SİZİNKİ NE RENK?
Ferhan PETEK Yazdı...Ne yol ama... Her gün dönüyor, her ay geçiyor, her yıl değişiyor. Ama biz aynı yolda, aynı zihniyetle, sözde farklar yaratıp boş anlamlar peşinde koşarak devam ediyoruz yola. Beklentilerimiz kambur, hayallerimiz önümüze atılan bir muz kabuğu gibi kaydırıveriyor ayağımızı.
Birileri geliyor, birileri gidiyor; birileri geliyormuş gibi yaparken ortadan bir anda kayboluveriyor. Tam oldu derken bir şeyler tersine dönüyor; emanet umutlar geldikleri gibi gidiyor. Peşinde olduğumuz mutluluğu kovalarken zaman da bizi kovalıyor ve gelecekteki bize keşkelerle dolu anılar biriktirmekten öteye gidemiyoruz. Oysa mutluluk yaşam şartlarına değil, bakış açısına bağlı. Biz bu bağı bir kurabilsek, hayatta her şeyin yürekten çağırılınca geldiğini fark edebileceğiz zaten.
Biz derken, lafın gelişi tabi. Siz kendinizi yalnız hissetmeyin diye öyle diyorum. Yoksa ben bazı şeyleri dert etmek yerine sadece yaşamak ve aklımda kalacağına anılarda biriktirmek gerektiğini gayet iyi biliyorum. İnsanın ertelediği her şeyin, zaman içinde evrim geçirerek geleceğindeki büyük pişmanlıklar olarak karşısına çıkacağını da. "Bir şey istediğinde gidip al" hatasına düşmek yerine "En azından şansını dene ama bunu da bütün kalbinle yap" sözünün az ötesindeyim. Sizi de beklerim. Hayatta iç çektiğimiz, özlemini duyduğumuz bazı şeylerin, başka insanların rutini olabileceğini; bu yüzden ya hayatı ya da bakış açısını değiştirmek gerektiğinin de farkındayım. Zor zannettiğiniz hayat, aslında sizin izin verdiğiniz kadar zor ve siz onu sevdikçe güzelleşiyor.
Hayatınızı kendi renginize boyayın ama önce renginizi bulun. Güzellik pembesi mi, huzur mavisi mi, doğa yeşili mi, başlangıç beyazı mı, inat kırmızısı mı, öfke sarısı mı, asalet siyahı mı? Ya da biraz oradan biraz buradan toplayıp kendi renginizi kendiniz yapın. Ne fark eder ki? Hayatı renklendirebildikten ve gerçekten kendi renginizi bulmanın huzurunu yaşayabildikten sonra, hangi renk olduğunun ne önemi var? Genelde o kişi, yanınızda olmayan kişi ve olduğunuz yerin, aslında olmak istediğiniz yer olmaması gerçeğinin de üzerine gidin derim. Olmak istediğiniz yerde, olmak istediğiniz kişiyle olun ama her şeye ve herkese rağmen. Tanışılmayan her kişi sizin için bir kayıptır, tıpkı içinizde kalan, hep ertelediğiniz şeylerin gelecekte sizden hesap soracak olması gibi. Özgürlüğünüz özürünüz olmasın e mi? Hiçbir şey yapmama lüksünü doya doya yaşayacağınız zamanlar yaratın kendinize. Ertelemeyi unutun, yarının kibirine aldırmayın; dünün boynu büküklüğünü görmezden gelin ve bugünün albenisine kaptırın gidin.
Ferhan PETEK
Köşem Sultan ®