İÇİMİZDEKİ SAFRALAR GİDERKEN KURUNUN YANINDA YAŞLAR DA GİTTİ?
Artık bu mekanda mevzulara hem siyah, hem beyaz tarafından iki taraflı bakacağım. İçimizi aydınlatan, güzel mevzular, iyi haberler beyaz yazılarımız olacak. Canımızı sıkan, gözümüze batanlar ise siyah simsiyah yazılar olacak.
TEKRAR 'HOŞ BULDUK'…
Çünkü bu sitede daha önce de yazılar yazdım.
Sevgili Nurettin Soydan sağ olsun, "hadi hadi" diye diye üzerimdeki tembelliği ve kiri toprağı atmama ve tekrar yazı yazmama sebep oldu.
Aslında uzun zamandır istiyordum yazmayı, neler birikti neler… Memleketin, alemin hali ahvali ortada. Bir siyah, bir beyaz… Köşemin adını da buradan koydum. Serde Beşiktaşlılık da var elbette. "Cuk" oturdu köşe ismimiz…
Artık bu mekanda mevzulara hem siyah, hem beyaz tarafından iki taraflı bakacağım. İçimizi aydınlatan, güzel mevzular, iyi haberler beyaz yazılarımız olacak. Canımızı sıkan, gözümüze batanlar ise siyah simsiyah yazılar olacak. Ama en güzeli orta şekerlisi. Hep uçlarda geziyoruz, renkler ya siyah, ya da beyaz. Gri olmayı, orta şekerli olmayı beceremedik. Yaptığımız her ne ise bir türlü ortasını bulamıyoruz. Ortasını bulsak ne siyah ne de beyaz "gri" olacağız. Şu koca dünyada hiçbir şeyi dört dörtlük beklemiyoruz zaten. Dört ikilik olsa süper. Ama o da yok…
ATV'deki işimden ayrıldıktan sonra altıncı ayına giren bir işsizlik dönemi yaşıyorum. Hayatımda ilk kez bu kadar uzun süredir işsiz kalıyorum. Ancak bunu hiç dert etmedim, etmiyorum. Hayata siyah tarafından değil, pozitif yani biraz gri tarafından bakıp geçen zamanı tatil gibi değerlendiriyorum şimdilik.
Uzun zamandır da söyle bir çevremi izliyorum. Mesleki çevreme dışarıdan bir gözle bakıyorum. İnsan işin içinde iken kafasını kaldırıp bakamıyor, algılayamıyor… Aykut Işıkların bir lafı vardı, derdi ki; "arkadaşlar bu gazetecilik mesleğini yaptığımız sürece herkes çevrenizde pervane, ama işsiz güçsüz kaldığınızı anladıkları anda kimse tanımaz, hatta selam bile vermemek, aman bu benden şimdi borç falan ister diye karşı kaldırıma kaçarlar"…
Haklıymış… İşten ayrıldığımı artık ATV gibi bir kanalda program yapmadığımı öğrenen ikinci telefonu açmıyor. Menfaati olan sırtını döndü. Taa ki başka bir adreste işe başlayana kadar… Düzen böyle ne yapacaksın idare edeceksin…
Meslek aşkı hep içimizde. Doğru dürüst bir yol kat ettik. 1982 yılında yola çıktığımız günden bugünlere 26 sene geçmiş. Çok şükür arkamızda küfreden kimse olmadı. Geniş tecrübeler edindik. Çok insan tanıdık. Hayatı çok kısa zamanda hızlı öğrendik. Bugün kendimi çok güçlü hissediyorum. Mesleği bitirmedik elbette. Daha yapacak çok iş var.
Dünya büyük bir krizin içinden geçiyor. Dip göründü diyorlar… Yakın bir zamanda işler yoluna girecek.
Bizim meslekte iş alanı hızlıca daraldı. İki sene önce çalışan insan sayısının yarısına yakını bugün mesleğin dışındalar. Başka işlere yöneldiler. Aslında kriz pek çok iş alanında fazlalıkları ve safralarını dışarı attı. Özellikle bizim meslek çok şişmişti. Eline mikrofon, kamera alan herkes gazeteci! programcı! vs…
Bu arada safralar giderken kurunun yanında yaşlar da gitti. İşini fevkalade iyi yapan meslektaşlar işsiz kaldılar. Kıymetleri bilinemedi. Zengin babaların hava peşindeki çoluk çocukları ekranlarda programcı, gazetelerde koltuk, oda, makam sahibi oldular.
O yüzden de ana kanal olarak tabir edilen büyük TV ekranlarında dizi filmlerden geçilmiyor. Eli ayağı düzgün gibi görünün programlar da bile mevzular hayret verici.
Gazete sayfaları tirajlar yerlerde sürünüyor…
30 sene önceki babı-ali ruhu eridi. Patronlar, müdürler daha fazla rant peşinde. Onların yanında çalışan ufak tefekler de kısa yoldan köşe dönme hesapları içindeler.
Gazete sayfaları, ekranlar Türkiye gerçeklerinden uzak adamcıkların belli başlı düşünceleri etrafında şekilleniyor. Spor, ekonomi, moda, yeme içme, memleketin hali her şey Nişantaşı, Etiler, Bebek üçgenindeki bu alanda geçiyor. İnanın Türkiye sanki bu üçgenden ibaret…
İnanın yazılacak çok şey var.
Mesleğin hem içinde hem de dışında biri olarak çatır çatır yazacağım. Hislerinize tercüman olacağım. İlk yıllardaki heyecanım ve Babı –ali'nin son dönemlerindeki ruhunu yaşamış, tozunu yutmuş biri olarak yazacağım…
Tekrar HOŞ BULDUK….