MEKÂN MESELESİ
Unutulan şehirler. Unutulmak istenen hatıralar gizlidir her birinde. Şehirler değil, anılar terk edilir aslında. Her terk ediş bir kaçıştır sadece. Kendinden kaçışın. Ama nereye kadar?
En sonunda tükenmeyecek mi gidebileceğin yerler? En sonunda kalmayacak mısın bir yerde? Sana ağır gelen bu şehirde yaşamak değil, bu şehirde yaşadıklarındı aslında. Anıların hep seninle kalacağına göre istesen de istemesen de, ne anlamı olacak gidişinin? Her terk ettiğin şehirde bir parçan kalacak. Hüzünlü terminal sahneleri yaşadın. Gözyaşını silen birileri olmadı hiç birinde. Ama uğruna akıtılan gözyaşları oldu. Arkanda bıraktıkların; yarım kalan aşk hikâyeleri, kırık kalpler, yıkılan umutlar. Ya sende kalanlar? Senden alınanlar? Gerçekten, ilk kez inandıkların oldu. Havada kalan umutların. Boş yere bağlandıkların. Yarıda bıraktılar seni, sen de arkanda onları. Yalanlardan kaçtıkça sen, peşinden geldiler. Her ayrıldığın şehir de bir son, her gittiğin yerde bir başlangıç. Kendini kandırmaktan vazgeçmedin hiç. Tükenen umutların yokmuş gibi yaptın. Toparlanmadan yolculuğa çıktın. Karar vermeden uyguladın. İnanmadan kendini inandırdın. Terminaller evin oldu bir süre, nereye gideceğini bilemediğin zamanlarda. Hep kaçmakta buldun çareyi. Kalıp savaşmak aklına bile gelmedi. Sana göre cesaret; bırakıp gitmekti çünkü.
İlk kaçışını hatırlar mısın? Sıkılmıştın yaşadığın yerden, farklı yerler görmeliydi senin gibi özgür bir yürek. Yeni insanlar tanımalıydın, her yeni insanın, yeni hayal kırıklıkları olacağını bilmeden. Yaşadığın o büyük şehirdeki küçük dünyanı yerle bir edip gittin. Küçük dünyandaki büyük umutlarınla birlikte. Ama hiçbir şey planladığın gibi olmadı. Kafana koyduğun her şeyi yapmak güzelde, kafaya doğru şeyleri koymakmış asıl meziyet. Bunu öğrendiğinde gittin yine. Bambaşka bir dünya hedefledin bu kez. Başka biri oldun her başka şehirde. Ve her birinizde kırıldınız bir bir. Çocukluk hayalleri hayallerde kalıyormuş anladın ikinci kaçışında. Hepsini yaşayan bir tek sen oldun aslında. Ama kabullenmedin bir türlü. Dedim ya; savaşmak bir şeyleri bırakıp gitmekti senin için. Gittin; nereye olduğunu bilmeden. Kaçtın nedenini söylemeden. Özgür olmak kaçmayı gerektiriyormuş gibi. Ve en sonunda ilk kaçtığın yere dönmek oldu sana en acı veren. Beklemediğin bir anlayışla kucak açtı bu şehir sana. ilk göz ağrın, ilk yuvan. Aklını kaçırmaktansa bıraktın gittiğin yerlerden birinde. Yanına almadın kalbini bela olmasın diye. Ama yine onu bıraktığın yere döndün değil mi? boşuna mı oldu gidişler. Terk edilmemek için mi terk eden sen oldun her seferinde? Kırılmamak için mi kırdın? Ne oldu sanki? Hiç mi incinmedin? Niye kalbin acıyor, için yanıyor o zaman? Yalnız kendini kandırdın bunca zaman ne acı, yalnız kendinden kaçtın, terk ettiğin kendin oldun hep. Ve bunu anladığında tadı kalmadı yaşamanın. Peşinde olduğun her şey boş geldi gözüne. İlk kez ömründe, amacın kalmadı uğruna bir şeyleri feda edecek, tıpkı feda edecek bir şeyin kalmadığı gibi. Kimse tanımadı seni, kimse anlamadı. Hem yarım bıraktığından her şeyi, hem sen kendini tanımadığından ve anlamadığından. Omzunda ağlayabileceğin biri olmadı. Kimse ağlarken görmedi seni, içine akıttığından gözyaşlarını. Kimse dinlemedi seni, anlatmadığından. Utanacak bir şey yapmış gibi utandın kendinden. Aynalardan da kaçar oldun. Gidişlerin bitti ama kendinden kaçışın devam etti uzun süre. Kaybolmadın yollarda ama içinde kaybettin kendini hiç bulamamak üzere. Yeniden başlamanın, gitmekle değil, kalıp savaşmakla mümkün olacağını anladığında geç kaldığını da anladın.
Yek geldiğinde hep düşeş gördün zarları. Pencüsenin gelişi de geç oldu senin için, sevilecek ne güzelliğin ne gençliğin kaldı kaçmaktan. Sevilmemeyi seçtiğinden. Ufacık dünyan, unufak oldu. Dağılan parçalarını bulamadın, geç kaldığından aramaya. Unutmak istediğin şehirlerde kaldı aklın. Unutacak zamanın bile olmadan. Oysa tek bir seçim, tek bir gidiş bileti, tek bir aşk, tek bir karar, yeterdi tek başına kalmaman için. Unutulmamak için unutmayı seçtin ama unutamadan unutuldun. Gittiğin hiçbir şehir hatırlamadı seni ve seni hatırlayacak birileri kalmadı o şehirlerde. Özlenecek bir şey bırakmadın giderken. Ama sen kaldın bırakıp gittiğin yerlerde. Hiç gelemedin aslında. Kendin kalamadın, kendin olamadığından. Anı olsun diye yaşadıklarını, anlatacak birileri kalmadı etrafında. Son kaçışınsa geri dönüşten başka bir şey olmadı. Yolun açıktı da, bahtın karaydı senin.
Ferhan PETEK
Köşem Sultan ®