?HİÇBİR ŞEY? ASLINDA ÇOK ŞEYDİR
?O?na sesleniriz ve Tanrı?nın çocuğu oluruz.? -Jule Aften- Noel Gecesi Ayini?nde rahip bu sözleri okurken burnu yaralı, ?İki tek? atmış, takım elbiseli Lucas?ın gözlerindeki ?Hiçbir şey? resmen okunuyordu. Evet hiçbir şey..
Film de zaten ‘Hiçbir şey’ üzerine kurulu. Düşük ışıklı sahnelerin yoğun olarak kullanıldığı film, İskandinavya’nın ‘Sarı’ ve ‘Soğuk’ kışını tüm melankolisiyle yaşatmaktadır. Melankoli deyince aklıma geldi. ‘Onur Savaşı’nın 43 yaşındaki Yönetmeni Thomas Vinterberg, birlikte çalıştığı Ünlü Yönetmen Lars van Trier’in çekim tekniğinden oldukça ilham almışa benziyor. Yavaş ilerleyen, sarı ve filtrenin yoğun olarak kullanıldığı film, ‘Melancholia’yı her dakikasında anımsatıyor.
Toplumsal dışlanma: Çocuk tacizi
Filmin ana karakteri 42 yaşındaki Lucas, küçük bir kasabada anaokulu öğretmenidir. Eşinden yeni boşanmıştır. Keskin surat hatları ve ince çerçeve gözlükleriyle son derece disiplinli gözükmektedir. Çocuklarla arası gayet iyidir. Hatta anaokulunun tek erkek öğretmeni olmasına rağmen onlarla en çok oyunu onun oynadığını görürüz. Boş kalan zamanlarında öğrencilerinin babaları da olan arkadaşlarıyla vakit geçirmektedir. En büyük tutkusu ise, ‘Geyik avıdır’. En yakın arkadaşının küçük kızı Klara ise sarışınlığı, mavi gözleri ve sessizliğiyle küçük bir meleği andırmaktadır. Anne ve babasının ‘Çatışmalı’ bir evlilik yürüttüğü evde büyüyen Klara’ya, öğretmeni Lucas’ın şefkati onu kendisine yakınlaştırmaktadır. Yerdeki çizgilere basmamak için önüne bakarak yürüyen Klara’yı her defasında kaybolmaktan Lucas kurtarır. ‘Çizgi’ mitinden de anlaşılabileceği gibi ‘Takıntılı’ bir çocukluk evresi geçiren küçük kız, Lucas’a gizli hayranlık beslemektedir. Uzmanlar, 3-7 yaşları arasındaki kız çocuklarının kendisine şefkat gösteren yetişkinlere aşık olabileceklerini belirtiyor. Davranış Bilimi Psikologları, “Çocukların aşk denemesinin temiz ve duru olduğunu, herhangi bir cinsellik içermediğini, ellerini, gözlerini, saç rengini, kıyafetini, oyuncağını beğenerek o kişiyi yaşamında özelleştirdiğini, onun okulda yemek yerken yanında oturmasını, birlikte oyun oynarken elini tutmasını, ona bakmasını, evine gelmesini ister.” Demektedirler. Hayal dünyası oldukça gelişmiş olan ve buluğ çağındaki ağabeyinin arkadaşlarıyla konuşmalarına da tanık olan Klara, öğretmeni Lucas’a kalpten bir oyuncak verip onu dudağından öper. Lucas’ın “Bunu arkadaşlarına vermelisin ve annenle baban dışında kimseyi dudağından öpmemelisin” nasihatıyla küçük kız, anaokulu müdürüne öğretmenini ‘Tacizci’ konumuna sokacak ifadeler verir. Müdüre hanım önce şaşırır, inanmaz. Ama Klara psikologa da aynı açıklamaları yapınca olay idari birimlere bildirilir. Bu arada anaokulundaki ‘Melez’ öğretmenle aşk ilişkisine başlayan ve oğlu Marcus’un yanında kalmasını istemesiyle büyük bir sevince boğulan Lucas, olayların şaşkınlığı içindedir. Filmde Lucas’ın İskandinav ülkelerinin çok tükettiği ‘Geyik eti’ni sevmesi, geyik etinin ‘Erkeksilik’, ‘Sertlik’ ve ‘Masumiyet’i simgelemesi açısından önemlidir. Yine etin tadının ‘Bağımlılık’ yarattığına dair iddialar da Lucas’ın kişiliğine dair ipuçları vermektedir.
Yalan ve Klara’nın burnu
Klara’nın babası Theo’nun Lucas’a belirttiği “Yalan söyleme, gözün seğiriyor” açıklaması ise Lucas’ın ‘Suçsuz’ olduğunu anlamlandıran bir sözdür. Zira kendisini savunurken Lucas’ın hiç gözü seğirmez. Tam aksine Klara sürekli burnunu çeker ve kıvırır. Ayrıca filmin ilk saniyesinden itibaren ‘Cinsel organ’ miti önemlidir. İlk saniyede Lucas’ın arkadaşlarıyla birlikte soğuk nehre atlayışı, bir arkadaşının çırılçıplak nehre girmesi, buluğ çağındaki Klara’nın ağabeyinin arkadaşlarıyla porno dergisine bakması, ve Klara’nın dergiyi görmesi buna örnektir. Bu da aslında ‘Güç’ ve ‘İktidar’a işaret etmektedir ki Lucas’ın suçsuzluğunu ‘Kısasa kısas’ anlayışıyla ispatlamaya çalışması, alışveriş ederken dışlandığı markette marketçiye kafa atması, Noel ayininde kiliside Theo’yu yumruklaması hep ‘Masum ama asi’ duruşunun ifadesidir.
…Ve filmin sonunda her şey yoluna girmişken, Theo arkadaşının masumiyetine inanmışken oğlu Marcus ve arkadaşlarıyla geyik avına çıkan Lucas’ın az daha başına isabet edecek kurşunla korku içinde yere yığılması... Güneşin gölgesinde kalan kişinin av tüfeğini Lucas’a yönelterek gözdağı vermesi aslında ne olduğu ne de olmadığı ispatlanmış çocuk tacizinde hala Lucas’a inanmayan biri olduğunun kanıtıdır. Bence o biri de kız kardeşi Noel oyuncaklarını dizerken gözyaşlarını tutamayan genç ağabeydir.