Hem seçim süreci hem de genel durum değerlendirmesi yapmaktan dolayı azıcık nefes aldım diyelim.
Halk istediğini seçti ve konu kapandı. Siyaset üzerine yazmak istemediğimden olayları fazla kurcalamayacağım aşikar. Ancak muhalefetin yetersiz duruşunun iktidarı güçlendirdiğini bir kaz daha gördüm. Kazanan belli. Ortalık yatıştı her şey süt liman. Ticaret kaldığı yerden devam ediyor. E tabi zor olacaktı şimdi yıllardır başta olanların gidip yerine başkalarının gelmesinin yaratacağı belirsizlik… Bu şekilde iyi oldu diyenleri duyar oldum çevremde neticede hayat devam ediyor! Her neyse biz konumuza geri dönelim. Devletin başında kim olursa olsun partici bir yaklaşım içerisinde değilim. Ama en azından Atatürk’ü okumak ve anlamak üzerine siyasilerin kendilerini geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum. Kişiler kişisel hatalar yapabilirler buna kimse karışamaz… Ancak kişilerin temsil ettikleri kurumu ya da kuruluşu bireysel tutum ve davranışları üzerinden aşağı çekmeleri ve gelişmiş medeniyetlerden uzaklaştırmaları kabul edilebilir bir durum değildir. Öyle ya da böyle bir seçimi geride bıraktık. Ülke huzurlu görünüyor. Ama yine de biz biraz daha, çok daha, hatta ara vermeden Atatürk’ü okuyalım diyorum ben…
Bugün gündemimizde neler varmış açıp bir televizyona baktım. Evirdim, çevirdim ve birkaç iyi yapım haricinde televizyonda izlenebilecek güçlü bir yapım bulamadım. Yenilere bakacak olursak Kanal D ekranlarında başlayan “Kısmetse Olur” isimli program şu sıralarda Türkiye’nin gündeminde. Adından da anlaşılacağı gibi evlenmek isteyenlerin katıldığı bir programmış bu. Daha öncede kaynana Semra hanımdan da bildiğimiz gibi, izletilen bu tarz programlar hep iş yapmıştır. Her zaman yazıyorum bunu bir kez daha hatırlatacağım, ülkemizde yeni formatlar yapılamıyor toplasanız üç ya da beş tanedir. Televizyon kanalları ve program müdürleri risk almadan önceden denenmiş, halk üzerinde onaylanmış yapımları yeniden, yeniden yaparak rahat koltuklarına bir güzel kuruluyorlar... Bir taraftan hak veriyorum çünkü kanallar reklam almak için izlenebilecek işler yapmak istiyorlar, ancak aynı şeyleri yapa yapa kendimizden geçmemize de neden oluyorlar.
Programın ismi ‘Kısmetse olur.’ ya, ben de olan bir şey var mı diye merak edip izledim. Bu işimin de bir parçası sonuçta. İzlerken gördüm, ağlayanlar oldu, bağıran, kavga eden oldu, üzülen, isyan eden oldu, dedikodu yapan oldu.. Aşk yaşamaya çalışanlarda oldu… Bütün bu olanların ardından bir evlenen de olacak mı çok merak ediyorum doğrusu…
Bu tarz uzun soluklu programlarda sosyolojik bir yaklaşım sergilediğim doğrudur. Değişik kültürlerden, yaşlardan, meslek gruplarından kadın ve erkekler ayrı ayrı kameralarla düzenlenmiş olan evlerde, sabahtan akşama kadar evlilik adı altında aslında kadın erkek ilişkileri üzerine tartışılıyor. Kadınlar bir erkek için kendi karakterlerinden, duruşlarından ödün veriyor, erkekler ise külhanbeyi tavırlarıyla ‘ben kadınımı şöyle isterim, böyle yaparım, amanın efendim’ tarzında söylemleri ile pazardan karpuz seçercesine bir şeyler anlatıyorlar. İşin en garibi de kadınlar bu tarz yaklaşımlardaki erkeklerin söylediklerini yapmak için sıra da bekliyorlar. Soruyorum sizin derdiniz nedir ? Çok güzelsiniz, dışarıda eminim bir sürü genç arkadaşım ile izdivaç yoluna girebilirsiniz eğer niyetiniz gerçekten buysa. Kız daha 20 yaşında evlenmek için programa katılmış güya çok istiyormuş.
Güzel kardeşim sen daha hayatın başındasın okuman gerekmiyor mu senin? Yaşadığın ülkene faydalı, aileni gururlandıracak başarılara imza atmak yerine bir evlenme programına katılarak şan, şöhret peşine düşmek neden? Bak anlatayım bu televizyon öyle bir yerdir ki iki günde meşhur olursun, sosyal medyada hayranların olur, senin için ölürler, seni zirveye çıkartırlar ama senden sıkıldıkları anda bir meziyetin olmadığı için ki, olanları da gördük seni dibe çeker iki günde de silerler. Yalan olursun.
Televizyonlarda olmak hiç de göründüğü gibi değildir… Kendini açarsın, aileni açarsın herkesin senin hakkında yorum yapma hakkını kendin doğurursun, altın tepsi ile özelini eleştirmelerini sunarsın herkese. Sonra istemediğin şeyler duyduğunda yıpranırsın, kendini anlatmak için kapı kapı dolaşırsın, hayal ettiğinden çok uzaklaşır, ıssız bir boşlukta asılı kalırsın işte o zaman da iş işten geçmiş olur. Yazık da olur ama ‘Kısmetse olur.’
Katılılımcı erkeklerden bahsetmek istiyorum birde. Çocuklar çok yakışıklı. Her biri ayrı ayrı güzel adamlar. Ancak bu adamlardan bazılarını ben başka yarışma programlarında da görmüştüm. Yine kızlar ve erkeklerden oluşan bir moda programıydı. Aynı adam daha fazla popüler olmak için böyle bir yarışmaya katılmış olabilir. Hal böyle olunca kutsal olan evlilik durumu ve bu istek inandırıcılığını kaybetmektedir. Benim gibi dikkatli olan izleyicilerin ya da sosyal medya kurtlarının bu durumlardan oldukça hızla yararlandıklarını belirtmeliyim. Çıktığınız o ekranda daha önce katıldığınız her program bulunabilmektedir. Bence Türk halkının size ve yaptıklarınıza inanması önemlidir. Çünkü biz inandıklarına sahip çıkan bir toplumuz öyle değil mi? Doğal olun, olmadığınız kişiler gibi davranmaktan sakının. Bu programa bir eğlence programı gözüyle bakacaksak eğer, o halde kavga etmeyin de eğlendirin ne diyelim. Bunu yaparken karşınızdakilerin kadın olduklarını ve her birinin ailesi olduğunu da göz önünde bulundurmak ta fayda var.
Bu şekildeki işlerde hala zirvedeki isim kaynana “Semra” dır. Oğlu Ata’yı kaybetmesinden sonra ne kadar durulmuş olsa da az çektirmedi gelinine o zamanlar. Türk halkı onu biç bir zaman unutmadı ancak nasıl hatırladığı da mühim! Yani yaptıklarınızdan sorumlu olduğunuz bir yerdesiniz arkadaşlarım, gelecekte kötü hatırlanmamak için daha dikkatli davranmanız gerektiğini düşünüyorum.
Program hafta içi her gün Kanal D ekranlarında yayınlanmakta. İzlemek, izlememek siz değerli okurlarımın tercihi. Yayın saati itibarı ile daha çok çalışmayan kesime hitap ettiği de bir gerçek. Yine de denk gelirseniz bir göz atın sonuçta büyük kanallardan birinde yayın yapıyor ve ne anlattığına bir bakın.
Bir sonraki yazımda sizinle bir varsayım üzerine yorumlar yapmak istiyorum. Bir sosyal sorumluluk projesi hazırlayıp kanallara sunsam ne tarz tepkiler alacağımıza dair biraz yaklaşımlarda bulunalım. Görüşürüz.
Sevgiler