YAZANDA, SENARİSTTE, YÖNETENDE, YAPIMCIDA BENİM... İŞTE BENİM SİNEMAM
’Eh yuvarlanıp gidiyoruz.’ Bu başlıkla bir kitap yazabilecekler çıksa da ben ancak bir makale yazarak anlatmak istediklerimi paylaşacağım sizinle?’Eh yuvarlanıp gidiyoruz.’ Derken birçoğumuz, değişen bir şey yok, bir monotonluktur gidiyor. Geçinip gidiyoruz işte.. gibi lafı uzatabiliriz.. Bu başlangıçla gelmek istediğim asıl sinema sektörü elbette.. ’Ne alaka’ demeyin! Yazının devamını getirdiğinizde göreceksiniz sinema sektörünün nasıl da yuvarlanıp gittiğini..
Öncelikle altını çizmemiz gereken nokta, ‘artık film yapmaya başladık.’ Olgusu. Gerçekten artık filmler çekiliyor, vizyona giriyor, kimi kar, kimisi de zarar ediyor. Ama sonuçta ortada bir film oluyor.
Cem Yılmaz’ın son yaptığı ‘Pek Yakında’ beklendiği gibi iş yapmadı. Acaba neden? Konusu şöyleydi, çekimler böyleydi, kadroydu, yönetmendi, sponsordu derken en önemli gerçeği unutuyoruz. Cem Yılmaz’ın aslında yönetmen olmadığını. O kendini yönetmen sanıyor.
İşte büyük gerçek.. geri kalmışlığımızın sinema sektöründeki en önemli göstergesi. Türkiye’de parası olan, biraz zengin, biraz da şöhret olan kendini yönetmen sanıyor. Sinemacı sanıyor. ‘Para Bende’ diye, düşüyor ortalığa.
Bir bakalım sinemamızın son yıllarına; Cem Yılmaz, Stand up yapıyor. Mahsun Kırmızıgül, şarkıcı. Özcan Deniz, şarkıcı. Şahan Gökbakar, komedi programları yapıyordu, kendini sinemada buldu. Gani Müjde, dizi yazarı, karikatürist.
Gerçekten sinemayı kendine meslek edinmiş, kendini bu alanda yetiştirmiş, mesleği yemiş yutmuş kaç kişi sayabiliriz. Sağdan da soldan da saysanız bir elin parmaklarını geçmez. İsim vermiyorum alınanlar olabilir..
Türk sineması’nın geçmişini ‘ti’ye alanlarımız, özellikle yeni ünlenen belli bir kesimde çok fazla. Onlar için geçmiş, gelecek önemli değil. Para onlarda. Onlar yönetirler, oynarlar, yazarlar.. hatta mecbur kalsalar bütün biletleri de alabilirler.. yeterki havaları olsun.
Size sinema da son yılların ünlü bir senarist’i kim? Ya da kimler? Diye sorsam aklınıza bir isim gelir mi? Sanmıyorum.
Bakın Yeşilçam sinemasından bir senaristi hatırlacağım size. Onun işi sadece senaryo yazmak. Bunun için uzmanlaşmış, kendini yetiştirmiş bir değer. Osman Şahin.
Osman Şahin yaptığı yaptığı işlerle ilgili birçok ödüller almış. Hepsi kendi meslek alanındaki kurum ve kuruluşlardan.. internete Osman Şahin yazın ödüllerine ve geçmişine bir göz atın lütfen. O zaman beni daha iyi anlayacaksınız.
Türk sineması’nın elli yıl öncesinde uzman senaristler varken bugün düşünen, yazan, oynayan, yapımcı, yönetmen olan ve bütün bunların aynı kişi olduğu sinema dönemini yaşıyoruz.
Belki bu yüzden Kemal Sunal, İlyas Salman, Şener Şen’in filmleri bugün birçok kahvede, TV’da yüzlerce defa oynatıldığı halde aynı keyifle izlenebiliyor. Çünkü bu filmlerde o dönemin Hollywood etkisi daha ciddi ve filmin senaryo örgüleri profesyonele daha yakın.. Seyirciyi her defasında yakalayor ve filmin sonuna kadar bırakmıyor..
Yazarı, senaristi, yapımcısı, yönetmeni aynı olan filmlerde nedense o kişiye benziyor…