BEN O’YUM...
Beni tanımıyorsunuz. Ben O’yum. Hani yanımdan geçerken hafif irkildiğiniz, adımlarınızı hızlandırdığınız şey? Evet, evet size bakıyorum geçerken, yaklaşıyorum, hafifçe kuyruğumu sallıyorum istemsiz? Bir şey bekliyorum belli ki.. yemek olabilir, su olabilir, belki de biraz sevgi.. nedenini ben bile bilmiyorum artık.. Umut deyin siz geçin gidin?
Sizinle aynı dili konuşmuyoruz. Bu yüzden size buradan sesleniyorum. Beni anlayın istiyorum. Bir günüm nasıl geçiyor bilin istiyorum…
Bir arabanın arka tamponunu altında ani bir gürültüyle irkiliyorum. Daha yeni dalmış olmam kimsenin umurunda değil belli ki!.. Motorun sesiymiş o gürültü, sığındığım araba her zamanki gibi uzaklaşıyor benden…
Hızla kalkıp yerimden kendimi kaldırıma, hatta koşarak biraz uzağa atıyorum. Korkudan değil artık, alışkanlıktan… Karnımdan sesler geliyor. Acıktığımı hissediyorum… Bugün ne yesem diye bir seçeneğim yok tabii ki! ‘Ne bulursam’ cıyım bende. Bulamadığım da oluyor bazen… Uyku mahmurluğuyla dolanıyorum etrafta..
Bir çocuk taş atıyor bana doğru. Açım dediysem bir çocuğu da yemeyi düşünmedim hiç doğrusu… Korkuyor benden. Korkulacak halim kalmış gibi.. İnsanlar, arabalar bir oraya bir buraya koşturuyorlar… Bir lokma bir şey girsin istiyorum boğazımdan.. Durun durun biri elinde koca bir çöp poşetiyle buraya doğru geliyor. İçinde benim için birkaç lokma çıkar mı dersiniz? ‘Umut’ dedik ya.. Hele bir bırakıp uzaklaşsın torbayı. İşe koyulalım.
Yine dağıtıyorum diye kızacaklar bana, tekmeler havada uçuşacak belki ama açım, yapacak bir şey yok.. Torbaya yumuluyorum… karıştır.. karıştır.. darmağın torbanın içinde kayboluyorum.. birkaç parça pizza kırıntıları buluyorum.. Buna da şükür, ölmeyecek kadar da olsa yiyorum.. Etrafta benim gibi dolaşan başkaları da var. Onlarda bir şeyler arıyorlar… Her gün bu yaşam mücadelesi hayattan soğutuyor beni…
Kimsenin farkında olmaması da ayrı koyuyor bakmayın! Ne yattığımız, ne yediğimiz yer belli.. ‘Neden geldik ki bu hayata’ diyesim geliyor.. Çok arabesk olduğumu düşünüp güleceksiniz diye korkuyorum… Vallahi de öyleyim, billahi de.. Sadece bende değil, birkaç şanslı hariç çoğumuz öyleyiz…
Bir canlı her gün kurtuluş savaşı verir mi? Her gün… Hep böyle hayatta kalmaya çalışmakla geçiyor günlerimiz… Sağdan kovalıyorlar, sola, soldan kovalıyorlar sağa kaçışıyoruz… Bir lokma bir şey bulsak almayalım diye tekmeliyorlar..
Siz yemek yerken biri çıkıp böğrünüze bir tekme atsa ne hissedersiniz.. bizde öyle hissediyoruz işte.. Hergün hayatta kaldığımıza seviniyoruz.. Yemek buluyor, su derdine düşüyoruz… Bazen hiçbir şey bulamıyor sadece suyla yetiniyoruz…
Birde aramızdan bir kaçını seçip ruhunu tedavi edenler varya aranızda, onlara çok gülüyorum… Biz bir, üç, on tane değiliz ki… binlerceyiz.. hepimiz hergün yaşamla savaşıyoruz… üstelik sizin gözlerinizin önünde..
Siz geçerken yanınızdan gözlerinize bakıyoruz.. hafifçe kuyruğumuzu sallayıp ‘umut’ demek istiyoruz.. siz ise hep yanlış anlayıp ‘unut’ dediğimiz sanıyorsunuz…
Canımızı boşverin.. canınız sağolsun…