BİRAZ SESSİZLİK LÜTFEN?
Bir türlü gelemeyen baharın kaçak yaz sıcaklığındaki bir iki gününden birini yakalamışken yürüyüşe çıktım.
Güneş var ama ince ince üşütüyor hava, yürüyüş için ideal aslında.
Biraz dolaştıktan sonra Şişli meydanında oturup biraz etrafı seyre koyuldum.
Oturup dinlenmek ne mümkün, inanılmaz bir gürültü. Trafikten oluşan gürültü yetmiyormuş gibi küçük büyük otobüslerin biri geliyor biri geçiyor. Arslan GÜVEN?in yeni yazısı için tıklayın
Seçim zamanı ya inanılmaz bir gürültü ortalıkta. Mikrofonlar susmuyor üstelikte sonuna kadar açık. Ve onların rakibi, meydana kurulmuş seyyar seçim ofisleri…
Bu seyyar ofislerden de yükselen müzikler, konuşmalar vay vay, eyvah eyvah… Seyyar Tayyar patlatıp gitti herhalde!
Evet, bütçelere göre küçük minibüs veya büyük otobüsler… Renk renk boyalı, fotoğraflı ve çığırtkan…
Bu gösterişe göre de sıralanmış gürültüleri.
Biraz oturayım memleket havası koklayalım diyorsun burnundan geliyor, kafan kazan gibi oluyor…
Bu suç değil midir? Resmen çevre ve gürültü kirliliği var ve sizin izniniz olmadan birileri sizi inanılmaz derecede rahatsız ediyor…
Bu arada hava biraz güneşli ya, yaşlılar ve çocuklarda meydanda. Hep beraber nasipleniyoruz güneşli gürültüden…
Vay bize, yazık bize… Oysa bu gürültücüler bizlere hizmet etmek hakkını bizlerden almak için bizi rahatsız ediyorlar…
Şu güneşe de yazık oluyor… Tadına varamadan gürültüye karışıyor…
Bir deniz kıyısı yerine ufacık bir alanı meydan diye düşleyip oturduk ya bi kere, çekeceğiz artık… Mecburmuşuz gibi!
Maalesef ki mecburuz…
Bu çevre ve gürültü kirliliğinden nasıl korunacağız ki…
İki caddenin ortasındaki ufacık ama meydan kabul ettiğimiz alanın banketinde oturmuş gelip gidenleri seyrederken bir şarkı takılıyor dilime… Sözleri Bülent Ecevit’e ait olan ‘Takalar’.
Bir zamanlar Modern Folk Üçlüsü ve Nükhet Duru söylerdi;
“ Takalar geçiyor allı yeşilli
Takalar geçiyor dümenleri Lazlı
Takalar geçiyor en nazlı
Yelkenlilerden de güzel
Güvenli sularda işsiz dönenen
Gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
Takalar geçiyor enginlere
Yamalı göğsünü gere gere…”
Evet, bütçelere göre küçük minibüs veya büyük otobüsler… Renk renk boyalı, fotoğraflı ve çığırtkan…
Dilimde şarkı ama ben de bu kirliliğe katkı sağlamıyorum… Söylüyorum şarkıyı evet ama içimden, sessizce…
Çünkü gelip geçen takalar sesimi sessizliğimde bile bastırıyor…
Baharın kaçak yaz sıcaklığındaki bir iki gününden birini yakalamışken, tadına varamadan güneşle vedalaştım, gürültü dayanılacak gibi değil…
Ey hizmet etmek için yola koyulmuş ‘Hizmet Gönüllüleri’ acıyın bize…
Biraz sessizlik lütfen…