NE YERDE NE GÖKTEYİZ
Yer gök entrika, yer gök ihanet, yer gök ihtiras, yer gök yalan dolan. Ama ne yerde ne gökte bir tutam aşk bulamazsınız. Ferhan PETEK?in yeni yazısı için tıklayın.
Fox TV’nin zincirleme dizi tamlamalarının bir halkası da Yer Gök Aşk. Dizinin adı bu ama içerik izleyene daha farklı hissettiriyor. Kardeş dizi ilan ettiği Lale Devri’nde, çok fazla sözü edilmeyen yavru lale haricinde artık hiçbir lalenin olmaması gibi bu dizimizde de ilaç için bir gram aşk bulamazsınız. Havva adı altında, elmacı yılanın kadın şekline bürünmüş hali olan kızımızın yediği haltlar öyle böyle değil. Seyirciyi de şizofreniye doğru huşu içinde ilerleten tavırları zaman zaman yazık kıza seviyor yahu bu Yusuf oğlanı diye düşündürtürken, attığı bir deli adım “yok yahu bu kimseyi sevemez, şeytan bu kadın şeytan” etkisi yapıveriyor.
Önceleri dizide olan sonra komşu diziye gelin giden masumlar prensesi kardeş Toprak Bacı, önceleri saflıktan enayiliğe geçmek üzereydi nazarımda. Zaman ilerleyip de Toprak etkisiyle Lale Devrinde de zaman geçirmeye başladıkça anladım ki, ben Toprak kadar iyi olmak isterdim. Çok özeniyorum o kıza. Enayi denmesine bile göz yumacak razı olacak kadar çok sevdim zat-ı muhteremi. Keşke onun kadar gerçek anlamda iyi niyetli olabilsek. Varsın salak desinler, saf desinler. Gece iyi niyetin verdiği huzurla uyuyabilmek ne büyük lükstür insanoğluna. Ama ya o Havva? Öyle çok beddua aldı ki dizide, Kalp Gözü izler gibi hissetmeye başlamıştım son zamanlarda. O söylediği yalanlar da bir bir çıkıyor ortaya. İşte size beşinci boyut.
Ananem her hafta deli gibi diziyi bekler ama izlerken Havva’ya yürekten beddualarını esirgemez. Beni o bulaştırdı zaten. Önce arkamı dönüp izlememeye deli gibi direnirken “bak bak ne oldu bak bi bak neler yapıyo ayy kıza bak bunu elime verseler ..”şeklindeki çeşitli replikleriyle usul usul girdi kanıma. Tavladı beni. Sonra bir bakmışım bizim evde yer gök dizi. Hatta yer Havva gök Toprak. Neden böyle ters söylediğime gelirsek de ananeme göre o Havva var ya yerin dibine giresice. Ama toprak evimizde başımızın tacı. Benim yılların etkisiyle uzayan boyumu, aldığım ya da verdiğim kiloları bile gözünün önünde olduğum halde fark etmeyen ananem toprağın sadece yarım ton koyulaşan ya da açılan saç rengini kendi kafasındaki beyazlardan bile daha iyi takip eder. Ben nasıl dizikolik oldum isimli bir kitap yazarsam başkahraman da kraliçem ananem olacak. Zaman zaman isyan etsem de fark etmeden hoşuma gitmeye başladı bu tutkunluk. Tavsiye mi uyarı mı bilemedim ama en azından bir bölümüne bir göz atın derim. Yok değil zaman zaman ortaya çıkıyor aşk dizide. Ama o da dayattırıldığı şekilde. Hani birine aşksın dersen âşık olur ya öyle bir şey bu da. Teyzesinin de desteğiyle Yusuf’u kendine âşık zannettirmeyi başaran Havva kızımız aşkın bir çeşit hipnoz yöntemini kullanıyor. Eninde sonunda elde etmesine ediyor amma yalancının mumu en fazla 3-4 bölüm sürüyor işte.
Kırkıncı bölümde patladı kızımızın yalanları ve teyzoşuyla çevirdiği dolapları.
“Aşk kaderine karşı çıkmaktır” sloganıyla kendini ortaya atan dizinin gül goncası Havva’sı, kaderine aşk için değil fakirlikten kurtulup, zengin bir ailenin gelini olmak için karşı çıkıyor. Ve son birkaç bölümde iddia edildiğine göre, sonradan aşkı bulup bin pişman oluyor ama ne fayda. Ortalığı kırdı döktü hatun. Kardeşini bile boğazına kadar iftiraya bandırıp yolladı memleketten. Kendini dövüp elin garibanlarını hapse mi tıktırmadı, evdeki yardımcı bu fettanın sırlarını öğrenince onu işsiz mi bırakmadı aman neler neler. “O teyze yok mu o teyze” başlığı altında incelenebilecek bir sürü entrika. Yoruluyorum ben bunları izlerken bazen. Ama entrikaların enteresanlığı da tuhaf bir haz bırakıyor bünyede.
Acaba gerçek hayatta da yapıyor muyuz bunları? Gözümüzü bürüyen ve herhangi bir sebeple boğazımıza yapışan hırslarımıza yenilip, çevremizdeki insanları çarçur ediyor muyuz acımadan? Arkasına saklanılacak bir duygumuz varsa, saklanmaktan çekinmeyip her haltı yiyiyoruz belki de.
O halde slogan “aşk, kaderine karşı çıkmaktır” dan ziyade, “hırs, hedefine göz koyup uğrunda her yola sapmaktır” olsa mı?
İyi seyirler madem, olabildiği kadar..