ESTETİK Mİ? AMAN DİKKAT...
Dürüst olmak gerekirse ben severim.
Hangi kadın sevmez ki, daha bakımlı ve belli bir yaştan sonra, daha genç görünmeyi.
Estetik neden yaptırılır?
Küçük hataları düzeltmek için.
Yada 40 yaşından sonra, yüz şeklini bozmadan minik, minik dokunuşlarla daha aydınlık ve olabildiği kadar taze görünmek için.
Bu dokunuşlar 70- 80 yaşına kadar idare eder.
Sonra, yüz şekli falan kalmaz.
Git, tef gibi gerdir.
Gerdirebiliyorsan tabii, o yaştan sonra sağlık sorunları falan, zor iş.
Erkekler de artık göbek, gıdık gibi bir çok yerlerini yaptırıyorlar.
Estetik doktorlarının en iyisi de olsa başkasına güzel yaptığı ameliyatı, size yapamayabilir.
Hani estetik biraz da şans işi derler ya.
Yok, şans falan değil.
Doktorun o günkü ruh haliyle ilgili.
Eğer doktor o gün birine kızdıysa, eşiyle tartıştıysa, sevgilisiyle ayrıldıysa, hele de dolunay varsa, oyar sizi vallahi.
Bütün hırsını sizden çıkartır.
Kaşınızla, gözünüz yer değiştirebilir.
Bu durumda ne yapmak gerekiyor.
Açıkçası ben de bilmiyorum ama bir kaç tavsiyede bulunabilirim.
Her kadın gibi ben de bazen moral için arada, bir şeyler yaptırırım.
Rahmetli babası, Türk sinemasının duayenlerindendi.
Bu sanatçı kızımız, Ankara’da kliniği olan bir dermatoloğun öyle çok reklamını yaptı ki, meraktan gidip, bakayım bu doktor kuşları nerelere konduruyor dedim.
Eh insanın başına ne gelirse, meraktan gelirmiş ya.
Aradım, haftanın bir günü İstanbul’a, geliyormuş bir klinikle anlaşmış.
İşlemleri orada yapıyormuş .
O Çarşamba için randevu aldım ve saatinde gittim.
Saatler geçti nihayet beni aldılar.
Tanıştık, adamda ego tavan.
Aldı iğneyi eline, dur falan diyemiyorsun. Kafasına göre, yani ne kadar çok para alırım hesabıyla yaptı bir şeyler.
Yanağımın ortasında, yüksek bir yol oluştu.
Bu ne olacak dedim, merak etme geçecek dedi.
Ve o gün bana hatırı sayılır bir fatura çıkarttılar.
Aradan bir kaç hafta geçti benim yanaktaki yol duruyor.
Tekrar aradım. Randevular dolu dedi.
Aslında çok kızgın ve dertliyim ama yine de,
Sekretere, ben hiç mutlu değilim yapılan işlemden, bunu düzeltsin dedim.
Kibar, kibar
“Akşam 21.00 olur mu?” dedi.
Aman şu yoldan kurtulayım da, kaç olursa olsun dedim.
Maçka da bir otele çağırdılar. Neden otel?
O saatte klinik kapatıyormuş.
Düşünsenize akşamın o saatinde beni otele girerken bir tanıdık görse, anlatamazsın ki.
Ben de, yanıma üç kişi alıp gittim. Lobiye çıktık. Gözlerime inanamadım lobi dolu millet bekliyor. Tezgahı kurmuşlar, bir sekreter, tek tek alıp yukarı çıkartıyor. Öteki masa kurmuş para işlerine bakıyor.
Neyse çıktık odaya, erit şu koyduklarını dedim. Tamam dedi, tekrar iğne yaptı. Aşağı indik benden yine iyi bir para istediler.
Kuzu kuzu ödedim tabii.
Sonra ki hafta sekreter, tekrar arayınca, “bu çarşamba gelecekseniz, randevu ayarlıyayım” diye.
Bir anda salon kadını havamdan çıkıp, “ne randevusu, kafasına göre istemediğim şeyler yaptı, sonra istemiyorum diye eritti.
İkisi için de ayrı ayrı ödeme yaptım.
Parası önemli değil de, enayi yerine konmak kötü.
Siz başka enayiler bulun” deyiverdim.
Bir daha da aramadılar tabii. Bu da bana ders oldu.
Onun için benden size tavsiye.
Estetikçiye gitmeden önce iyice araştırın, gittiğiniz zaman da, önce kafanızı kapısından uzatıp bir bakın, yüzü gülüyor mu, mutlu mu, sakin mi, isteklerinizi dinleyebilecek durumda mı?
Yoksa arkanıza bile bakmadan kaçın.
Bu işin şakası tabii.
Aslında ruhunuzun güzelliğini yüzünüze ve gözlerinize yansıtabiliyorsanız estetiğe hiç gerek yok.
Sevgiyle kalın