ZAMAN ŞÖYLE BİR GEÇERKEN ÖYLE BİR KOYAR Kİ
Acı bir gerçekle yüzleştim ki bu dizi hakkında görüş bildirmeyen bir şey, yazmayan tek kişi ben kalmışım. Hemen eksiğimi telafi edeyim dedim. Ferhan PETEK yazdı....
Ben hayatımda bir diziye dizi dedim ki o da Çemberimde Gül Oya oldu. O tadı hiçbir filmde ya da dizide alamadım-mıştım. Önceleri sadece Erkan Petekkaya’mın ihtişamı için acık bakayım dedim. O gün bugündür kaçırdığım bir bölüm olmadı. O boylu poslu bakmaktan kendimizi kolay kolay alamadığımız adama duyduğum sevgi dolu kızgınlık bitmiyor. Cemile’min çektiklerini, Caroline’in namus derecesini, Osman’ın çilesini dilime dolamayacağım. Yazıldı çizildi zaten. Tekrarlayıp baydırmaya gerek yok. Dizinin bende bıraktığı gizemle karışık gerçeklik başımı döndürdü. Zamanın insana yaptıkları ve insanın zaman karşısındaki acizliğini her bölüm gerek Osman’ın acıklı cümleleri gerek o hafta için seçilen yürek vurucu şarkı ile tokat gibi yüzümüze çarpılıyor. Hatta her hafta bizi ağız burun dağıtıp dövüyor bu dizi. Dizi deyince basit geliyor hatta. Öylesine bir dizi değil bu. Hem kadrosu hem hikâyesi hem anlatış şekliyle hâlâ bir tarif bulamadığım duygu seli, çağlayanı hatta. Dünkü bölümüyle tam anlamıyla içim şişti. Ama Türk kanımdan gelen acıya tutkunluk özelliğimle son anına kadar izledim.
Kanal D bu yılbaşımın tacı oldu. Gülmekten ölmek hep bir deyim sanırdım. Ama her Perşembe çıkardığı Üsküdar gezisi ile ölümün bu çeşidi ile burun buruna geliyorum. Acı, ıstırap, vicdan terimleriyle de Salı günümü dolduruyorum diğer günler bu etkilerin geçmesini bekliyorum.
Zamanın ne kadar zor geçtiği ama bir o kadar da hızlıca geçip gittiği gerçeğinden kaçamıyoruz bu diziyi izlerken. Osman şimdide durmuş anlatıyor çünkü bunları. Yaşanmış ve bitmiş. Düşünüyorsun bazen değer miymiş? Bitmiş gitmiş çünkü. Ama anlıyoruz ki anlatılmalı. Bilinmeli söylenmeli.
Ah Aylin ah! Yanarım yanarım sana yanarım. Ölemedi gitti nankör Murat. Her bölüm umutlandırıyorlar hah bu sefer öbür tarafı boylayacak Aylin’imle Soner’im kavuşacak diyorum. Yine yine ayılıyor kalkıyor ayağa. O Mesude yok mu o Mesude. Bir de uyanık geçiniyor. Bırak Soner’i gir Murat’ın kalbine evlen onunla Sonercik de kavuşsun Aylin’ine. Bak düşününce yine içim şişti.
Basit bir deterjan reklamını bile ele geçirip içimizi parçalıyorlar. Bu ne başarıdır. Bu ne yetenektir yahu. Gerçi daha önce de söylediğim gibi içimizdeki bu ızdırap tutkusununda bu tür yapımlarda desteği yadsınamaz. Her hafta acaba bu hafta hangi şarkıyı seçecekler diye de bekler olduk. O Salı hangi şarkıya mini klip yapıldıysa o hafta boyunca facebook ana sayfamda o şarkının videosu diziden bir parça ile defalarca sergileniyor. Önce kızıyordum ama alışkanlığa dönüştü. Hoşuma bile gidiyor artık. Süleyman’a da bayılıyorum mesela. Zengin olsaydım ve öyle bir yardımcım olsaydı sırtım yere gelmezdi. Adam bir bakışıyla ne çok güven veriyor insana yahu. Bir sahnede göründü mü tamam diyorum Süleyman geldi her şey yoluna girecek artık.
Mete Mete Mete, ne olacak senin bu halin? Osman’dan çok sana üzülüyorum ben. Olur mu çocuğum öyle aşk? Kaç yaş büyük o kadın senden. Zaten öldü ölecek yazık ikinize de yahu. Aşkın yaşı yok demeyenlerdenim çünkü. Aşkın yaşı var mantığı yoktur bana göre.
Her bölümüne ayrı ayrı yazasım her oyuncusunu teker teker kucaklayasım var. Bizi ağlatıp para mı kazanıyorlar? Oh canlarına deysin. Helal-i hoş olsun yeter ki hep gözümüzün önünde olsun. Gönül rahatlığıyla izliyorum her hafta, dizinin kaldırılma ihtimali olmadığından. Ama o sezon finalleri yok mu? Ahh ah bir dizi izleyicisinin en acı günleri başlıyor. Hayırlısı olsun.