HİÇ BİLİNMEYENLİ DENKLEM KIVAMINDA..
Doğru erkek formülü bulundu: 2Z+1Y=1000M Yani Zeki+Zengin+Yakışıklı:Bindoz mutluluk.
Aşkın üçünü beşini hesaplayalım derken ipin ucunun kaçtığı yerden bu sonuç çıkıyor. Denklem sonucu işinize geldiği gibi değiştirilebilir şekilde hazırlanmış olabilir. Her kadının ve her erkeğin dengini aradığı bu kısır döngüde bir denkleme ihtiyaç duymak mantıksız da değil aslında. Oysa her şey hesap kitap yapmaya başlayıp, ilişkilerimize zorla taktığımız isimler neticesinde yok olup gidiyor.
Kime Göre kim?
Hayatta tek amacımız bu değil mi tüm inkârlarımıza rağmen? Diğer yarımızı eşimizi bulmak. İyi de neye göre, kime göre nasıldan ziyade.
En işkolik geçinen kadınların bile bulduğunda dibine kadar düşeceği aşkın, ulaşılması zor bulunması mümkansız hali bizi bu duruma getirdi.
Tamam da seçimi nasıl yapacağız? Kültürümüze, kazandığımız ya da kazanmak istediğimiz paraya yada gerçekten yeterince cesaretimiz varsa sevebileceğimiz ve sevilmeye layık hissedebileceğimiz kadarına mı ihtiyacımız var? Ya da ihtiyacımız olduğuyla yetinecek kadar cesaretli miyiz?
Yeterince ekonomik özgürlüğe sahip bir kadın güçlüdür. En azından öyle görünür. Güçlü görünüşü, kendine yeter tavrı, kimseye ihtiyacı olmadan ömrünün sonuna kadar yaşayabileceğini onu gören herkesin kabul ettiği bir kadın. Oysa dışarıdaki kalandan ziyade içindeki o masum kedinin fark edilemeyeceğinden korktuğunu kendinden başka kim bilebilir ki? Oysa bu korkunun bittiği an o kadıncığın içindeki o masum kediyi ona ilk baktığında gözlerinin içinde görebilecek kişiyle tanıştığı an olacaktır. Bunu farkında olan bu kadıncık bu kez de o kişiyle hiç tanışamayacak olmaktan korkmaya başlar. Belki de bu işlerde önce sakin kalabilmektir farkında olmaktan sonra gelen kural.
Acaba tüm ilişkilerimizi hatta tüm hayatımızı kurallara, oyunlara, taktiklere bağlarken mi kaçırıyoruz hayatı sadece YAŞAMAYI? İlişkilere isim koymaktaki ısrarımızın bizi götüreceği tek yer kaçınılmaz sonlar imparatorluğudur. Mesela bir çocuğum olsa adını kendi koysun diye büyümesini beklerdim. Bu mümkün olmayan bir ihtimal ama hazır fırsatımız varken iletişebildiğimiz insanlarla aramızdaki bağı zorla isimlendirmeye çalışmasak? Evlilik dediğin sevişmeyi resmileştirmektir. En azından bu zamanın insanlarında.
İnsanın istediğine emin olduğu şeyi almadığında durup düşünme anında ilk aklına gelen ben nerede yanlış yaptım? Neyi eksik yaptım? sorularıdır. Kendini sorgulama durumu kesinlikle doğru ve iyi bir yöntemdir ama tek sorun biz insanların bunu doğru zamanda yapamıyor olması. Geçip giden fırsatların, ihtimallerin adamların kadınların ardından, nerede hata yaptığını bulmaya çalışmanın ilk adımı sorular sormak kendine, işte bu işleri tamamen sarpa sardırıyor. Belki de aradığımız için bulamıyoruzdur. Belki de yanlış adamlara yanlış kapılar açtığımızdan. Belki yanlış kadınları yanlış yerlere koyma alışkanlığından belki de biz baştan aşağı tamamen yanlış olduğumuzdan. Bir yanlışı bulmak için onu kendinden aramaya başlaman lazım derdi dedem. Şu ana kadar aksini ispatlayamadım ve doğruluğundan emin olma yolunda huşuu içinde ilerliyorum.
Öyle bir hâl ki bir ortamda bekâr olduğunu söylemek insanlarda sanki yıllar önce sana yapılmış bir laneti açıklamışsın etkisi yapıyor. Hele de 3 onluk yaşa geldiysen ya da yaklaştıysan. %20 lere düşen hamile kalma ihtimalini hesaplayabilecek kadar zeki erkekler soylarını devam ettirecek bebeği kendilerine verememe ihtimalini fark ederler de bu yaşlarına rağmen bekâr kalmanın sebebini doğru erkeği bulup onunla tüm doğrularını ve yanlışlarını paylaşmanın, sahip olmayı hayal bile edemeyeceği kadar çok sevgiyi aşkı biriktirmiş olduğun gerçeğini akıllarına getiremezler. Duygusal zeka eksikliğiyle doğmuş bu tür için yapabildiklerinden farklı ya da fazla bir beklentiye girmek, kalbiyle kırılan aklıyla hata yapan biz kadınları sadece kaçınılmaz bir hayal kırıklığına sürükleyecektir.
Belki de sorun kalbinin kırılmamasından kaçınmak değil onu kırmayı göze alabilecek kadar buna layık adamı bulmaktır. Zaten kalbini kırmasından çekinmeyeceğin adam kalbini kırmaya çekinen adam olacaktır.
Baki gör, konuş,hesapla, test et, düşün,hisset, sev,ayrıl,kırıl,dökül,ne yaparsan yap herkes nefes alıp veriyorsa farkında değilse bile sen fark et. Farkında ol ve öyle kal. Yaşa eğlen, seninle kalanları olanları yaşat eğlendir buna da hayat de tadına doyama.
Ama gerçekten çok yazdı bu sefer, hadi kapatıyorum tamam başım da ağrıyor zaten e uyuyacağım daha…
Köşem Sultan ®