ESARET KEMERİ..
Esaret mi bekâret mi? Namus iki bacak değil iki kulak arasındadır, doğrudur. Peki ya iki göğüs arasındaki?
Üzerinde tahammül edilemez bir şekilde vermeli mi vermemeli mi dedikten sonra uzun bir boşluk bırakılıp, acemi bir muzurlukla kalbi, denir de hatta üzerine bir de şarkı yapılmıştır ya işte o mesela bana eski kafalılıktan mıdır nedir mahrem ve kişiye özel geliyor.
Kadının bu konudaki kimi zaman gereksiz duruma düşen fedakârlığı, erkeğin ihtiyaçlarını karşılayıp elinde tutma çabası mı, ilişkiye sahip çıkmaya uğraşması nedeniyle mi yoksa sadece zaman ilerledikçe bu konudaki neredeyse tüm tabuların yıkılmış olmasının rahatlığı mı henüz net olarak anlaşılamadı.
İlk gençlik yıllarında Ahu Tuğba filmleri ile büyüyenler arasında bile bu konuda hassasiyet gösteren pek kimse kalmadı. Nuri Alço’lar rağbet görüyor artık.
Peki neden ve ne zaman bu hâle gelindi? Ve bu hâl, hâl mi? Gerçekten önemsiz mi sadece ilişkilerin gerektirdiği mi yoksa bekaret kemerinin önemini kaybetmiş olması elele verip, geçmişte özellikle bu konuda uyarılmış olduğumuz halde, Batı’nın iyi yönlerini değil işimize geldiği kadarını almış oluşumuzdan mı?
Bir zamanlar var olan ve yavaş yavaş yerini başka şeyler alan kültürümüz elden gitti mi gidiyor mu?
Neden bu kadar önemsiz artık geçmişte nasihat konusu olan bazı değerler? Neden artık hiçbiri yok?
Kadın bedeninin sahibi tarafından maddi gücünün yettiği en pahalı ürünlerle korunuyor olmasının aksine bazı kısımlarının pek de düşünmeden paylaşılması ya da onun en mantıklı sebeplere dayandırılmaya çalışarak harcanıp gitmesi henüz içinden çıkamadığımız bir labirent gibi.
Birçok kırık kalp koleksiyoncusu, kadın toplanmalarında ağlanıp sızlanıp anlatılan sözde aşk acıları, sonu belli bir hayalin kırıklık hikâyeleri yüzündendir belki yokmuş sayılan ve gerçekten insanlara gerçek yardımlara ihtiyaç duyan canların arka planda kalışı, unutuluşu.
Beyin geyi erkekler, ilişkileri uğruna her şeyini veren kadınlar, apar topar yapılan evlilikler, ortada kalan çocuklar falan filan..
Çok karışık yaşıyoruz çok. Net olmak için yaptığımız şeyler ise ortalığı da kafaları da daha çok karıştırıyor. Belki de doğru erkeği ya da doğru kadını bulsak bile ilişkiyi yaşama tarzımız yaşadığımız o dönemin modasına uysun diye davrandığımızdan kendimiz olmayı unutuyoruz.
Nereye varacak bu işin sonu bilemem kimse bilmiyor. Ama böyle giderse daha çok 21 Aralık’lar gerek bize yeterince dank etmesi için bir şeylerin.
Ferhan PETEK
Köşem Sultan ®