DERUNİ DEYU DEYU?
Bir çerçeve içinde sığışmaya çalışmış bir gerçeklik ?Paranoya?? Halbuki çerçevenin dışındaki için ne kadar ?Gülünç? ki, öyle değil mi?
Bağımsız Film Festivali kapsamında da gösterilecek olan Can Candan imzalı ‘Benim Çocuğum’ belgeseli, çerçevenin içinde tıkalı kalmış bizleri o karenin dışına çıkarmak için iteliyor. Farklı cinsel kimlikleri, ebeveynlerin gözünden izleyiciye aktarıyor. Barkoda yansıyanların ‘Belgesel’ olduğunun farkındalığına bile varmadan 3 boyutlu gözlüksüz olaylara ‘Hissel’ müdahale etmekte buluyorsunuz kendinizi. ‘Deruni’ göstergelerle 82 dakika sonra gerçek yaşama fırlatıveriyor sizi. Sonrasında sorgulamaya devam ediyorsunuz, çevreyi, oluşu, varlığı, niyeyi, nasılı, kimi… Belgesel gösteriminin galasını farklı kimlikler bir bütün olarak ‘Sosyal’ bir amaçla izledik. Kiminin gözünden isyan edercesine yaş geldi, kimi kahkaha komasına girdi. Sonunda aynı derinlikle ayrıldık. Ön gösterim sonrası alkış sağanağının altındaki o başkahramanların, ailelerin gözündeki cesur ama ‘Ürperti’li edayı ise asla unutmayacağım…
“Garip Bülbül”
Güzel arkadaşım Reyhan, aylardır ballandıra balandıra sürekli bu kitaptan bahsediyordu… Onu son derece heyecanlandıran, her anlattığında benim de kalp atışlarımı ve dinleme motivasyonlarımı arttıran kitabın adı “Garip Bülbül”.. Hemen aklınıza geçtiğimiz Eylül ayında kaybettiğimiz ‘Bozkırın Tezenesi’ Neşet Ertaş geliyor değil mi? Evet son 16 yılını Doç. Dr. Erol Parlak ile kendi ‘Hikayesine’ ayırmış üstad. Bunu tabii biz yeni öğreniyoruz. Demos Yayınları’ndan çıkan kitap, kapakta da belirtildiği gibi ‘Münhasır’ bir kültür hazinesi olarak kütüphanelerdeki yerini alacak.