HAYAT, BU KEZ GÜLDÜRENE AĞLATTI?
Halk neden bu kadar çok sevdi seni? Ben neden bu kadar çok sevdim seni? Sabah ekranda gördüğümde neden, ailemden birini kaybetmiş gibi hissettim kendimi? Soruyu bu defa ben sordum ama cevap hepimizin yüreğinde?
Bugün televizyondaki bir program hakkında değil, bizi hatıraları ve gözyaşları ile bırakan bir yıldızdan bahsetmek istedim. Bunun bir görev değil bir vefa borcu olduğunu hissederek.
İnsanın yüzü iki şekilde buruşur. Biri şen kahkahalarla gülerken birde ağlarken… Her defasında gülerken buruşan yüzüm bu defa ağlarken buruştu usta!
Zeki Alasya bir sayfada ya da tek bir yazı da anlatılamayacak kadar geniş bir sanat hayatına sahip Türk sinemasının güldüren aktörü.
Nereden başlamak gerek bilmiyorum… Metin Akpınar, Haldun Taner, Ahmet Gülhan ve Zeki Alasya’nın 1967’de kurdukları ve kabare türünde ülkenin öncülerinden olan Devekuşu Kabaresinden mi?
‘Yoksa ‘Tatlı Dillim’ filmindeki kırmızı eşofmanlı sevimli antrenörden mi, ‘Köyden İndim Şehire’ filminde altınları sayarken kafası karışan ‘Himmet Ağabey’den mi?
Gülermisin Ağlar mısın, Nereye Bakıyor Bu Adamlar, Nereden Çıktı Bu Velet gibi daha bir sürü arşivlik filmlerden mi? Dedim ya yaz yaz bitmez bu serüven...
O kadar çok filmi ile bizi güldürmeyi başarmış ki inanın, filmlerinin her sahnesi hafızamda. Dile kolay, yıllardır dönemin şartları ile çektikleri filmlerini hala izlediğimizde vücudumuz aynı reaksiyonları gösterebiliyorsa, tartışılmaz bir sanat yaptığı ve sanatçı olduğu çok açıktır. Hani derler ya tırnakları ile kazıyarak hakkını aldı hah işte tam öyle olan gerçek sanatçılardan birisi.
Nevra Serezli’nin bir kanaldaki röportajını izlerken, Devekuşu Kabare’den ve müthiş kadrodan öyle güzel bahsetmişti ki o an hemen izlemek için interneti kullanmıştım. Yaşım yetmediğinden canlı izleyemesem de, bir bilgisayar ekranından izlediğim müthiş oyunculuklar ve diyaloglar günümüzün en baba dediğimiz komedyenlerine taş değil kaya çıkartıyordu. Güldürüyor, düşündürüyor ve yeniden güldürüyor… Alkış ile yaşıyor, sanat aşkı ile yanan bedenleri ile seyircisinin önünde eğilerek teşekkür ediyordu.
Halk neden bu kadar çok sevdi seni? Ben neden bu kadar çok sevdim seni? Sabah ekranda gördüğümde neden, ailemden birini kaybetmiş gibi hissettim kendimi? Soruyu bu defa ben sordum ama cevap hepimizin yüreğinde…
Bu yola çıktığından beri yanında olan dostu Metin Akpınar, biz onları Zeki ile Metin ikilisi olarak çok sevdik. Onları yıllardır yaptıkları mizahları ile evlerimizde ağırladık. Metin Akpınar’ı düşünüyorum da, ömrünün yarısında birlikte olduğu kader arkadaşının gidişi neler hissettirmiştir Metin Ağabey’e. Ne hikayeler, ne anılar, ne zorluklar, ne mücadeleler vermişlerdir sanatları için…
Son zamanlarda kanal d ekranında Küçük Ağa dizisindeki doğulu şivesi ile dede rolünde şeker gibi bir insanı canlandırıyordu. Eminin birlikte rol aldığı genç oyuncular ondan çok şey öğrenmişlerdi. O kadar dinç ve sağlıklı gözüküyordu ki, sabah televizyondan gördüğüm bu haber şok etkisi yarattı.
Hayat her defasında güldürmüyor bizi, bu defa güldürene ağlattı.
Seviniyorum ki ardında nefis bir komedi arşivi, ders niteliğinde eserler bıraktığı için…
Seviniyorum ki, duruşlarından ödün vermeyen sanatçılar olarak hafızalarda yer ettiği için… Tıpkı Kemal gibi, Hee… anladım yine Himmet Ağabeyi olmak için gittin küçük kardeşinin yanına…
Buradan ailesine, yakınlarına ve sevenlerine baş sağlığı dilerim.
Eğer mezar taşımızda yaşarken ki aralığı gösteren bir tire(-) ise, büyük ustanın mezar taşındaki tarihin yanına bir de üç nokta eklesek mi, bize bıraktıklarını hiç unutmamak için…
Nur İçinde YAT