DÜNYAMA HOŞ GELDİNİZ
Sevgili Okurlar ,Hepiniz benim dünyama hoş geldiniz. Burası kuralların olmadığı, özgür bir dünya. Artık sık sık bir araya gelerek televizyon dünyası başta olmak üzere şov ve sanat dünyası hakkındaki duygu ve düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.
Okuyacağınız konular genellikle Türkiye’de yayıncılık ve televizyonculuk üzerine olacak. Özellikle Formatlar hakkında sizinle fikirlerimi paylaşmak istiyorum.
Şimdi elimize kumandayı alıp, televizyonu bir açalım. Önce ulusal kanallar… Sanırım genel çoğunlukta önce ulusal kanallar kayıtlıdır. Sabah kuşağı, bizi güne hazırlıyor. Birinci kanalda popüler kültürden iki sunucu var. Bir türkücü ve bir model. Şarkılar, türküler havada uçuşuyor. Sevimli iki tip ekranda birbirlerine takılarak eğlenceli sunumlar yapıyorlar. Son yıllarda moda olan ve bu konuyu işlemekten büyük zevk alacağım , “bilinçlen ey halk” kısmı ile doktorlar, her sene değişen tıp hakkında bilgilerle, bazı otları yememiz gerektiğini bazılarını yememiz gerektiğini anlatıyorlar. Nedense hangi ottan bahsetseler aktarlarda otun fiyatı yükseliyor. Eminim bu durum en çok aktarların işine yarıyordur!!Bir de ödem attıran otları söyleyip duruyorlar.. İnekler de ot yiyor da neden hala bu kadar heybetliler! Zaten herkes aynı kiloya sahip mi olmalı, onu da sorguluyorum. Tamam durun! Sıkıldık hadi kanalı değiştirelim.
Diğer iki büyük kanalda ne var ? Bir dizi. Aslında Türk halkı sabah dizilerine alışıktır. Çünkü çok değil bundan 10 -15 sene önce Brezilya dizileri ekranları süslüyor, aile temelleri üzerine kurulan Türk dizileri ile güzel bir dönem yaşanıyordu. Maria , Mercedes, Bernardo, Antonio… gibi isimleri hep bunlardan öğrendik. Şu an yayınlanan dizileri mercek altına tuttuğumda süre ve senaryo kurgusundaki ciddi hatalar, sonucunu bildiğiniz bölümler bir tren vagonları gibi birbirini kovalıyor. Üstelik prime time saati değil gündüz kuşağında. Dizi izlemek istemeyen bir izleyici kanalı değiştirdiğinde bu sefer de cinayetlerin iç içe geçtiği, karamsar, kötü haberlerin ekrana verildiği iki kere izlenildiğinde dünyaya bakışını değiştiren, insanın psikoloji bozan bir manzara iç açıcı olmuyor tabi… Her birinizi itina ile işleyeceğim. Küsmek darılmak yok.
Yeni kanallardan bahsedecek olursam …Yönetimi değişen ve yenilikçi, eğlenceye yönelik bir kanal var artık, TV8. Tamamen eğlence üzerine kurgulanan bu kanal beni biraz dış dünyadaki kötülüklerden farklı bir dünyaya götürmeye başarıyor. Acun Medya ‘nın deneyimli kadrosu yarışma programlarında tecrübeli oldukları için bu işin altından kolayca kalkıyorlar. Deneyerek gittiklerini düşünüyorum. Çünkü bazı programlar başaralı gitmiyor.
Sabah kuşağında magazin içerikli konuları işleyen ve insanları sıkmayan bir program “Aramızda Kalmasın”. Çok başarılı gittiklerini düşünüyorum. Ekranda samimi olduklarını görebiliyorsunuz. Hadi bana sakın MAGAZİN sevmiyoruz demeyin . İnanmam. Biliyorum ki, hepiniz ben de dahil burnumuzu başkalarının hayatlarına sokmaya can atıyoruz. Bence bu konu sosyologlar tarafından incelenmesi gereken bir konu. Ülkede en çok satan gazeteye bakarsanız demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz..
Sabah uyandığımda kahvaltı ederken açık olan kanal ve kanaldaki program kesinlikle beni zorlamamalı, kafamı meşgul etmemeli, gece uyuyup biriktirdiğim enerjimi yerin dibine sokmamalı… Keyiflenmeli ve ufak tebessümler ile güne hazırlanmalıyım. Yoksa İstanbul trafiğine kör kütük bodozlama girmek için bir sebebim daha olacaktır.
Bana göre sohbet programları yarı magazin yarı gerçek işler sabahları izlenebilirliği olursa , stressiz bir güne başlayabilirsiniz.
Ben size magazinci.com ‘un bana açtığı pencereden, size merhaba demek istedim. www.magazinci.com’a beni sizinle buluşturduğu için teşekkür etmek istiyorum. Selamımı aldıysanız , ne mutlu bana . Şimdi Dünyayı Kurtarmaya gidiyorum…