SİRENLER ÇALIYOR...
Pazartesi’yi salıya bağlayan geceydi... Gece yarısı saat üç civarında İstanbul semaları gemi çığlıklarıyla inlemeye başladı. Ha susar ha sustu, yok bir türlü susmuyor... Sirenler acı acı çalmaya devam ediyor. Korkmaya başladım artık, koştum pencereye... Baktım ki boğazın üstüne sis çökmüş... Göz gözü görmüyor.
Gemilerin kaptanları tecrübeli olsa dahi bu siste yol almak en zorudur herhald ... Küçük bir tekne, boğazın her bir kıvrımı risktir şimdi o gemilere. Kaptanlardan sonra yalılarda oturanlara sekiyor fikrim. Şimdi asıl korkuyu onlar çekiyordur, iyice huzursuz olmuşlardır.
Tehlike sürüyor gecenin içinde, gemiler çığlık çığlığa...
Karanlık ve sisli gecede aklımın bir köşesinde her daim uyanık olarak bekleyen virüse uzanıyor düşüncelerim... İşte bütün dünyaya da tıpkı boğaza çöker gibi çöktü sis. Doktorlar, sağlık çalışanları, aylardır bu sisin içinde kaptan. Canları ceplerinde çalıştıkları yetmezmiş gibi her gece, her televizyon kanalında farkındalığımız artsın diye aylardır nefes tüketiyorlar.
Sirenler çalıyor!
Neyse ki boğazda sis hiçbir zaman kalıcı olmaz, birkaç saate çok çok sabaha açılacak, virüs de geçecek pek yakında... Boğazdaki sis gibi o da kalkacak bir gün dünyanın boğazından. Kendimi ferahlatmaya çalışıyorum.
Gelgelelim, koyu gecenin etkisi, gemilerin uzun hava tutturmuş gibi hala çalmakta olan sirenleri fikrimi umuttan çok uzak, başka başka yerlere taşıyor.
Bu sis dağılacak dağılmasına da akşam haberlerinde duyduğumuz “üç çocuğunu öldürdü”, “Eski koca vahşet saçtı”, “Yine bir kadın cinayeti”, “Doktora şiddette son nokta”, “İstismara uğrayan çocuk İfadesinde şöyle dedi...”
Bu sis ne zaman dağılacak üstümüzden? Bu haberlerin sonu ne zaman gelecek?
Şiddeti durduramıyoruz. Kadına şiddeti durduramıyoruz. Trafikte şiddeti durduramıyoruz. Doktora şiddeti durduramıyoruz… Peki bu haberlerin “Neden” leri ne olacak?
Haberi verip geçiyoruz
“Nedenleri” sorgulamıyoruz. “Neden” lerin yükü ağır, çok ağır çünkü. “Nedenler” de çocuklar, sadece çocuklar hariç hepimizin bir payı var çünkü. Onlar en masum bu hikayede.
20 Kasım’da Dünya Çocuk Hakları Günü’nü kutlayacağız.
Biz YEKÜV olarak 20 Kasım Cuma günü 13.30-14.00 arası instagram’dan yapacağımız canlı yayınla Bursiyerlerimizle konuğumuz Yazar, Yaratıcı Okuma ve Drama Eğitmeni, Kütüphaneci Çiğdem Odabaşı’nı “Çocuk Hakları” konulu söyleşide buluşturacağız. Hepinizi bizlerle olmaya davet ediyorum sevgili eğitim dostları.
Konuşalım, gerekirse hatalarımızla yüzleşelim ve çözümün bir parçası olma yolunda sorumluluk alalım ki acı sirenler sussun artık! Hep birlikte rahat bir nefes alalım...
Değersizleştirilerek hakkının yenildiğini düşünen, şiddete başvuran kimse kalmasın diye...
Şiddet mağduru olan tek kişi kalmasın diye...
Sirenler sussun diye...
Tüm çocukların Çocuk Hakları Günü kutlu olsun. Saygılarımla
Saygılarımla
H. Işın Özdemir
YEKÜV Başkanı
www.yekuv@yekuv.org
instagram yekuv_1992