BU KÖŞE TERS KÖŞE..
Okul yıllarını özlemek aslında gençliğe duyulan özlemin ruh eşidir. Çünkü aslında tek derdimiz yaşlanıyor değil ölecek olmamız. Unutuyoruz ölümün erkenden ve hiç de kendimize yakıştıramadığımız bir anda gelebileceğini bazen.
O bunaltıcı dersleri, ne dediğini anlamadığımız öğretmenleri bile özlüyorum ben şahsen ama bazen. Şükür mü edeyim lanet mi bilemedim ama hayat bana bu özlemlere ayıramayacak kadar çok meşguliyet verdi. Ben o zamanlar da hep gözlem yapardım. Mesela kendileri bile farkında değildir belki ama her öğrencinin sınıfta sıkıldığı zaman ayrı bir duruşu vardı. Kimi kalemiyle oynar, kimi öğretmen fark ederse başım ağrıyor hocam deyip belki dersten yırtarım ümidiyle başını kollarının arasına alıp sıraya kapanırdı, kimi elini kocaman açıp başını eline yaslardı falan bir şekilde dalar dalar giderdik yani. Peki ya hayata karşı duruşumuz? Ondan ne haber? Bacakları titriyor çoğunun, fazla erken yaşta ayaklanmaktan muhtemelen. Çoğunun aldığı yollarda geçen zaman bir o kadar daha zaman geçirmeye hal bırakmamış hayatında. Kimi bulmuş birer kendine en iyi hayatı yaşatacak kişiyi takmış yüzükleri, ama kalmış orada burada aklı fikri. Kolayca yaşanıp bitirilecek ömrü zor diye diye zorlaştırıp içine edivermişiz ama genel olarak duruma bakınca. Ne kadar çok didiklersen o kadar çok çiçeklenmez hayat. Yanlış biliyoruz yanlış yaşıyoruz. Kendi doğrularımızı aramamız gereken yaşlarda başkalarının doğrularına yaslanıp aklımızın tam erdiğini zannettiğimiz zamanlarda da aslında o doğruların bize uymadığını anlayınca beyin üstü düşüyoruz çünkü. Sonra topla toplayabilirsen.
Sizin hiç Afacan Dennis sendromunuz oldu mu? Ya da Vampir Avcısı Buffy döneminiz? Tyler Durden’ınızı aradınız mı içinizde? Ben şahsen bir ara bütün baş ağrılarımın adını Marla koymaya başlamıştım. Ne izlersek o oluşumuz, ne görürsek onda kalışımız mı bizi bu hale getirdi bilemedim. Karışık işler değildi bunlar aslında yine çözerdim ama işin içine insan faktörü girince her şey karmakarışık oluyor kalakalıyorum ben de herkes kadar.
Oradan buradan girince karışık gibi oldu ama inanın hayatlarınız kadar değil. Nasıl olsa her şeyin yeterince ve hatta fazlasıyla bize sağlam bir sıfırlama gerek şimdi. Lodostan kayık kürekten ziyade. Sabahlarınıza fazla olumsuz anlamlar yüklemekten bıkmadınız mı artık? Bir gün de yatağın başka tarafından kalkın mesela. Bir günde işe başka yoldan gidin. Hayatı başka yerinden yakalayın.
Belki yarın sizin için “o” gündür. Yarın sabah ona iyi bakın.
Hadi kapatıyorum çok yazıyor sonra. Başım da ağrıyor zaten amuda yatacağım daha.
Ferhan PETEK
Köşem Sultan ®