BIRAK DAĞINIK KALSIN..
Granürlü sprey boyayla çatlak deseni yapılmış gibi olmaktır 30un dayadığın merdivenin altında kalmak. Her kadınınkinden çok da farklı değil matematiğim; 25ten sonra, 26,27,28,29,29,29 ve yine 25,25,25?ta ki en son kırışıklığın ve el üstü damarlarının maviliği gökyüzüne ulaşıncaya kadar alabildiğine 25.
Ben de çocukken herkes kadar küçüktüm. Ben de bir gün 30 yaşına gelinebileceğini hatta 30 yaşın olduğunu bile düşünemeyecek kadar çocuktum.30 sayısını öğrendiğimde ve bunun bir insan yaşı olabileceği mucizesiyle tanıştığımda söz vermiştim, eğer ben o yaşa bir gün geleceksem tam da o yılın 29 nisanında disneyland da olacaktım. Şu anda içimde olan ama o zamanlarda tamamen dışarıda tutabildiğim çocuğun hayattan keyfini çıkarması için. Geçen 30 tek yılın her birine rağmen.
Bugün geçmişteki benden gelecekteki ben’e yazdığım mektubu buldum. Tam tarih belirtmeyip sadece yıl yazdığımdan 2012 tarihli zarfı cart diye yırtıp açtım. Meğer ne çok şey sığdırmışım son 15 yıla. En az herkesinki kadar umut hiç kimseninki kadar hayalim olmuş. Hatırlamak istemediklerim için ayırdığım kutu bomboş kalırken sakın unutma notu ile bir kenara ayırdığım anılarım bir şehir kadar olmuş.
Neler neler kurmuş neler neler ummuşum şu kısacık ve hemencecik geçen 15 yılcıktan.
Bir araya getirilecek o kadar kelime, kurulacak o kadar çok cümle var ki geçen bir an için bile. Zamanını göz göre göre boşa harcayan insanları hiç anlamıyorum. Bütün bir ömrün büyük bir kısmını kendileri hariç her şey için yaşayıp sonra arkalarına baktıklarında yazık olmuş diyenlere üzülmekten ziyade nasıl kızıyorum anlatamam. Sıkıntı çekip, gereksiz hırslara kapılarak bir gün bir yerde bir yere gelince birilerinden bu zor günlerin acısını çıkarma ümidiyle yazık ederler hayata onu yaşamaktan ziyade. Bunların içinden bir de beni eleştirenler yok mu? Tamam her türlüsüne açığız eleştirinin ama bir kendine bak bir arkana bir bana bir de benim içinde olduğum hayata. Hayallerle hayallerde yaşadığımdan yakınanlar, en azından bir şekilde bir şeylerle bir yerlerde yaşıyorum. Sadece nefes alıp vermeyi yaşamak sanmadan.
Ama ben 30.yaş günümde Disneyland’da olacaktım. Oysa gerçeklerin tam ortasında kalacağım.
Tam da 30 yaşına gireceğim gün artık çevremdeki son bekar olacağım. Tam da o gün en beklenmeyeni yaparak evlenecek olan can dost sağ olsun. Ona mı sevineyim derdime mi yanayım bilemedim o ayrı konuJ Gerçekler demiştim ya, gerçeklerimle görüşüp gerçeklerime sarılacağım o gün. Artık 30 olduğumu kabullenip bir daha asla olmayacağımı yaşayarak anlayacağım. Ve sonra yüzüm gözlerimin iyice içine bakmadan tanınmayacağım hale gelene dek 25 kalacağıma dair o inanılası ama kandırıkçı sözü vereceğim kendime.
Herkesin korktuğu yaş farklı olabilir. Belki de benimki 30du . Annem şanslı mı değil mi bilemedim. Çünkü o 30’un ne olduğunu hiç öğrenemeden sabitledi yaşını o gün gelene dek asla bilemeyeceğimiz bir yerde.
Hangi yaşta olursanız olun, hangi yaş olursa olsun korktuğunuz bana olmaz ya da olmasın dediğiniz, o yaşa geldiğinizde istediğiniz işe sahip olamayabilirsiniz, istediğiniz eşe hatta herhangi bir eşe. İstediğiniz kiloda da olamayabilirsiniz istediğiniz evde de. Hatta istediğiniz yaşta bile olmaya bilirsiniz artık yeterince bir şeyler geçtiyse. Ne olduysa bugüne dek olması gerektiğinden olmuştur. Olacak olan yırttığınız her uzvunuza rağmen illaki olacaktır. Koy verseniz pekmez dökülür koy vermeseniz beliniz bükülür. En iyisi bırakın dağınık kalsın.
Yine de sesimi duyurabildiğim yazımı okutabildiğim ne kadar 82li varsa, hepsine bir tutam Barış Manço gönderiyorum. Sakız Hanım ile Mahur Beyin hikayesinde, övüle övüle anlatılan süper babaanne de, eşek arkadaşımda, iki ayrı dünyayı en iyi anlatan iki küçük kol düğmesinde daha net anlaşılacak daha çok anlatacağım.
Ölüm de var dilimize yakıştıramasak da ama o gelene kadar yaşamak lazım sanki doymaya doymaya. Doyduktan sonra kendi gelir ölüm nasıl olsa. Biz yaşamaya bakalım. Nasılsın diyene eğleniyorum diyebilecek kadar kocaman yaşayalım en iyisi sanki.
Ne de olsa,
Mahur Bey susunca kapanacak perdeler
Sakız Hanımla bitecek o hüzünlü nağmeler..
Perdeler kapanmadan bütün nağmelerimizi saçalım içimizde bir şey kalmasın yazıklar bize olmasın arkamızdan bakmasın.
Hadi ben kapayayım fazla yazdı bu sefer, ne de olsa insan bir kere otuz oluyor değil mi ya? Başım daha da ağrıdı bu sefer uyku da tutmaz daha..
https://twitter.com/#!/Fername
http://www.facebook.com/pages/Ferhan-Petek/40815501931