BURSA?NIN KIPIR KIPIR TAŞLARI
Bursalıları ikiye bölen iki oynak taş var şehrin yaklaşık göbeğinde. Muhakkak görmüşlüğünüz yanına gidip kim neden koymuş bunları buraya bakışı atmışlığınız vardır. Çok fazla yazıldı çizildi konuşuldu. Şehir içinde ulaşım tercihiniz dolmuştan yanaysa eğer bol bol yorum duyuyorsunuz bu iki masum taş yığını hakkında.
Zaten taşların dikildiği bölgedeki malum değişiklikler, sanki halktan bu yönde bir talep gelmiş de “tramvay yok yollarda diye evden çıkasımız gelmiyor sayın yetkililer Allah aşkına bu derde bir çare!” diyen olmuş gibi tramvay yolu döşemeye o bölgeyi bir tür Küçük İstiklal Caddesi yapmaya ant içilmiş gibi. Dolmuş şoförleri zaten dertten muzdarip halkın başında geliyor. Dolmuşların kalkması benim de işime gelmiyor açıkçası. Ama bireysel düşünmek doğru olmayacağından bir Bursalı olarak ele aldığımda konuyu yine “ne gerek vardı?” Sorusuna çıkıyor bütün baktığım açıların yolları. Bir de merak ediyorum başka sanat eserlerine, simgelere “Ucube” diyenlerin bu taşları görünce yorumu ne olacak diye.
Artık yapacak bir şey yok tabi. Eh madem diktiler taşları bize izlemek kabullenmek kaldı o halde işin aslını kurcalayıp doğrusunu bilmek lazım.
Geçenlerde okuduğum bir röportajda Kültür A.Ş. Genel Müdürü Rıfat Bakan bir açıklama yapmış konu ile ilgili. Genelde konuşulan tartışılan yorumlanan her konuyu açabildiği kadar açmış.
Benim bildiğim oraya iki tane fingir fingir oynayan taş yığınları değil de Karagöz ve Hacivat heykelleri dikilecekti. Sonuçta bilinen Bursa simgelerinden ikisi onlardır. Sonra ne olduysa oldu bu taşları diktiler, tepesindeki oynak kısımlara da bazı ne olduğu henüz net olarak belirlenemeyen çiziklerle de kaşa göze benzeyen işaretler koydular ve “biraz yaratıcılık ile Bursa’mızın simgesine farklı görünümler kattık” dediler. Yani öyle gibi oldu biz Bursa halkının bir kısmına göre. Ancak Rıfat Bakan yaptığı açıklamada, “Aslında bu taşlar Yüzen Taşlar Heykeli'dir. Ortada iki tane taş var ve bunlar yüzüyorlar. Hacivat ve Karagöz heykeli kesinlikle değil. Ancak Hacivat ve Karagöz fikri ortaya kondu. Bu fikir nasıl işlenebilir diye düşündük. Kentler artık birbirleriyle yarışıyorlar. Şehirler de farklı neler yapabiliriz diye konuşup tartışıyorlar. Bizde dünyanın en yüksek, Türkiye'de ilk ve tek Yüzen Taşlar Heykeli'ni ortaya çıkardık. 30 yıldır kinetik heykeller üzerine çalışan ve akımın öncüsü olan heykeltıraş Christian Tobin Yüzen Taşlar Heykelini Ovaakça'da yaptı. Gemlik'ten çıkarılan Diabas taşı işlenerek yapılan heykelde heykeltıraş, taşların yüzeyini işlerken kullandığı iki kalın ve üç ince çizgiyle Osmanlı taş mimarisinin özelliklerini yansıtıyor" demiş.
Yüzen Taşlar üzerine Hacivat ve Karagöz'ün karakterize edildiğini ifade eden Bakan, "Taşların üzerinde Karagöz ve Hacivat'ın gözleri ve yüzü kazındı. Karakterlerin gözlerini taşıyan üstteki taşların hareketleri ve suların hareket tarzı da yine kendilerini yansıtıyor. Karagözün hareketli ve hırçın yapısını simgeleyen heykelinin tepesinden hızlıca fışkıran sular, Hacivat'ın bilge ve muzip karakterine uygun olarak taşın yan kısımlarından dalgalı olarak hareket ediyor. Sadece bu taşlar etrafında dönmüyor, birbirlerine doğru da eğiliyorlar. Özellikle gölge oyununu resmetsin diye ona göre ışıklandırma sistemi yapıldı" diye konuşmuş.
Üstteki hareketli taşlar ile alttaki sabit taşlar arasında kesinlikle hiçbir bağlantı bulunmuyormuş.. 7 ve 8 tonluk hareketli taşlar, heykeltıraşın sanatına kattığı mühendislik hesapları sonucunda, sadece taşların ağırlık merkezleri dengelenerek ve su basıncının yarattığı kuvvetle hareket ediyormuş Rıfat Bey’in açıklamalarına göre. Heykelin etrafını çevreleyen yazılarda Karagöz, Hacivat ve gölge oyunlarının anlatıldığı bir mani yer alıyor görmüşsünüzdür. Maninin hemen yanında ise kenar süslemesi şeklinde, Selçuklu mimarisine ait motiflerden alınmış kesitlerle oluşturulan bir kripto bulunuyor. Şifreyi çözmek isteyenler için gerekli ipuçları da yine burada yer alıyormuş. Denemek lazım tabi.
Yüzen Taşlar Heykeli ile suyun gücünü de gösterme fırsatı bulduklarını dile getiren Rıfat Bakan’ın su için de bazı yorumları olmuş: "Su o kadar güçlü ki, denizlerde çok ağır gemileri kaldırıyor. Burada suyun gücüne dikkat çekmeye çalıştık. Aynı zamanda tamamen doğal olan taşlar ve mühendislik hesapları var.”demiş.
Yüzen Taşlar Heykeli'nin etrafına mermerden oturma yerleri yaptıklarını belirten Bakan, "Bu mermerlerin ayrı ayrı özellikleri var. Siyah mermerler kışı temsil ediyor, o kadar sıcak ki, kışın da otursanız aynı sıcaklığı yaşayacaksınız. Beyaz mermerler yazı temsil ediyor, o kadar soğuk ki, yazın terleyenler bu taşlara oturarak serinleyebiliyor. Gri mermerler ise baharı temsil ediyor. Ne sıcak, ne de soğuk ikisinin ortasında bir derecede. Bütün mermerler yılın her ayında aynı derece sıcaklığını koruyor.” Diye bilgi vermiş. Valla ben denedim tek tek oturdum da ama henüz belirttiği ısıları belirttiği şekilde hissetmedim. Bir yerde bir hata yaptım herhalde.
Zengin belediyenin malı mülkü halkın züğürt kesiminin çenesini yorar misali taşlar ile ilgili yapılan en fena yorumlar da maddiyatı ile ilgili oldu. Bunu açıklamak istemiş Rıfat Bakan ama sanki nereden baksan tutarsızlık nereden baksan hesapta bir yanlışlık olmuş gibi.
Dediler ki “bu taşlar hiçbir talebimiz bulunmadığı halde yapıldı. Ve sorsalar onay vermezdik zaten. Ama bir de dünyanın parasını verip 850 bin liraya yaptırdıkları o iki ne olduğu belli olmayan taş yığınlarının parasını nereden çıkaracaklar?” İşte bu endişeye açıklama getirmek bilinen yanlışlığı düzeltmek için Rıfat Bakan şöyle bir açıklama yapmış; "Yüzen Taşlar Heykeli için BTSO tarafından ödenen miktar 649 bin liradır. Heykel taraşa ödenen para 200 bin EURO'dur. Diğer maliyetler ise, taşın maliyeti, zemin ve çevre düzenlemesinin yapımına harcanmıştır. Konuşulduğu gibi 850 bin lira gibi bir rakam söz konusu değildir. Yapılan heykeller arasında dünyada en ucuz yapılmış olan heykel, Yüzen Taşlar Heykeli'dir" demiş.
Bilemedim, kafam karıştı. Ama bir karar verdim ki bu konuda yapılan açıklamaları anlamaya çalışmaktansa gidip yüzen karagöz ile Hacivat taşlarının yanında daha çok vakit geçirerek onları anlamaya çalışacağım.
Köşem Sultan ®