ORHAN GENCEBAY’A SELAM OLSUN...BATSIN BU DÜNYA
"Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" sözünü sık sık kullandığımız Mart ayına veda edip, rengarenk çiçeklerin baş verdiği, ağaçların yapraklarının giderek yeşerdiği ve insana yeni bir ruh hali katan baharın başlangıcı Nisan’ın geldiği şahane bir ay!
Diyecektim ki, ayın kapanışı ve açılışı hiçte hoş olmayan olaylarla Türkiye gündemine oturdu… Önce ülkenin her yerinde saatlerce devam eden elektrik kesintisi ve ardından Çağlayan adliyesindeki sonu ölümle biten saldırı.. halkı gerginliğe ve kaosa sürüklemiş olabilir mi sizce?
Siyaset konuşmayı sevmediğimden burada yazılanlar belli bir siyasi partiye ya da belli bir siyasi görüşe taraf olarak yazılmadığını belirtmek isterim. Tamamen insanca, televizyon hakkında yazan birinin kişisel düşüncelerinden ibarettir.
Sürekli birilerinin ölmesinden ve öldürülmesinden, her haber kanalını açtığımda birbirlerine kötü davranan ve hakaret eden, halkın ne istediğini unutup kendi çıkarları uğruna çözüm yerine sorun yaratan siyasilerden, emeklinin üç kuruş maaşına göz dikip onu çalmaya kafa patlatan kötü insanlardan,yanlış tedavi sonucu herhangi bir organını kaybedip küçücük yaşta çocuğu yatağa mahkum eden doktorlardan ve bunu asla kabul etmeyen hastanelerden, trafikte alkol tüketimi yapıp karşısındakini hiçe sayan ve kaza sonucu bir ailenin ölümüne neden olan vicdansızlardan, kadına şiddeti hak görüp dayak, tecavüz, taciz …Ve bir çok şiddet eyleminde bulunan merhametsiz, sapık yaratıklardan, toplum baskısından yorgun düşen, farklı cinsel seçimlerinden ötürü ötekileştirilen ve sonunda bir filmin son sahnesi gibi kendini boğaza bırakıp intihar eden temiz insanların ölümüne neden olan iğrenç insanlardan, hayvanların yaşam hakkını unutup onlara yakarak, kuyruklarını keserek, tecavüz ederek, döverek işkence eden insanlık kavramından bir gram bile nasiplenememiş ruh hastalarından, karı koca kavgası diyerek adamın ya da kadının birbirlerine şiddet uygulamasına müsaade eden duyarsızlardan, insan canının kıymetini umursamazcasına adalet sağlayıcılarının görevlerini doğru yapmamasından, düşüncesini açıklamaya çalışan insanların susturulmasından, doğuda gençlerin zorla dağa çıkarılmasından, yemek isteyen çetelere istemediği halde yardım ve yataklık yapmak zorunda bırakılan yaşlılardan, oyuncakları ile oynayıp geleceğini hayal eden çocukların zorla evlendirilmesinden, başkalarının çıkarları için şehit düşen askerlerimizin olmasından ve ardında çığ gibi büyüyen derin acılarıyla kalan analara para ile yardım yapılıp giden Can’ın geri geleceğini düşünenlerden, uyuşturucu ile bir çok genci mezara gönderenlerden…
Trafik sorununu çare bulunamayan bir İstanbul’dan, engebeli yollardan, yağmur yağdığında taşan lağımlardan, önce inşaat yapıp sonra alt yapı yapanlardan…
Sanat ile uğraşan insanların hak ettikleri değerin verilmediği, teliflerinin korunmadığı bir Türkiye’de üretmeye çalışan ve zor durumlarda yaşam mücadelesi veren gerçek sanatçıları görüp üzülmekten, yeteri kadar fırsat sunulmadığı için tüm hayatını bir sınava tabi tutan bir eğitim sisteminde kaybolup giden gençlerimizden, hakaret, kavga, küçük düşürücü tavırlar, saygısızlık ve kadını erkeği maddesel bir varlık gibi gösteren televizyon programlarının prim yapmasından, bin lira maaş alan bir adamın beş bin lira elektrik faturasını görüp çaresizliğini anlatmasından,otobüse bindiğimiz de tacize uğramamak için yeni duruş sistemleri keşfetmekten, bir kadın olarak gece yalnız dışarı çıkmaya korkmaktan, açık giyinince bir sıfat kapalı giyinince bir sıfat takılmasından, yüksek sesle gülünce “gülme kızım ayıp” denilmesinden, mutluluğumuzu paylaşınca kıskanılıp mutsuzluk için çaba harcayanlardan, konuşmak yerine savaşanlardan, sarılmak yerine gurur yapanlardan, özür dilemeyi küçülmek sayanlardan, sevdiğini çocuklarına söylerse saygısını kaybedeceğini düşünen ebeveynlerden, komşusu açken tok yatan ve bundan mutlu olan insanlardan, iş kazası diyerek her gün yüzlerce kişinin ölmesinden, madenlerde çalışan emekçilerin kötü şartlara maruz kalmasından, resmi nikah harici imam nikahı ile bir çok kadını kölesi yapan zihniyetlerden, futbol ya da basket maçı izlemeye gidip de bunun bir spor dalı ve bir eğlence kaynağı olduğunu unutup bizlere kavgasız ve dürüst bir oyun izletmeyenlerden,muhalefet yaparak gündem oluşturmaya çalışanlardan,sürekli kornaya basınca önde ki arabanın mucizevi bir şekilde hareket edeceğini düşünmesinden, güçlünün güçsüzü ezdiği kapitalist düzenden, filmin en heyecanlı yerinde reklama girip yirmi dakika reklam vermek zorunda bırakılan kanallardan, ve daha yazacak çok sey varken yazıyı kısa tutmam gerektiğinin bilincinde olan benim yüzümden …. BATSIN BU DÜNYA !