TARKAN VE DİĞERLERİ...
Magazin muhabiri olduğum yıllar..
Hani derler ya cevval yıllarım.
O yıllar, sürekli haber atlatıyorum..
Haliyle bir kaç adım öne çıkıyorum...
Kimilerinin başarımı alkışladığı...
Kimilerin de önümü kesmek için yapmadığını bırakmadığı yıllar...
Ustalarım hariç...
Nurettin Soydan'ın Dursun Karadağ'ın, Aslan Güven'in, Burhan Akdağ'ın, Hakkı Yalçın'ın hakkını ödeyemem...
İşte o yıllar Tarkan ile tanıştım..
Caddebostan Gösteri Merkezi'ndeki konserinde gördüm onu ilk kez.
Kızlar kendinden geçmiş şarkılarına eşlik ediyor... hatta sütyenlerini sahneye atarak bir ilki gerçekleştiriyorlardı.
Bıraksalar parçalayacaklar.
Kuliste ayaküstü konuştuk.
Sağolsun yapımcısı Mehmet Söğütoğlu da çok yardımcı olmuştu.
Milliyet Gazetesi'nde ilk Tarkan haberim "sütyenli konser " başlığıyla çıktı.
Sonra hep ayaküstü karşılaştık. Arkadaş olduk.
Ne zaman özel röportaj istesem beni kırmadan üzmeden nazik bir şekilde geri çevirirdi.
ısrar etmezdim. ama olacağınıa inancım çoktu.
Yazmamak kaydıyla sohbetlerimiz çok oldu.
Adaletliydi.
Eşit davranmaya özen gösterirdi.
Benim gibi o da altı kardeşti.
Beşinci evlattı..
Ezilen arada kalandı.
Dert etmeden büyüyendi.
Asla çiçeği dalından koparanlardan,,
Hayvanlara taş atanlardan olmadı.
Hayvanları da doğayı da çocuk yaşta sevdi.
Liseyi bitirdi..
İstediği üniversiteyi kazanamadığı için okul hayatı bitti..
Bunu bana ne zaman anlatsa kendine kızardı.
Üsküdar Müzik Cemiyeti'ne kaydını yaptırdı.
Ustalardan ders aldı, sokakta şarkı söyledi.
1992 yılında müzik piyasasına ilk albümü "yine sensiz"le çıktı.
Albümde bulunan "kıl oldum abi" herkesin diline düştü. 1994 'de "Aacayipsin" albümüyle zirveye adımını attı. 1997'de "ölürüm sana" ile 3 milyon satışı yakalayıp inanılmazı gerçekleştirdi.
Müzikten çok ama çooook para kazanacağı aklında hiç yoktu.
Mucizenin içindeydi.
Gururluydu.
Avrupa'da müzik listelerinde bir numaraya oturunca.
Gururumuz oldu.
Değişti mi? asla
Havaya girdi mi? asla
Dün neyse
Yine oydu.
Mütevazı, centilmen, anlayışlı, yardımsever.
Sonra evlendi, baba oldu.
Ailesi kızı herşeyi...
Ve çocuğuna tabii ki çocuklarımıza bırakacağı dünya ona hep dert oldu.
Yaşanır bir dünya için dün ne yaptıysa bu gün de taşın altına elini koymaktan kaçmadı.
Bir çok sosyal sorumluluk alanlarında alana indi.
Gediz Deltası- Ergene Nehri - Burdur Gölü - Allianoi Antik Kenti- Salda Gölü- İkizdere Yaylası- Tuzla Göl'ünde yavru Flamingoların ölümü..Bunlar benim bildiklerim.
Ayrıca Seferihisar Doğa Okulu Kurucusu.
Ve bu insan önce insan... Sonra dünya starı.
Demem o ki; sadece şarkı söylemekle sanatçı olunmuyor.
Harçlığını konser biletine , albüme yatıranlar açken onlardan aldığı paraları har vurup harman savuranlara..
Yaşları ilerlemesine rağmen sadece kendinden başka kimselere hayrı olmayanlara .. bikiniyle mayoyla like toplayanlar .. vücudum hala taş gibi diyenlere bir televizyon diziyle burnundan kıl aldırmayanlara Türkiye'nin starıyım diye böbürlenenlere onların izinden giden gençlere sözüm..
Giderken ne bırakacaksınız..
Bana onu söyleyin..
Ne...
( Tarkan bana yılın haberini yaptırıp, yeminini bozmuştu. popun starıyla topun starını buluşturup tele vole tarihine imzamı attırmıştı. aklıma geldikçe teşekkür ediyorum. Teşekkür ederim Tarkan Tevetoğlu.. İyi ki varsın, örneksin...)