ZAMAN GEÇTİKÇE YÜZSÜZLEŞİYOR MUYUZ?...
Artık ülkemizde ’MERTLİK BOZULDU’..Eskiden ticaret yapanlar birbirlerine çek, senet vermezmiş, İnsanlar birbirine söz verir, sözlerini yerine getirirmiş..
Ülkede ekonomi öyle bir hale geldi ki, çekler, senetler havada uçuşuyor, ‘SÖZ’ uçtu, geriye kocaman bir SIFIR kaldı… Artık imzalı bu çek ve senetlerde ödenmeyenler o kadar çoğaldı ki, ödenenler parmakla gösterilir oldu. Her kim iktidarla işbirliği içindeyse ancak onlar çeklerini, senetlerini ödeyebilir oldu…
Eskiden toplumda, çevremizde, arkadaş gurubumuzda şaklabanlıkları, riyakarlıkları, yalanları ile ünlü tek tük yüzsüz insanlar olurdu. Bunlar için nerdeyse atasözü kıvamında bir söylem de geliştirilmişti…
‘YÜZÜNE TÜKÜRSEN YARABBİ ŞÜKÜR DER’ Böyle kişiler için söylenecek en anlamlı sözdü bu. Hala da söylenir…
Böyle kişiler sevilmez, toplumdan, arkadaş çevrelerinden dışlanır, iyi insanlar mümkün olduğunca onlardan uzak dururlardı…
Geçtiğimiz Salı günü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Mecliste bir gurup konuşması yaptı. Bu konuşmasında öylesine şeyler söyledi ki, ben bu ülkenin vatandaşı olarak ‘yüzüm kızardı’ Çünkü söylenen sözler bu ülkenin en önemli insanlarına söyleniyordu. Bizim güvenmemiz gereken, çocuklarımızın, ülkemizin geleceğini emanet ettiğimiz makamlara…
Ülkemiz çok çetin dönemlerden geçiyor. AKP ülkede ‘Partili Cumhurbaşkanı’ sistemini kabul ettirdi. Bu sistemle de bir süredir yönetiliyoruz. Ülkemizde Cumhurbaşkanı Partili…
Hala neden Cumhurbaşkanı diyoruz onu da anlamıyorum. Var olan durumu ifade eden makam sadece ‘BAŞKAN’ olmalıdır bence. Çünkü bugünkü yönetim şeklinde ‘BAŞKAN’ partili olabiliyor.
Cumhurbaşkanı Cumhur’un başkanı demektir. Cumhurbaşkanlığı Tarafsız, bütün ülke insanlarını sevgiyle kucaklaması gereken bir makamdı eskiden. Bir tarafa, bir partiye veya guruba bağlı olmazdı. İstesede olamazdı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Makamı. Vurgulamak istediğim bu makamla ilgili…
Elbette söylemek istediğim bu sevgi, saygı edebiyatı değil… Türkiye bundan uzaklaşalı çok oldu, maalesef…
Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı için; ‘Sarayda oturanlar Ahtapottur. Bir başı var bol miktarda kolları var. Kollarında vantuzları var. Bu vantuzlarla milletin kanını emiyorlar.’ Bu inanılmaz bir cümle. Bunca yıldır yazarım çizerim, bir ülkenin Cumhurbaşkanı için bu kadar ağır bir cümle ne duydum, ne işittim…
Elbette Bahçeli çok daha ağır laflar etmişti. Ancak o zaman henüz Erdoğan Cumhurbaşkanı değildi.
Sadece bu da değil Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri …
Kılıçdaroğlu TBMM’inde görev yapanlar içinde ağır sözler söylüyor. ‘Bir Milletvekili mecliste olmadığı halde Meclis Başkanlığı’na bir pusula göndererek ‘Ben Burdayım.’ Diyor. Başkanlık da bunu bilerek kabul ediyor. Kılıçdaroğlu soruyor; ‘Bu sahtekarlık değil midir? Cevabı kendisi veriyor. Sahtekarlıktır.’
‘TBMM’de Bir Milletvekili iş takipçiliği yapıyor. Bunun için 1 milyon dolar alıyor. Ve bu kişi Büyükelçi oluyor.’
‘Bir dönem AKP Milletvekili Jet Fadıl; ‘Şimdiki aklım olsaydı Sergen Yalçın’a verdiğim parayla 10 tane 20 tane milletvekili alırdım. 10 Milyara, 20 Milyara Milletvekili satın alıyorsun.’ Dediğini söylüyor Kılıçdaroğlu..
Kısaca Kılıçdaroğlu TBMM’de sahtekarlık yapıldığını söylüyor.
Tabii bu söylemler Kılıçdaroğlu ile sınırlı değil. Farklı açılardan benzer ifadeler birçok parti genel başkanı tarafından sık sık dile getiriliyor. Benim Kılıçdaroğlu’nu öne çıkarmamın nedeni Türkiye’nin en köklü partisi ve ana muhalefet partisinin genel başkanı olmasıdır.
Artık Türkiye’de dişliler kırılmış, çarklar alabildiğine boşlukta dönmeye başlamıştır. Kurucusu büyük önder ATATÜRK olan Türkiye Cumhuriyeti’nin değerleri ile hepimizin kırmızı çizgisidir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamının bir ana muhalefet partisi lideri tarafından; Sarayda oturanlar Ahtapottur. Bir başı var bol miktarda kolları var. Kollarında vantuzları var. Bu vantuzlarla milletin kanını emiyorlar. Şeklinde tarif edilmesi üzücüdür. Bu tarif dikkate alınmalı. Öne çıkarılmalı ve irdelenmelidir…
TBMM Başkanı da Meclis hakkında söylenen bu ağır sözleri yutamaz. Yutmamalıdır. Meclis Başkanı çıkıp bunu düzeltmeli, irdelemeli, araştırmalı ve TBMM’nin itibarını korumalıdır.
Türkiye silkinip kendine gelmelidir. Ülkeyi yöneten insanlar, önemli makamlara oturan insanlar, milletin vekilleri bırakın topluma, gençliğe örnek olmayı ‘GURUR’, ‘ONUR’ kavramlarını korumayı bilmelidirler…
Türkiye’nin yeni yüzü ‘MUŞAMBA’ olmasın! AYIPTIR.
Necip Fazıl’ın dediği gibi, ‘Zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen insanlar mı, yoksa zaman geçtikçe yüzsüzleşen insanlar mı olacağız’ işte buna karar vermeliyiz…